Hava çok soğuktu. Kuşlar artık şarkılarını söylemiyorlardı. Bunu farketti ve yatağından doğruldu. Anlamsızca aynaya iki dakika boyunca baktı.
Gözlerinin şiş olduğunu farketti. Ama bunun nedeninin uykusuzluktan mı yoksa ağlamaktan mı olduğunu bilemedi. Dün gece kendisi için hazırladığı siyah kadife elbisesini giydi.
Öyle ya, bu elbiseyi babası doğumgününde almıştı. O da çok mutlu olmuştu. Ama bu elbiseyi görünce içine bir hüzün çöktü. Zira artık babası ona böyle güzel hediyeler alamazdı. Çünkü canından, her şeyinden çok sevdiği babası dün ölmüştü. Hemde hepsi annesi yüzündendi. Onu ortağının karısıyla yıllar önce aldatmakla suçlamış, buna dayanamayan zavallı babası kalp krizi geçirip ölmüştü.
Babasından geriye güzeller güzeli kızı Beren kaldı. Beren uzun, ipek gibi siyah saçlara sahipti. İri ve gri gözleri herkesi büyülerdi. Bembeyaz bir tene sahipti. Zayıf ve boyu 1,75 ti. Her erkeğin gönlünde taht kurabilecek asil, nostaljik, genç ve güzel bir kadındı. Opera ve
Caz müzikten çok hoşlanırdı.Babası bu elbiseyi ona çok yakışabileceğini düşündüğü için almıştı. O günler mutlu olan Beren için artık sonsuza kadar sürecek olan bir keder kalbini kaplayacaktı. Zarif elbisesini giydikten sonra kafasına 1920 lernen kalma inci, tül ve tüy ile süslenmiş şapkayı taktı. Bu rahmetli babaannesinin paha biçilmez şapkasıydı. Tek torunu Beren olduğu için onun için tüm servetini vermeye hazır bir kadındı. O öldüğü zamanda çok sarsılmış ama o zamanlar babası vardı. Bunları düşünürken arabasına bindi ve mezarlığa doğru gitti.
Gittiğinde kimse gelmemişti. Zaten saat 6 sularındaydı. O sırada ağlamaklı olan bir adam gördü. Bu adamı hatırlaması uzun sürmedi. Bu babası Eymen bey'in ortağı Barış beydi. Beren onu görünce koşarak sarıldı:
- Babam artık hayata veda etti. Nasıl bu acıya...
- Kızım hayattan ümit kesilmez. Baban şu an burada olsaydı gözlerine bakamaz ve harap olurdu. Dik durmaya çalış kızım hepimiz öleceğiz.
Beren bunu duyunca: Haklısınız Barış amca ama bunu kendime yediremiyorum. Üstelik babam bir hiç uğruna hayata veda etti. Artık annemi asla ama asla affetmem.
Barış beyin yüzünü keder kapladı, bir şey diyemedi.Beren bunu görünce kendini topladı ve kendisini suçlu hissetti. Kendini toparladı.
- Her neyse şimdilik bunları unutalım. Hazır kimse yokken sizinle babam hakkında bir şey konuşmak istiyorum.
- Buyur kızım
- Efendim bana babamın vasiyetinden bahsetmiştiniz.
Barış bey bir an huzursuz oldu: Bunları merasim bitince konuşuruz. Seni biriyle tanıştırmak istiyorum.
Beren bir an merak etti.
Arkadan uzun boylu genç ve yakışıklı bir erkek çıktı. Barış bey : Bu benim oğlum, tanışın.Erkek ona elini uzattı.
- Ben Çınar.
Beren sakince:
- Ben Beren, tanıştığıma memnun oldum.Barış bey : Artık tanıştınız. Her ikinizde biliyorsunuz, babanla yönettiğimiz bu şirketi dedelerimiz kurmuştu daha sonra bu oğuldan oğula derken baban öldü. Bu mirasın tek sahibi sensin Beren. Oğlumda benim tek evladım. Artık bu şirketi ikiniz yöneteceksiniz. Zira babanın vasiyetnamesinde de bu yazıyor.
Beren'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Sonuçta o bir moda tasarımcısıydı. Tüm dünya onu tanıyordu. Bu güne kadar kimsenin yardımı olmadan okumuş, sonunda babasının ve kendisinin en büyük hayalini yani moda tasarımcısı olmayı başarabilmişti. Şimdi bir hareketle emeklerini nasıl silebilirdi?
- Ben bunu kabul edemem. Mesleğimden memnunum ve bırakmayı düşünmüyorum.
Çınar bu kızın cesur haline hayran kalmıştı. Üstelik sinirlendiği zaman gözleri çok çekici oluyordu.Barış bey: Peki biricik babanın senden son isteğini yerine getirme o zaman, adamcağızın kemikleri sızlasın.
Beren üzülerek tedirgin bir şekilde: Belki moda tasarımcısı olmayı ikinci mesleğim olarak yapabilirim.
Barış beyin yüzü gülümsedi : Zaten şirketimiz bir giyim şirketi. Bu mesleği devam ettirip gayet faydalı olabilirsin.Daha sonra dışarısı kalabalıklaşmaya başladı. Beren annesinin geldiğini gördü ve yüzünü buruşturdu. Selam bile vermeden dışarı çıktı.
Annesi Neriman hanımın yüzü sinsice gülümsedi.
Barış Bey: Herkesi üzmek zorunda mısın?
Neriman Hanım : Ben istediğim her şeyi yaparım. dedi.
Barış bey arkasına bakmadan gitti. Çınar da onu takip etti.Babası yavaş yavaş toprağa veriliyordu. Beren bir anda hüngür hüngür ağlamaya başladı. Buna dayanamayan vücudu bir anda kendini kaybetti ve Beren bayıldı. Çınar bir an Beren'in tuttu ve kucağına alıp revire götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırma Saçlı Kız
RomansaHayatımızda asla kabul etmek istemediğimiz gerçekler vardır. Ama belki bu gerçekler bize yeni hayatların anahtarıdır. Sırma saçlı kız babasının ölümünden sonra hayatı büsbütün değişen bir kızın hayat ile olan savaşı