#81#

1 0 0
                                    

Masmavi umutlar... Toz pembe hayaller... Hepsinin yeri gece kapkaranlık olduğunda ölmek değil mi? Pembe düşler, mavi umutlar gündüz beyazın hakim olduğu zaman yoğunlukdayken, gece karanlık çökünce umutlar da mı kararır? Düşler de mi biter? Aslında herkes herşeyin farkına varır gece yalnız kalınca tüm gerçekler serilir göz önüne. Gündüz ise hep bir beklenti vardır ya o gelecek düşüncesi ya da bir şey olacak düşüncesi bir peri tozu gibi sarar etrafımızı. Gece ise olmadı... gelmedi... Bakmadı... Üzüntüsü. Üzüleceğimizi bile bile umut etmek... İnsan oğlunun en aciz hali değil mi? Sürekli hayal ederek sonrasında tekrar tekrar ölmek bile bile boşlukta sürüklenmek birine tutunacağım umudu ile dibe çekilmek... geceyi sevmeyiz karanlıktır, ıssız, sessiz olduğu için belki. Gündüzü severiz Işıl Işıl, kalabalık, gürültülü olduğu için belki. Şöyle düşünmek lazım gece zengin, fakir, öksüz, yetim, kalbi kırık, acılı acısız demeden herkesi saklarken gündüz ise yapmacık insanlar, kuru kalabalıklar, perdeli insanlarla dolu gündüz daha iyi baktığımızı düşünsekde görmüyoruz gerçeği sadece bakıyoruz görmek ve bakmak öyle farklı ki öyle ayrı öyle bağımsız çoğu insan bakar ama görmez göremez korkar ya gerçek farklıysa diye korkar ya bildiklerim yanlışsa diye... Belki bu yüzden uyuşturmayı uyuşturulmayı seçiyoruz gerçekler ortaya çıkmasın diye, belkide bu yüzden biz kendimiz olamıyoruz belkide bu yüzden...

Yürü kalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin