Part-1

701 322 100
                                    

Eyvah!...Yaralarım ruhumu hissizleştirdi...
-Furuğ Ferruhzad





Sizler istediniz o halde anlatıyorum bende...

Okunu 'Ansızın gelen tatlı bir ölüm' sunmak adına kullanan Artemis... Yani Okçu Tanrıça, Diana.Efeste Meryem Anadan sonra ortaya çıkan ve tanrıya tapan insanların arasında zıtlıklar ve isyanlara sebep olan Kibirli ve bir o kadar da yasak 'Okçu Tanrıça...'

Romalı olan bu kadın bebeğini kucağına alır almaz koymuştu bu ismi bebeğine. Dianaydı adı. Onu ilk kucağına alan annesi fark etmişti o an.Bu bebek tanrılar kadar güzeldi. Fakat farklı olan tek şey ise bu bebeğin tanrılar kadar kibirli olmayacak olmasıydı.

Diana penceresinin kenarında tabureye oturmuş resim çiziyordu. Bir yandan da kabuslarının şehri olan belkide kaçınılmaz olan sonunu getirecek Mona şehrinin kalabalığına ve çan seslerine kulak veriyordu. Kentte önemli bir günün habercisiydi çanlar. Tekrar resmine döndü Diana  resim çizerken o anı yaşıyormuş'çasına çizerdi.dikkatle fırçasını eline alırken resmine son dokunuşlarını yapıyordu. Zümrüt yeşili gözleri resmin her detayını ustalıkla süzüyordu. Kırmızı  dudakları resim çizerken veyahut birşeyler düşünürken daima kıpırdardı. Beline kadar uzanan kahve dalgalı saçları onu eşsiz gösteriyordu. Şuan uçurumun kenarında intihar etmekte olan zavallı bir genç kızı çiziyordu. Bir yandanda insanları intaharın eşiğine götürebilecek olayları düşünüyordu. En azından onu o eşiğe götüren olayları düşündü.. Umutsuzluğa kapıldı..

Çizmekte olan resmini bitirince derin bir nefes alarak resme son bir kez baktı acı bir tebessümle. Yerinden kalkarak pencereye doğru bir kaç adım attı. Pencereyi açarak derin bir nefes çekti ciğerlerinin en ücra köşelerine. Kollarını birbirine dolayarak bir süre seyre daldı gökyüzünü. Zira bu hayatta gökyüzü ona göre mutluluğun somutlaşmış haliydi. Mavi göğü tanrının  insanlığa çok büyük bir hediyesi olarak görüyordu. Öyleydide zaten. Diana ve ailesi mütevazı bir hayatları olan kendi halinde insanlardı bazı üyeleri hariç. Kapıyı biri tıklatınca Diana annesi olduğunu anladı hemen. Öğle yemeğinin hazır olduğunu söylemeye gelmişti besbelli.

'Meleğim hadi gel yemek hazır' dedi Helen hanım tebessümle.
'Tamam anneciğim​ geliyorum'dedi diana annesinin tebessümüne karşılık oda gülümseyerek. Başıyla onaylayan annesi kapıyı yumuşakça kapatıp gitti. Diana annesini bekletmemek adına aşağı indi. Abisinin olmaması evde iyi bir haberdi Diana için. O tam bir ruh hastasıydı. Mutfakta bir şeylerle uğraşan annesine arkadan sarıldı.
'Neler hazırladın bakalım annemm' dedi sonundaki m'leri muzipçe gülümseyip uzatarak. Annesini çok seviyordu hem anne olmuştu hem baba...
Babasının onları terk etmesi Helen  hanımı onlara daha çok bağlamıştı. Ve bütün hayatını ikisine adamıştı. Yani Adal ve Dianaya. Oğlunun agresif  tavırlarını  hep tatlı dille düzeltmeye çalışmıştı Helen  hanım. Zaten Adalında ona sonsuz saygı ve sevgisi vardı. Sadece Dianaya karşı böyle duyarsız kaba ve sert biriydi. Nedenini ileriki bölümlerde daha detaylı anlatacağım.

Diana kahvaltısını bitirir bitirmez ayaklandı.
'Anneciğim​ bugün özel ders var ben çıkıyorum'dedi. Konservatuar mezunuydu. Çalışması gerekiyordu. Birçok enstrüman çalmayı biliyordu. Böylelikle çocuklara özel ders veriyordu. Bu seferde 16 yaşındaki Minaya ders verecekti. Otobüse binip evlerinin biraz uzağında bulunduğu durakta indi. Basamaklarını teker teker çıktığı merdivenlerden şimdi biraz daha hızlı yürümeye başladı. Çünkü yukarıdan bağırma ve gürültü sesleri geliyordu. Endişesi attığı her adımda artıyordu. İçini bir korku kapladı. Era hanımların yani minanın  annesinin  kapısının önünde sürüyle  insan toplanmıştı. Korkuyla bir kadına burada neler olduğunu sordu.

'Ah yavrum hiç sorma. Kadına az çektirmedi şimdide içerde ona acımazızca vuruyor' dedi.Galiba  minanın babasından bahsediyordu. İçerden minanın  ve annesinin bağırma ve ağlama sesleri geliyordu. Bu kahrolası erkekler kadınlardan ve onların hayatından ne istiyordu tanrı aşkına. Erkeklerden nefret ediyorum diye düşünüyordu diana. Düşüncelerini bölen şey ise  bir el silah ondan sonrada acı bir çığlık sesiydi. Diana dehşete düşmüştü.

Kadını öldürmüştü!!

Ve kaçınılmaz olan bir sona daha geldik. İlk hikayem ilk deneyimim. Hatalarım veya kusurlarım olabilir mazur görün. Şimdiden destek olan ve okuyup beni mutlu eden herkese sonsuz teşekkür ediyorum.

İnstagram hesabım
zehrakarsuu

OKÇU TANRIÇAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin