Kamyon bize doğru geliyordu. Birşey yapmam lazımdı. Eğer biraz daha yaklaşırsa, ölümle bitebilen bir kazaya yol açabilirdi. Düşün düşün düşün! Of ya,
-Keşke zaman dursa!!!
Arabanın içinde nerdeyse tüm dünya duyacak şekilde haykırmıştım. Sonra ise bu haykırışım, gerçek oldu. Evet, zaman ben hariç herkese durdu. Ya da ben öyle sanıyordum. Kazayı önlemiştim! Hemen işe koyuldum. İlk iş olarak ise arabadan indim ve Uras'ı da arabadan çıkarttım. Ne yemiş bu ya! Yerinden kalkmadı mübarek!
Ardından Uras'ı bir kenara bıraktım ve kamyon şoförünü de kurtarmaya koyuldum. Sonuçta o da bir canlı değil mi? Herkesi kurtardım ama şimdi bir sorunum vardı:
Ben bunu nasıl yapmıştım?
Şu an bunu düşünecek pozisyonda olmadığımı farkettim ve diğer soruna odaklandım:
Şimdi, zamanı nasıl eski haline döndürecektim?
Uras'dan...
Yıldız'ı kaldırmak ve bir an önce yola çıkmak için evine gittim. Tabiki de uyuyordu. Onu uyandırmaya çalıştım fakat bir türlü uyandıramadım.
En sonunda onu tokatlamaya başladım. Meğersem dayak istiyormuş salak. Uyandırdıktan sonra daha ayılamadığı her halinden belliydi. Yüzüne biraz su çarptım ve artık ayıldığını hissettiğimde ona üstünü giyinmesi için zaman verdim. Sonra aşağı indim ve Yıldız'ı beklemeye başladım.
Apartmanda "Paaat!" diye bir ses duyunca koşarak yukarı çıktım:
-Uras ya, düştü bu!
-Görüyorum akıllı kız, aferin sana!
-Makara yapmanın sırası değil tak şunu!
-Emredersiniz!!
Kilidi takacak zamanım yoktu, bende yok ettim ve Yıldız'a "gidelim" işareti verdim. Gelmediğini görünce ona öldürücü bakışlar attım fakat ayakta uyuduğu gördüm.
-Hadiiiii!
Dememle sıçraması bir oldu. Beraber kapıyı kapattık, valizini aldık ve arabaya doğru yürümeye başladık.
Salakça pozlar verdiğini gördüğümde gözlerimi devirerek arabaya binmesi için işaret çaktım. O da sağolsun lafımı ikiletmedi. Yolculuk başlamıştı.
Yolda gitmekten çok sıkılmıştım ve Yıldız da uyuyacak gibi duruyordu. Bende biraz eğlenmek amacıyla ona bir şaka yapma kararı aldım. Çünkü Yıldız, her şakaya inanıyordu.
Bana sorular sormaya başlayınca bende bunu fırsat bilerek şakamı uygulamaya başladım. O da inandı. Arabada kahkahalarla gülüyor ve bir yandan da hala onu kızdırıyordum. En sonunda çok kızmış olacak ki, direksiyon başında olduğum halde beni yumruklamaya başladı.
-Dursana be Yıldız!! Bak kaza yapacağız!!
Desemde beni duymadı. Radyonun sesi çok açıktı. Ardından o kamyon farlarının ışığı gözüme hücum etti ve dünya parladı. Yıldız o sırada bağırıyordu:
-Keşke zaman dursa!!!
Bunu yapmış olabilir miydi? Zamanı durdurmuş olabilir miydi? Hemen olduğum yerde kalarak rolümü bozmadım. Yıldız zamanı durdurmuştu. Ardından beni ve kamyon şoförünü arabadan çıkardı. Beni kenara bırakmıştı.
Bu inanılmaz!! Yıldız da bizden olmuştu! Salak malak ama onun "özel yeteneği" de yani... Artık bazı şeyleri öğrenme zamanı geldiğine inanmaya başlamıştım. Bir yandan da rolümü sürdürüyordum. Yani yerde yatıyordum. Ona, çok yakında herşeyi anlatacaktım...
**************************
Sevgili okuyucular!! Bu bölümü biraz da Uras'ın ağzından anlatmak istedim. Umarım anlatmak istediğimi anlamış ve bu bölümü beğenmişsinizdir. 170 olmuşuz bu arada!! Baya mutlu oldum. Hepinize çok teşekkürler! Bir dahaki bölümde görüşmek üzere!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkış (Askıda)
Ciencia FicciónYıldız ; meraklı bir genç kızımız. Fakat bu kez merakı, onun başına büyük bir bela getirecekti. Peki, acaba bu bela neydi ve Yıldız bununla nasıl başa çıkacaktı?? Gel ve Yıldız'la beraber ÇIKIŞ'ı bul !! •14.01.2017• °°°Rekor: Bilim Kurguda #64°°°