Denizden korkardı boğulmaktan, denizin onu yutacağından korkardı. Şimdiyse korktuğu başına geliyordu. İçinde beslediği aşkı deniz olmuş yutuyordu onu. Çırpındıkça daha derine çekiyordu, her gün biraz daha o aşk denizinde aşk suyunu yutarak boğuluyordu.Bu yaptıkları hiç Güneş'e göre haraketler değildi ama her hikayedede baş kahraman masum olacak diye bir kaide yoktu. İyiler kötü, kötülerde iyi bir karaktere dönüşebilirdi. Bu hayatda olmayacak hiçbir şey yoktu. Bir tek ölümdü ki kapıyı çaldımı vakit gelmiştir ve o andan sonra yapılacak hiçbir şey yok.
Kız istenmiş yüzükler takılmıştı bundan bir hafta önce. Tabi yüzük takma anında da boş durmamıştı genç kız elinden geleni ardına koymamıştı. Birde yeni bela takmıştı peşine o günden sonra. Ablasından çektiği yetmiyormuş gibi şimdide kardeşi düşmüştü peşine. Anlamadığı nedelerden dolayı adamın her yaptığı sinirine dokunuyordu. Boğmak, kafasındaki saçları tek tek yolma isteği geliyordu genç kıza.
Telefonun sesi yankılandığında kafede oturduğu arkadaşı Gözde'nin kim o dermiş gibi bakmasına birde gelen çağırmanın kim olduğunu görmesiyle derince bir of çekerek
- Öküz arıyor.
- Kim arıyor?
- Sana bahsettiğim şu Aysu'nun kardeşi.
- Cevap versene.
- Hiç çekemeyeceğim şimdi onu. Ama Aysu'yu çekebilirim.
- Güzel şeyler düşünmediğini anlayabiliyorum Güneş. Hemen vazgeç.
- Niye?
- Çünkü sen bu değilsin. Son zamanlarda yaptıklarına dön bir bak. Yapma pişman olacağın hiçbir şey yapma. Üzülen yine sen olacaksın. Üzülmeni istemiyorum.
- Üzülmek mi? İnan bana yaşadığım onca acıdan sonra üzülmek bana tatlı gibi gelir. Ve unutma her insan değişir belkide bende artık değişmek istiyorum.
Diyerek sözlerini sonlandırmıştı. Evet kendisinin farkındaydı. Herkes değiştiğini sanıyordu ama Güneş aynı güneşti. Yaptıklarıysa... işte yaptıklarına engel olamıyordu. Belkide hırsını alıyordu. 19 yılının hırsını. Hiç günahı olmayan birinden. Belki acımasızcaydı bu ama umrunda da değildi. Kim ne adlandırıyorsa onun bu durumunu varsın öyle sansın. Ama yaptıklarının sonucunu izlediğinde acımasıca olabilirdi ama bundan büyük bir keyif alıyordu.
Bir süre daha arkadaşıyla oturup sohbet ettikten sonra her iki arkadaş ayaklanarak evin yolunu tutmuştu. Hiçbir şey yapmamasına rağmen evden içeri adım attığında yorgunluk çökmüştü üstüne. Zaman çarçabuk geçiyordu. Bazen insana göz kapayıp açmışsın gibi geliyordu.
Uzandığı yatağında sağ elinin altındaki dert ortağının o yumuşacık tüylerini okşayarak
- Sence bundan sonra ne yapmalıyım. Her defasında bitti vazgeç artık Güneş diyorum kendime ama bu kalbime söz geçmiyor be Günah.
Diyerek sol yanağından kayıp giden tek damlayı silmeden bedenini günaha doğru yönelterek sımsıkı sarılmıştı. Hayvanlar bazen insanlardan daha iyi geliyordu insana. Bu hayatta Ahmet'e Günah'ı ona aldığı için büyük bir teşekkür borçluydu. Güneş'i bu hayatta kendisini mutlu saydığı Günah'la geçirdiği zamanlardı.
Gözlerini yeni güne açtığında durmadan çalan telefon yüzünden sinirleri bozulmuş vaziyette kim olduğuna bakmadan
- Ne var?
Diyerek sertçe çıkışmıştı karşısındaki kişiye
- Bu ne şiddet bu ne celal.
- Yinemi sen?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbine beni al
RomanceAşıktı. Hemde öyle böyle değil. Çocukluk aşkıydı kalbinde taşıdığı. Konuştu, kendini anlatmaya çalıştı, çabaladı, elinden gelenin fazlasını yaptı ama karşılığında gördüğü kocaman bir boşluk oldu. Vazgeçmesine neden oldu mu? Kesinlikle hayır... Diğe...