36 bölüm Final

14K 566 81
                                    


Bazı şeyler vardır ki bu dünya da inanması çok zordur. Hatta kime söylesen sana inanmaz, güler geçer, bazıları da vazgeçmen için ellerinden geleni yaparlar. En önce yılmamasını bilmeli insan, sonra vazgeçmemesini heleki kendinden ve aşkından eminsen. Öyle yaptı Güneş. Kalbindeki sevgiden, aşktan öyle emindiki hiç kimse yanında bulunmasa bile kendi tek başına savaştı ve mükafatınıda aldı.

Tek isteği gözlerini her açtığında sevdiğinin gözlerine bakmaktı ilk, avuçları içinde hissetmek istediği tek eller sevdiğinin elleriydi, tenine sadece sevdiğinin dokunmasını istedi, onun bir tek öpenin yine ve yine sevdiğinin olmasını diledi. Rabbine binlerce kez şükürler olsun da ki istediği her bir dileği gerçek oldu.

Yanağına konan öpücükle irkilmeden edememişti. Sonrasında bildiği ve tanıdığı koku burun deliklerine dolduğunda içten gülümsemeyi kondurmuştu dudaklarına.

- Aşkın ne yapıyorsun?

- Kocama kahvaltı hazırlıyorum.

- Hmm kocasıda acıkmıştı zaten.

Diyerek karısını yanıtlamış, omzuna öpücüğünü kondurarak yerine geçmişti. Henüz 1 haftalık evlilerdi ve evliliklerini, birde tabi birbirlerinden uzak kaldıkları günlerin acısını çıkartıyorlardı. Karısının da karşısına geçmesiyle yemeye başlamıştılar.

- Kocacım unutmadın değil mi?

- Neyi canım?

- Bugün annenlere gidecektik ya?

- Annemlere?

Tek kaşını kaldırarak karısına imalı imalı bakışlarını yönlendirerek hem istediği cevabı almanın, hem de karısını utandırmanın peşindeydi ve istediğinede çok geçmeden nail olmuştu. Yanakları kıpkırmızı yüzünü eğerek

- Şey yani annemlere diyecektim.

Demesiyle kahkahasını salı vermişti genç adam. Ona bakan hayran bakışları görmesiylede karısına göz kırpmadan edememişti. Bayılıyordu genç kadının utanan hallerine.

- Unutmadım canım benim.

- Tamam o zaman ben hazırlanayım bir an önce çıkalım.

Kafasını sallayarak karısını onaylamıştı. Ondan sonrasıysa Şükrü'nün uzun bekleyişi ve Güneş'in bir türlü hazılanmamasıyla geçmişti. En sonunda nihayet uzun bekleyişin ardından Güneş hazırlanarak aşağıya inmiş, arabaya binerek annelerinin evinin yolunu tutmuştular. Bu gece her iki aile fertleride orda olacaktı, çünkü yarın akşam genç çift balayı için yola çıkacaklardı. Eve vardıklarında arabayı durdurarak inmiş, kavuştukları günden beri bir daha hiç bırakmadıkları ellerini yeniden birbirine kenetlemiştiler. Kapıyı çaldıkları kısa sürede kapı açılarak sevdikleri gülerek karşılamıştı kendilerini.

Herbiriyle ayrılıkta hasret gidermiş, Bir ara gözleri dolan genç kızsa neyseki son anda gözyaşlarına sahip çıkabilmişti. Ne demiştiler bundan sonra ağlamak yoktu, zaten bundan sonra döktüğü her gözyaşı sevinçten olurdu.

- Hadi çocuklar geçin sofraya.

Diyerek herkesi sofraya davet etmişti Tuana. Kurulan sofranın etrafında herkes yerini aldıktan sonra kahkaha sesleride hiç eksik olmamıştı. Aslıhan koşan çocuklarına

- Dikkat edin terleyeceksiniz.

- Bırak kızım oynasınlar.

- Hasta olacaklar diye korkuyorum anne.

Korkusunu belli ederek konuşmasıyla gözlerindeki ışıltıyla bakmıştı Tuana kızına. O şimdi bile çocukları için korkarken kızının korkusunu her anne gibi oda anlamıştı ve daha fazla söz ettmeden kızına kafasını onaylayarak yanıt vermişti.

Kalbine beni alHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin