|"Bir günlük vizeyle yaşayan ceset gibisin!"|

457 123 74
                                    


"Yine yakmışsın sigaranı. "

Sesini duyduğum için kulaklarımı parçalamak istedim. Yine gelip,tabiri caizse huzurlu sessizliğimin ebesini becertmişti. Sigarayı içmeye devam ettim. Açıkçası umrumda bile değildi. Gözlerimi kapatıp artık bakire olmayan sessizliğimi bulmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım. Nefes alışverişini duyuyordum. Bir insan nasil bu kadar nefret edilesi olur sorusunun uygulamalı,tam puanı hak edecek olan cevabı gibiydi. Ve ben,Tanrı'nın defolu ürünü, onunla cezalandırılıyordum.

Sinirlerim son zamanlarda onun darbelerine maruz kalıyordu. Bir haftadır kesintisiz olarak gelmişti. Her gün onu çekiyordum. Sabrım, garanti belgesi ömür boyu olan buzdolabı gibiydi. Bir türlü bozulmuyordu şerefsiz. 

O ne mi yapıyordu?

   Elindeki anahtarlıkla, kapsama alanıma giriyordu. Sorular soruyordu her dakika. Hem de binlerce. Yarısını cevaplamasam da,ömrümü tüketiyordu.  

"Berbat gözüküyorsun. Hatta 40 yıl yaşlanmış gibi. Biraz daha iddalı olayım. Bir günlük vizeyle yaşayan ceset gibisin. Yine mi uyumadın? Doğru düzgün yemek de yemiyorsun ki. Böyle olmuyor ya. Yemek ye diye her gün söylüyorum. Ama yok. Inatçılık akıyor. Huysuz!"

Kaç gündür uyumadığımı bilmiyordum aslında. Gözlerim kanlanmıştı. Soluk tenim,gözlerimin altında ki morluklar ve geçen hafta patlayan kaşımla,adeta bir Picasso tablosuyduk. Oldukça doğal esintiler ve muhteşem renkli bir yanımız vardı. Evet biliyorum. İğrenç. 

Yemek konusunda da tahminleri doğruydu. Yemiyordum hiçbir şey. Midem bağımsızlığını ilan etmişti. Organlarım ayrı bir manyaktı benim. 

"Yaşamak konusunda sınıfta kaldığım doğrudur. Uykum yok bilirsin. Elimde,geceler var. Paketlerce sigara var. Bir kaç hatıram , bolca düşünecek zamanım. Bunlarla iyiyim."

 Derin bir nefes daha aldım. Son günlerde geçmişi düşünüyordum. Bana geçmemişti biliyordum. Pişmanlıklar beden bulmuş,peşimden geliyorlardı. Ne de olsa unutmuyor insan. Zaman en büyük kazığı atıp,kapatmıyor yaraları. Ayakta dursan da dizlerin yaralı. Gökyüzüm karanlıkdı yine. Hava bulutlu,gözlerim yağmurluydu. 

Ona döndüm. Dalmıştı. Bakışları güneş saçmıyordu. "Aklından neler geçiyor?"

Bana bakıp burukça gülümsedi. Ürperdim. Bir şey olmuştu. 

"Sevip de söyleyemediğim şarkılar var. Bir dizesini asla hatırlayamadığım şiirler. Keşke,keşke o ben olsaydım dediğim hikaye kadınları.Düşlerim var... Uyandığımda yalnızca başını hatırladığım, Ve asla sonuna kadar görmeyi beceremediğim .Bir adam var düşümde,tam dokunacakken uyandırıldığım. Bir adam,sonumuzun ne olacağını hiç öğrenemediğim .Düşümde bir adam var,benim mi bilemediğim. Bir adam var diyorum,düşünüp düşümden ayrı kaldığım."

..



ÖLÜMÜ YAŞAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin