|"O satırlarda ki gizli öznemdi."|

307 82 28
                                    

Mutluydum.

Tüm gece yağmur yağmıştı. Gökyüzü yıkılmış gibiydi. Genzime kadar gelen ıslak toprak kokusu,üzerime sinsin isterdim. Kendı mevsimlerimde,yağmur yağdırmak en güzeli olurdu. Ben yağmura aşık,büyük yangındım. Söneceğimi bile bile deşip duruyordum bu arzuyu. Eskimiş renkli günleri özlüyordum belki.

Boş veremezsin,kafana takarsın. Hep gülemezsin,bir gün ağlarsın. Ve o gün ağlarken gözünden dökülen her damla yaşta,canının her yanışında,senden alıp götürdüklerini düşünürsün. Söndürmeye çalıştıkça kelimelerin boğulur. Gün ve gün unutulurken sen,yüreğin unutmaz böylesine yanarken. Kör olası ayrılık bir saniye bırakmaz hep boğazında durur,bir kuru ekmek gibi. Ne yutkunabilirsin,ne de yokmuş gibi davranabilirsin. Ne acısı geçer bir saniye,ne de hiç gitmemiş gibi yaşayabilirsin. Gömülürsün kimi zaman şarkılara,kimi zaman yalnızlıklara,kimi zaman yağmurlara ve bazen de geceye sığınırsın fütursuzca. Hatırlamak istediğin güzel anılar unutulur da ,unutulmaz o zamansız veda. Gitti derken kan dökülür sesinden dizelerine. İşte bundandır gitti diyemeyip veda diyişin. Ve öyle bir veda ki sanki yüzlerce kelimenin anlatamadığı bir vazgeçiş. Onlarca şairin bir araya gelse dahi anlatamayacağı vazgeçiş. Onun senden,senin kendinden vazgeçişin. Benimkisi de böyleydi işte. Bir terk ediliş,bir vazgeçiş ve zaman ayarlı bir veda. Geldi. Geçti. Ama geçmeyecek izi kaldı. Bu özlem beni hala oyunda tutuyordu. Ne kadar darbe alırsan al,kalkanlarını indirmemen gerekirdi. Benim büyük kalkanlarımın arkasında yağmurlar yağıyordu işte. Bilinmeyen fotoğrafların,bilinmeyen ıslaklıkları bundandı. Onlar yağmurun altındaydı.

Tek değildim. Bu zevki tek başıma yaşamak isterdim. Ama,aklımın sınırlarını zorlayan o,varlığını yanımdan ayırmıyordu. Bu güzel değildi işte. Yalnızlığa ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum. Dolaştığınız eski sokaklarda yeni yüzler garipti. Yeni yüzler hep garipti aslında. Son dakika girip ana tema oluyorlardı. Bu geçmişe haksızlıktı. En büyük kazıktı,toprağın altındakilere."İyi ki varsın" dediğin kaç kişi yok hiç düşündün mü? İşte onlara haksızliktı. Yaşanmışlıklar yanıyordu. Yeni kişiler frekansını bozabilirdi. Kendime kurduğum tek kişilik ütopya da iyiydim. İstediğim zaman kaçıp oraya saklanabilirdim. Ama bunu yalnızlıkla taçlandırmak varken, bunu aksini yaşamak kötüydü. Dikenlerle dolu bir odada delice zıplamak gibiydi.

Onun da yıkıldığını biliyordum. Haftalar geçiyordu. Ama gün geçtikçe gözleri koyulaşıyordu onun da. Bazen, saniyenin küçük bir diliminde, onun bana benzediğini düşünüyordum. Artık daha az gülüyordu. Bu hikaye yanlıştı,yalandı,terk edilişti eski benliğine. Kelimelerim onu zehirliyordu. Beynimde ki çığlıklar susmuyordu. Ben yanlıştım. Onu iyi etmek varken,en dibe sürülüyordum. Ben diri diri gömülmüştüm. Ona bunu yapmaya hakkım yoktu. Olamazdı. Olmayacaktı. Acı acı sövsem de gerçekler beni bitiriyordu.

Başını omzumda hissettiğimde,elimi beline sardım. Beynimde fırtınalar varken,ona limandım. Bunun sonunu biliyordum aslında.

Hikayenin kahramanı ve kötü adamı bendim. O,satırlarda ki gizli öznemdi.


.

.


Düşüncelerinizi belirtin.

ÖLÜMÜ YAŞAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin