10.Bölüm

119 13 15
                                        

"Bunun üzerinde ne yazıyor Jongin?" Elimde tuttuğum şişeyi ona uzatıp çevirmesini istedim. Japonca sandığımdan da zor bir dildi ve Jongin'in bana öğrettiği merhaba, teşekkür ederim'den başka bir şey bilmiyordum.

"Ananaslı bira yazıyor hayatım. İstersen alabiliriz, garip bir şeye benziyor." Elindeki şişeyi evirip çevirdikten sonra sepete attı. Bıkkınlıkla nefesimi soluyup ona sadece gözlerimi devirmekle yetinmiştim.

Markete girdiğimizden bu yana birkaç saat çoktan geçmişti ama biz hala içecek reyonundan çıkamamıştık. Jongin, eline çevirmesi için ne verdiysem 'garip bir şeye benziyor, bence alalım' diyip sepete atıyordu. Şimdiden arkamızda dolu bir sepet ve elimizde dolmaya yakın bir sepet vardı.

"Hadi ama Jongin, tüm günümüzü bu markette geçirmek istemiyorsan çıkalım artık lütfen." Dudaklarımı oflamak üzere büzdüğüm sıra aniden dudaklarıma yapıştı. Elleri yanaklarıma baskı uygulayıp dudaklarımı daha da büzümeme sebep oluyordu. O da benim gibi büzdüğü dudaklarını benimkilerin üstünde öylece tutmaya devam ediyorken yanımızdan geçen küçuk bir kız çocuğu annesine dönüp bir şeyler söylemişti. Tabiki japonca konuştuğu için anlamamıştım.

Annesi bize bakınca o kadar utanmıstım ki gözlerimi sımsıkı yumup yok olmak istedim. Ardından Jongin'i itip ne yaptığına bakması için kaş göz işaretleriyle yanımızda bize ağız burun eğen kadını gösterdim. Jongin utanıp sıkılacağına kadına muhteşem gülümsemelerinden birini sunup reverans yapıp deminden beri anlamadığım bir şekilde söylenen kadının gülümsemesine neden olmuştu. Nedensizce sinirlerimin hopladığını hissediyordum, bu yüzdendi sanırım benden beklenmeyecek şeyi yapıp ellerimi bana yaptığı gibi yüzüne yarleştirip dudaklarına unutulmaz öpücüklerimden birini kondurdum. Kadının gözlerine 'o benim, bana ait' bakışları fırlatıyordum ki o da çoktan reyondan çıkıp gitmişti.

Jongin'den güç bela ayrıldığımda sırıtışı genişledi.

"Hoşuna gittiyse sürekli bunu yapabiliriz Kyungie." Parıl parıl gözlerime bakıyorken bende aniden yumuşama isteği uyandırıyordu. Bu halleri, ona karizma halinden daha fazla yakışıyordu.

"Hadi ordan! Kadına nasıl güldüğünü gördüm." Beni izliyorken kıstığım gözlerim ve işaret parmağımı sallayıp fısıldadım. "Eğer başka birine o gülüşlerinden birini sunduğunu görürsem seni boğarım. Gülme, ben gülüyor muyum?!"

Arsız kahkahaları markette yankılanıyordu ama umursamadan yoluma devam edip direk kasaya yöneldim.

"Kızdığında çok tatlı oluyorsun." Ben şişeleri kasaya dizerken yanımdan geçip kasiyer kıza kartlarından birini uzatırken söylenmişti. Ben yerin dibini arşınlarken ve kız ona sonuna dek açtığı gömleğiyle birlikte cilveyle bakarken bay Jongin hala gülüyordu. Şeytan diyor o dişleri sök münasip bir yerlerine hediye et.

...

"Tanrı aşkına neden bizde normal insanlar gibi balayımızı daha çok aşk yaparak geçirmek yerine didişip duruyoruz?!"

"Ciddi olamazsın! Önüne gelen kadına playboy gülüşleri dağıtan ben değilim. Beni sinirlendirmeye devam ettiğin sürece seninle aşk yapmak falan istemiyorum Jongin!" Oflayıp pufladığında dudalarımdaki gülüşü silmek için arkamı döndüm.

"Kim dedi sana önüne gelen kadını kıskan diye? Ben sana kur yapıyorum onlar da bana yapıyor." Elimdeki poşetleri tezgahın üzerine bıraktırıp başını omzuma koymuştu bile. Salona geçmek istediğimde çoktan beni kendine çevirdi. İşte şimdi en tehlikeli gülüşlerinden biri vardı dudaklarında. Çoktan teslim olmak üzereydim sanırım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PASSION // KaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin