*9.Bölüm

90 11 1
                                    

Medya: Kaisoo & Lukas Graham - You're Not There(lütfen dinleyin)

Gözlerimin altında yığılmaya yüz tutmuş morluklarım ve ruhumun her zerresinin titrediği vücudum, aynanın karşısında bakışmaktan öteye gidemiyordu. Kabuslarımın omuzlarımda bıraktığı ağırlık, avını pençesinde tutup onunla türlü oyunlar oynayan bir kaplanın merhametinden farksızdı. Mutlu olmama ancak benden daha büyük bir şey almaya karar verdiklerinde izin veriyorlardı. Bunu bana hayatın kendisi öğretmişti ve onun söylediklerinin dışında pek bir şey yapmama izin vermiyordu. Yapmaya kalkışırsam beni fena halde cezalandırıyordu.

Üvey ailemin yanından kaçmaya çalıştığım her defasında onlar tarafından cezalandırılmamı kaderin üzerine yıkan bir kaç sadistin elinde büyüyüp serpilmiştim. Zehirlerinin vücudumda kol gezmediği tek bir gün olmamıştı. Dillerinden birbiri ardınca dökülüp sinsi bir yılanın zehrine benzeyen sözleri damarlarıma enjekte olurken büyüdüm. Sanki inadına yapar gibi yaşamaya devam ettim. Her gece akrabalarımın evlerine gitmekte neden ısrarcıydım bilmiyordum. Çocuk aklı işte.. Beni istemediklerini bildiğim halde kalbimin minik çarpıntılarına kapılıp çıplak ayaklarımla balkonlarının önünde sabahlayıp güneş doğduğunda geldiğim yere geri gönderiliyordum. Bunu öyle ustalıkla yapıyorlardı ki ben bile onların söyledikleri şeyleri, bizzat yaşadığım gerçekliğe değişiyordum..

Gözümden sıyrılıp ayaklarımın ucuna düşen damlalarım, çocukluğumda kapana kısıldığımda döktüklerimin yanında okyanusun yanında küçük bir su birikintisine benziyordu. Üvey ailemin en büyük oğulları genelde bir suç işlediğinde beni köşeye sıkıştırır, cebinden hiç eksik etmediği iğrenç böcekleri yüzüme yaklaştırıp onları gözlerimin önünde sallayıp geceleri o böcekleri yatağımın arasına koymakla beni tehdit eder, tüm pislik işlerini üzerime yıkardı. Gerisi malum.. Uzun uzadıya süren bir nutuk, ardından fiziksel arınma.. Ruhumda derin yaralar açan bu insanlar dayak yiyerek arınacağımı düşünüyordu. Gülümsedim..

Gülüşüm boynu kırık günebakanları andırıyordu, güneşe bakmaktan ve umutlarını yapraklarında taşımakta yorgun düşmüşlerdi. Ya da çoktan ruhunu kaybetmiş bir kilisenin içinde çoktan enkaz olmuş kitaplarda yaşama, umuda dair birkaç ayet bulmaya çalışan bir rahibin hayal kırıklığına benziyordu. Çoktan solmuş ve fazlasıyla kırılgan..

Kabuslarımda annemi görmekten hiç bıkmayacağımı, sonunda uçuruma düşsek bile annem ve babamı görmenin buna değecek kadar özel olduğunu düşünürdüm. Ama beni ateşin ortasına atıp gittiklerinde, üvey ailemin işkencelerine maruz kaldığımda ise yanıma hiç uğramamayı tercih ettiler. Ya da ben sızlayan bedenimin acısını unutup da herkesin birbirinden güzel rüyalar gördüğü o tatlı uykuya dalamıyordum.

Küçükken, çok küçükken tek hayalim yaptığım resimlerin gerçek olmasıydı. Sonsuza dek ailemle olmayı dilerdim. Şimdilerde bunun sadece resimlerle olmayacağını anlayacak yaştayım ama bu bana küçüklüğümden daha fazla acı veriyor. Elimden alınan koca bir aile, hayallerim, mutluluğum, çocukluğum.. Hepsi pusuya yatmış birer hayaletti ve ben gözlerimi kapatır kapatmaz tepeme üşüşüyorlardı. Rüyalarımda hesap soruyordum kime ya da kimlere konuştuğumu bilmeden. Sadece soruyordum, sanki sorular dudaklarımdan haykırırcasına çıktığında yüreğimdeki ağırlıktan kurtulacakmışım gibi. Neden ben tanrım? O kadar insan vardı ama neden benim hayatımla oynamayı seçtin? Cevap her zamanki gibi kulaklarıma asılı bırakılıp gidilen koca bir sessizlik oluyordu. Bazen kendi kendime düşünüp duruyordum. Tanrı bile sorduğum soruya cevap veremeyecek kadar beni umursamıyor muydu diye?

Bu yüzdendir çocukluğumu ve acı hatırasını kimselere anlatmıyordum. Bu sadece Tanrı ve benim aramdaydı.

Ama sonra aklıma düşüveriyordu Baekhyun'la tanışmamız. Hayatımı sonlandırmak üzere olan çocuğun bir anda hayatımda karanlıkta kalmış tarafımı aydınlattığı geliyor aklıma. Yağmurlu günlerden nefret ederdim benden ailemi çaldığı için ama bana Baekhyun'u getirdiği için bir yanım çocuksu gülüşlerini sunuyordu o yağmur damlalarına. Beni arabasıyla ezmekten son anda kurtulmuştu ama bu onu son görüşüm olmamıştı. Aksine o günden sonra onunla yaşamaya ve bana arkadaşlık yapmaya başlamıştı. Ailesi benim ailem gibi olmuştu ama yakın zamanda o da ailesini kaybettiği için yurtdışına kafa dağıtma adına kaçmıştı. Onu sorgulamayıp sadece gitmesine izin vermiştim.

PASSION // KaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin