Havaalanı

203 56 22
                                    

Hazal Kara :

''Ya Ada bi' sus Allah aşkına!''

''Kızım sen bana sus diyorsun ama sen ne yapmayı düşünüyorsun?''

Olaylar hemen başladı biliyorum. Öncelikle merhaba!

Ben Hazal. 17 yaşındayım. Şu anda Ada, Cenk ve ben ne yapacağımı tartışıyoruz. Onlar benim canlarım. Onlar ile küçüklükten beri dostuz. Dost demeyelim kardeşiz. Anne ve babalarımız da bizim gibiler dostlar hatta birer kardeşler. Biz şu anda Cenk'in Bodrum'da bulunmakta olan yazlığındayız. Evet diyebilirsiniz bu havada yazlıkta ne yapıyorlar? Ben okulda kavga çıkarttım ve ailemin duyması an meselesi...

Cenk yerinden hızlı bir şekilde kalkarak telefonunu eline aldı. Ada ile ona bakmaya başladık.

''Sıçtın Hazal. Beren Teyze arıyor.''

Evet şu an tam anlamıyla sıçmıştım. Çünkü annem arıyordu.

''Tamam. Veriyorum Beren Teyze.'' Allah'ım kalbim hızlı hızlı atıyor. Ölüyorum sanırım...

Cenk telefonu bana verirken ''Öldün kızım sen bakışı atıyordu.''

Telefona baktım. Bu çocuk ne ara Iphone 7 aldı yahu? Cenk bunu ben daha sonra soracağım. Kurtuldun sanma.

''Efendim annelerin birtanesi?''Yalakacı Hazal...

''Yediğin haltı duyduk Hazal!''

''Aa teessüf ederim ne yapmışım anne?''

''Hazal bak beni oraya getirtme! Terliği tam kafana yersin.''Tövbe tövbe ya . Bodrum 'da olmama rağmen terlik yine beni buluyor.

''Eğer şimdi İstanbul'a geri dönmezsen seni hemen başka bir koleje göndeririz!''

Hayır... Ol(a)maz!!Başka kolej demek benim 1 yıldan beri aşık olduğum Poyraz'dan vazgeçmek demek!

''Anne hayır.Bak ben şimdi ışınlanmayı bulup 1-2 dakikaya geliyorum.''

''Öyle yapsan iyi edersin!''

Ayağa kalkıp ''Cenk lan kalk kalk! Benim acilen İstanbul'a gitmem gerekiyor.''

''Niye lan?''

''Yav hadi ben yolda söylerim.''

Evet şu an Cenk'in Porshe'sindeyiz . Yani benim bebeğimde. Havaalanına gidiyoruz.

Cenk bize göre yani Ada ile bana göre daha zenginler. Ama bu bizim aramızı hiç bozmadı aslında. Zengin arkadaşının olması çok iyi bir şey.

Havaalanına geldik ve hemen ben bilet kontrole dayandım.

''Türk Hava Yolları İstanbul acil bilet dedim. Kadın bilgisayara baktı ve;

''Maalesef efendim bilet tükenmiş.''

Tam o sırada yanıma bir meteor düştü. Evet doğru söyledim meteor. Allah'ım o nasıl kaslar?

O nasıl yakışıklılık? Anneler neler doğuruyor. Kızım 2 dakikada nasıl sulandın?

Ya kızım Poyraz'ı düşün. O daha yakışıklı ve senin o uçak biletini alman lazım. Biz aynı anda:

''Business class lütfen.'' dedik.

Göz göze geldik. Yahu gelmez olaydık.

''Efendim elimizde tek bilet kalmış.''

Bizim meteor konuştu:

''Ee tamam o zaman bana verin. Aras Atahan.''

Yuhh! Çüşş! Ohaa! Bu Atahan Holding'in son varisi mi? Kızım şimdiden 1-0 yenik düştün işte ama Poyraz için bırakmak yok devam.

''Ya bir dakika önce ben geldimSiz bana verin hanımefendi Hazal Kara.

Lan kadın beni dinlemiyor bile. Ağzının suyunu akıta akıta meteoru iziyor. Hadi ama ben de Hazal Kara'yım.

''Duyamadım?''

''Siz burda yayılmış beklerken ben söyledim. Benimki daha acil.'' (Duyamamışmış.)

''Ben bir kere yayılmadım tamam mı? Hatırlatırım aynı anda söyledik. Benim işim ölüm kalım meselesi.'' Tıslayarak güldü.

''Kızım senin benim yanımdayken bileti alma şansın yüzde kaç sence?''

Cevap ver(e)medim...

''Aa evet yüzde sıfır. Çünkü ben yakışıklı, zeki ve zenginim.''

Hah!Haspam.

''Ego Bey çekilir misiniz? Aras denen şahsiyeti görmüyorum da!''Bu seferde ben sırıttım.

Biz böyle laf dalaşına girerken görevli kadın konuştu.

''Efendim bölüyorum ancak son bileti de internet üzerinden bir müşterimiz almış.''























TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin