Bazen hayat hiç istemediğin kişileri rüzgar gibi yüzüne çarpar . Bu belki sana şans getirir . Bazen kaybetmen gereken şeyler . Peki ya aşk getirir mi .
Ahhhh. Hayır sanmıyorum !!!!Ama benim hayatımda aşka yer yok .
Ben durgun ve saf biri olmanın peşindeyken , hiç farkında olmadan daha acımasız biri haline getirdiler beni . Bu belki solmuş bir çiçek kadar üzücü , belki de küçük bir çocuğun kahkahası kadar sevindirici .Ama benim hayatım da sadece acı var. Küçükken sevgi nedir bilmeden büyüdüm ben . Kimse nasılsın diye sormadı . Belki de bu yüzden bir tarafım hep eksik büyüdü .
Şimdi ise.......
Acının ne olduğu kadar nasıl olduğunu da ve neden olduğunu da biliyorum . Acı çekmek ne kadar kötü bir şeyse , çektirmekte o kadar üzücü bir şeydir ......
Miraçla birbirimize bakıyorduk sadece . Gözlerimiz birbirimize daha önce hiç farkında olmadan bakıyordu. Belki de ilk defa bu kadar anlaşılır olduk birbirimiz için ....
"Sorduğum soruya hala cevap vermedin miraç cık . Seni kimler bıçakladı ??"..
Zor durumda olmasına rağmen gözlerini devirdi . Böyle bir durumdayken bile onunla dalga geçiyor olmam sinirini bozuyor olsa gerek ..
" Gerçekten sana anlatmamı mı bekliyorsun . Ahhh yanılıyorsun sahte kül kedisi ". Sinirimden kolyemle oynamaya başladım yine . Sinirlenince ya kolyemle oynarım yada bol bol yemek yerim . Burda yemek yiyemeyeceğime göre . Ahhh kolyemi kopartmamalıyım ......
" Birincisi bana kül kedisi demeyi kes .
İkincisi ...". Ayağa kalkıp daha çok yaklaştım yüzüne . Kahverengilerine
daha yakından baktım . Parlıyor olmalarına rağmen acı çekmekten solmuştu gözleri . Kirpiklerinin gölge bıraktığı göz altları acı çekmekten morarmıştı . Yüzünde ki renkli ifade yerini daha çok beyaz bi renge bırakmıştı . Tıpkı gökyüzü gibi . Bazen mavi rengini beyaz bulutlara bırakıyordu . Ama senin asıl görmek istediğin beyaz ve solmuş bulutlar değil , mavi ve canlı gökyüzüdür .Miraçın yakalarından tutup biraz sıktım . "....ikincisi bu yardım konusunu fazla abartma sadece insani görevimi yerine getirdim . Ayrıca en son intikam alma sırası bendeydi .
Benden korkmanı öneririm miraç KESKİN .....". Yakalarını sert bi darbeyle koltuğa doğru bıraktım ve ayağa kalktım . Tam arkamı dönüp gidecekken beni bileğimden tutup yaralı olmasına rağmen benden daha güçlü davranıp beni kendisine çekti .
Nefeslerimiz karışacak kadar beni yakınına çektiğinde tekrara baktım
kahverengilerine . Bu sefer biraz öncekine gore daha çok parlıyorlardı.Kulağıma eğildi . Sıcak nefesi kulağıma çarparken tüylerim ürperdi.
Benim nefesimde onun kulağına çarpıyordu. Ne yapmaya çalıştığını bilmiyordum . Sanki bana işkence olsun diye yapıyordu bütün bunları .Aslında tek hareketimle kurtulabilecekken yapmıyordum . Söyleyeceklerini merak ediyodum..
" Evet belki senden korkmam gerek , ama sıranın bana da geleceğini unutma sahte kül kedisi ". Söylediği şeyle tırnaklarımı avucuma batırdım .
Evet sıra ona geri dönecektir ama şu anda bende ve daha benim yapacağım şeyi görmeden böyle bişey söylemesi ne kadar doğru bilmiyorum . Şöyle de birşey var ki miraç ne yaparsa yapsın asla benim kadar ileri gidemez ...Geri çekilmeden bende onun kulağına fısıldadım . Bu sefer benim nefesim onun kulağına çarpıyordu . Her şey yer değiştiriyor gibiydi . Tıpkı güneşin sabah doğudan doğup batıdan batması gibi . Gece giden güneşin yerini aya bırakması gibi . Yada bidahakine sıranın miraçın olması gibi .
" sende şunu unutma sıra bende ve belki de senin oyun oynamana gerek kalmaz sahte prens "....
Kolumu hızla çektim ve kapıya doğru yürüdüm . Bi kaç adım sonra arkamdan miraçın kahkahaları gelmeye başladı . Dönüp arkama bakmadan devam ettim . Çünkü dönüp bakarsan dalga geçeceğini biliyordum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki çete lideri
Random"çeteliği senden öğrenecek değilim miraç " diye çıkıştım. İfadesizce suratıma bakıyordu . "bu okulu sana dar edicem hayal " dedi ve üzerime yürüdü ...