Ben ki büyük bir halkın torunuyum.
Binlerce kez yakılan, aşağılanan, vurulan.
Ben ki yüreğinde kar,
Gözyaşında kan taşıyan bir halkın torunuyum.
Ben ki yüreğindeki tonlarca kara rağmen,
Göğsünde bir avuç tohumla filizlenen,
Binlerce kardelen açan bir halkın torunuyum.
Ben ki kanını bayrağında taşıyan bir halkın torunuyum.
Onların bakışlarındaki korkuyum.
Seslerindeki titreklik ve boğazlarında düğümlenen sözüm.
Onların sessiz haykırışlarıyım.
Ben korkak sevgilinin dişlerindeki gülüşleriyim.
Ve burnunda tüten hasret.
Ben halkımın yasaklanmış diliyim.
Yıkılmış mabediyim.
Susturulmuş sesiyim.
Ve binlerce militana rağmen,
Başkaldırmaktan vazgeçmeyen,
Yüreği sevda ateşiyle tutuşmuş halkın,
Hiç tükenmemiş sabrıyım.
Yeşeren dağlarda bir Ceylanım.
Korkunç fırtınalarda kırılan bir ağaç.
Dalından koparılan bir yaprak.
Yapmayın diyorum, yapmayın!
Beni dünyadan koparmayın.
Avunmak elbette kolaydır.
Geçip, odanın karanlık köşesine,
Paslanmış demirden aynaya bakıp ben varım demek,
Yırtıp kendi dünyanı karanlıklar içerisinde,
Bağırıp, çağırıp burdayım demek kolaydır.
Asıl mevzu dışarıdadır arkadaş!
Asıl mevzu birkaç savaşçıya muhtaçtır.
Çünkü mevzu sahipsizdir arkadaş.
Nice beyleri harcayan bu dava sahipsizdir.
Çünkü bu dava ekmekten de değerlidir,
Sudan da...
Bir türkü söyle iki gözüm.
Bir türkü mırıldan düşerken,
Bir türkü,
Haykıracak gücün kalmasa da...