Bahçe oldukça dikkat çekici çiçeklerle doluydu. Etrafıma dikkatli bir şekilde bakıyordum. Ben etrafıma bakarken ne zaman kapıya geldiğimi bilmiyordum bile. Evin ne kadar büyük olduğunu tam olarak irdeleyememiştim. Tam zile basacakken merdivenlerden indim ve evin büyüklüğüne baktım. Hiç farketmemişim kocaman ve büyük büyük bir ihtimalle arka tarafında bir havuzu olan bir malikaneydi. Elimi hızlı tuttum ve merdivenlerden hızla çıktım , zile bastım.
Kapıyı açan hizmetçi sanki beni biri bekliyormuş gibi "içerideler efendim" dedi. Ben ise hiçbirşey demeden kapıdan içeri daldım. Bu evde kaybolabilirdim. Kocamandı. Hizmetçi yanıma geldi ve beni götüreceğini söyledi. Nereye diye sormama gerek yoktur herhalde.
Aferin akıllı kız.
İç sesimi birgün koparacaktım. Gözlerimi devirdim ve hizmetçinin peşinden yukarı çıktım. Hemen önümüze gelen kapıda durdu ve bana " burada bekleyin" dedi. Pek pas vermedim.
Pardon yha sen niye o adamın dediğini yapıyorsun. Köpek misin sen dal içeri kendini topla ve rahat görün.
İç sesim kendini aşmıştı ama sanırım doğru söylüyordu ben boyle değildim. Kendimi dik tuttum ve içeri girdim. Aslinda daldım diye bilirim. O kadar gürültülü bir şekilde dalmıştım ki hizmetçi diğer bir adıyla sarı yelloz yerinden sıçramıştı. Ağzımdan dökülen tek bir kelime ise yaramıştı galiba.
-"Çık dışarı! " sarı yelloz neye uğradığını tam olarak anlayamasa da bu sefer sakin kalmadım ve,
-"ÇIK DIŞARI! " sana inanmıyorum şuan.
İç sesim ilk defa bana katılıyordu. Gülmemeliydim şuan. Çünkü ellerim titriyordu ve adrenalin gözlerimden alevler çıkmasına bile -evet- diyordu. Bu sırada hizmetçi hemen dışarı çıkmıştı. Şimdi bu adamı sövebilirdim ve sadece bununla kalmayacak adamı sözlerimle de korkutacaktım.
Ellerimi masaya koydum ve adama mavi gözlerimden alev çıkarmış gibi baktım. Sanki pek etkilenmemiş gibi bakıyordu yada benden bunu bekliyordu. Bunu yapmamı!
Söze hemen giriştim ve;
-"Ailem hakkında bana herşeyi anlat. Madem beni buraya getirmeye yeltendin bana şimdi herşeyi söyle! " bağırmamıştım ama sinirli ve asabi çıkan bir ses tonu vardı diyebilirim.
-"Annende senin gibi asabiydi ve hırçın. Baban daha sakindi size göre. Madem herşeyi öğrenmek istiyorsun sakince otur ve beni dinle!"
-" Sakin olmamı bekleme ipin ucunda annem ve babam var. O ipin kopmasına izin veremem." birkaç saniye ayakta durdum. Kendimi sakin tutmak istiyordum. İnanın geçmişteki iyi anılarınızı hatırlamamak sizi deli eder ki bunlar kötü anı olsa bile...
Sanırım şimdi daha sakindim. Masanın karşısında duran karşılıklı iki pofuduk koltuktan birine oturdum. Hayatımda dik durmadığım kadar durmuştum. Bu adamın yanında ancak böyle oturabilirdim. Kaşlarımı kaldırmış adama dik dik,
-" Seni dinliyorum. Birşey anlatmayacak mısın? "
-"Susarsan anlatacağım. Ailenle yirmi iki yıllık bir arkadaşlığım var. Yabi bugüne kadar. Babanla 15 yaşında lise zamanımızda tanışmıştık. Aynı sırada oturdum aynı yemekten yemişliğimiz vardır. Babanın adı Poo Hernandez, annenin adı ise Jeremy Hernandez ve senin adına gelirsek adın Alayziah. Baban annenle 17 yaşında tanıştılar. Okul bittikten sonrada evlendiler. Daha sonra bir yıl sonra sen doğdun. Annen ve baban ajandı. Babanın küçüklüğünden beri hayaliydi ajan olmak. Annen ise ajan olmak istemese bile babandan dolayı ajan oldu. Ben ise babamdan kalan küçük bir mirası büyüttüm ve şimdi buradayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emrace The Darkness(Karanlığa Sarıl)
RomanceSadece bana baktı. Gözlerime...derinlemesine... Sanki okyanusun dibine batmıştım, sadece o gözler beni kurtarabilirdi. Ondan uzak durmaya çalışmam gerekiyordu. Beceremedim işte... Uzak duramıyordum Bu sırada gözümden bir damla yaş aktı sanki onun s...