#15 yaşında#

97 48 10
                                    

     Yine her zamanki gibi çantamı tek koluma takmış servise geç kalmamaya çalışıyordum .

Ki maalesef yine geç kalıyordum.

Çantamı hızla aldıktan sonra ceketimin düğmelerini birleştirmeye çalışıyor ve içimden iliklenmeyen bu düğmelere sövüyordum. Bir yandan çantamın güçlüğünü çekerken, ayakkabım ve çalmakta olan telefonumun sesini duyunca sinirlendim ve telefonu açmadan önce hemen ceketimi ilikleyip ayakkabımın fermuarını çektim. Bu sırada beşinci defa aranan telefonu cebimden çıkartıp sinirli bir şekilde cevapladım;

"Ne var Lisa!?"

"Ne bagiriyon kızım! Çabuk olsana kızım servisçi daha fazla beklemeyeceğini söylüyor."

İki dakikaya orada olacağımı ve hasta olduğumu bu yüzden geç kaldığımı söylemesini istesem de her zamanki gibi

"Adam bıktı usandı kıçım. Sadece bununla kalmıyon senin yüzünden kaç kişi atıldı!"

Bunu demesiyle birlikte yüzüme telefonu kapatıp benim daha da fazla sinirlenmemi ve dik merdivenlerden hızlıca inmemi sağlamıştı. Biraz daha yürüdükten sonra servise gelmiş ve içeriye girmiştim. Lisa ve Olivia beni görünce önce mutlu olsalarda sonra sinirlendiklerini belki ediyorlardı. Yerime geçip oturduktan sonra;

Cidden bu sefer şoförün gözüne bile bakamam.
Hayır bakabilirsin ! Bakamam.(iç sesim)

Tam bakacakken Lisa'ya göre Olivia'nın bana daha sinirli olduğunu fark ettim. Nihayet bu kabus bitmiş ve okula gelmiştik. Okulum mükemmelmiydi? Tabiki de hayır!  Bir sürü piçin bir arada yer oldığı, serserilerin ve fahişelerin olduğu bir okuldu. Çantamı sırama bıraktım ve hızlıca Lisa'nın ve Olivia'nın yanına gittim. Çok iyi anlaştığımızı söyleyebilirim. Ancak bugün büyük bir eksi (-) ve ilk eksi mi sanırım Olivia verecekti.

"Kaç defa alarm kurmanı söyledik. Servise bir daha geç kalma ve bu sefer okul servis hakkını kabul etmez."

"Tamam bayağı abarttınız. Polemik yaratmaya gerek yok." emin olun bunları söylerken gözlerimi devirerek söylüyordum.

"Polemik mi!? Servisle gelmezsen neyle gelmeyi düşünüyorsun acaba?" dedi azda olsa alay edercesine. Evet biliyordum o zengindi ona rağmen yurtta kalıyordu. Bizimle olmak içindi ancak onsekiz yasında başka okula gidecekti. Lisa'yı sormayın o daha zengin.

"Ben öleyim o zaman!" diye içimden geçirdim.

"Her neyse bidaha söz geç kalmam. Sadece-"

Lafımı tam söyleyecekken okulun zili çaldı ve bizde öğrenciler olarak sınıfımıza girdik.

Aman ne güzel zilmiş! o da neymiş yhaa!

Sınıfa girdiğimde en arka sırada serseriler otururken en önde inek öğrenciler oturuyordu. Bizde orta sırada oturuyorduk. Altını şimdiden çiziyorum. "İnek öğrenci değiliz!"

Dersimiz başlamış ve fransız hocası Mr.Brown gelmişti.  Off ne sıkıcı bir ders,yine iç sesimle konuşuyordum. Mr. Brown kırışık yüzü ve  beyaz teni vardı. Aşırı derecede sert bakışları vardı ve uzun burnu vardı. Ders işledikten sonra kalan zamanımızda mösyö bizi serbest bıraktı ve bende telefonumla uğraşacaktım. Çünkü Lisa ve Olivia yine sıkıcı kız konuşmaları kim,kimi seviyor falan bunlarla ilgileniyordu.

Emrace The Darkness(Karanlığa Sarıl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin