Şeker Tadında -24-

40 6 4
                                    

Yüzüme vuran güneşle gözlerimi ovuşturdum. Yanımda yatan Yiğit ile küçük bir kalp krizi geçirmiş bulunmaktaydım. Hemen saçlarımı düzeltip koltuktan kalktım. Koridorda olan aynanın karşısına geçtim.

Dün gece ne olmuştu? Annem denen kadın beni mahfetmişti. Peki ya? Sonra?

Yiğitle çok güzel bir gece geçirmiştim. Üzülmelimiydim yoksa sevinmeli mi?

Şöyle bir gerçek var ki... Yiğit'i unutmak 3 kablodan tehlikeli olmayanı bulmak kadar zor.

Peki unutabildim mi? Bunu yapabildim mi? Yapamadım.

Peki ya? Bu halimden memnun muyum? Yiğit'in yanında olmak bana iyi geliyor.

Peki onu yine seviyor muyum? Bilmiyorum...Azcık olabilir... Tamam belkide, çok seviyorum...

Evden gelen sesler ile Yiğit'in yattığı yatağa odaklandım. Eline telefonunu alıp ekranı açıp kapatmıştı. Saate bakmıştı yüksek ihtimalle. Sesli bir şekilde 'off' diyip kafasını geri yastığa koyup etrafında göz gezdirdi. Gözleri kapının oraya takıldığında beni farkettiğini anladım. Gülümsedim. Yavaş adımlarla salonun ortasına doğru yürüdüm.

"Günaydın." dedim en sevecen ses tonu ile. Gülümseyip "Günaydın bayan topuk." diyip elini saçları arasında gezdirdi. Kendimi koltuğa attıktan sonra ortada duran masanın üstünde duran telefonuma gözüm çarptı.

Telefonu alıp almamak ile savaş verdikten sonra almaya karar verdim. Elimi masaya uzatıp telefonu elime aldım. Telefonumu açtığımda karşımda çıkan cevapsız aramalara göz devirip Murat abiye mesaj atamaya karar verdim.

Kime: MurAtma

Güvenli bir yerdeyim. Sizi seviyorum. Babam'a da haber verin. O kadın onun yanında olduğu sürece artık benim yüzümü göremez.

Mesajı attıktan sonra telefonumu geri kapatıp masaya koydum. "Hadi sen yatağı topla ben kahvaltı için birşeyler hazırlıyım." diyince 'itiraz'manasında garip sesler çıkarsada dudağımı büküp mutfağa ilerlerdim.

Bikaç portakal alıp sıkıcağa koydum. 2 bardak portakal suyu sıkıp masaya yerleştirdim. Dolaptan bulduğum Nutella ile gözlerimden çıkan kalpler bir oldu. Onuda masaya yerleştirdikten sonra tost makinasını çıkarıp ekmekleri yağlayıp yerleştirdim. 6 küçük dilim ekmek kızarttıktan sonra tabaklara 3'er 3'er yerleştirdim.

Bir tabağa zeytin, domates, peynir koyup masaya yerleştirdim. Mutfağın kapısından kafamı uzatıp "Hadi kahvaltı hazır." dedim içerde gördüğüm şeyle gözlerimi kocaman açıp " Bu yatak niye toplu değil." dedim salonun içine yürürken.

"Ya şey ımm. Üşendim." diyip kaşlarını kaldırdığında gözlerimi kocaman açıp " Ne üşenmesi be. Neyse yürü açım ben." dedim arkamı dönerken. Sandalyeye oturup portakal suyumdan bir yudum aldım...

"Bulaşıkları yıkamayı mı tercih edersin yoksa yine yeniden yatağı toplamayı mı?" dediğimde düşünür gibi yapıp "Hiçbiri" dedi gözlerimi devirip" Ya seç birini." dediğimde "Evde bulaşık makinası var niye biz yapıyoruz." dedi. Gözlerimi tekrardan devirip "Bu kadar bulaşık için bulaşık makinası mı açılır." dedim "O zaman birlikte yapalım." demesi ile sahte bir kahkaha atıp "Senle? Sen yaptığım işleri bozarsın." dedim "Tek başıma yaparsam kırarım." demesi ile sesli bir şekilde nefes verip "Tamam tamam." dedim...

"Şunları düzgün yıka bak kirler üstünde." dedim bilmem kaçıncı kez. "Sende düzgün durula o zaman" dedi. "Sus be pırıl pırıl oluyo işte." dedim.

Burnumda fark ettiğim beyaz köpük ile Yiğit'e döndüm. "Bu ne." dedim sinirle. "Köpük" diyip 32 diş sırıtınca ılık suyu üstüne sıçrattım. "Bu neydi şimdi." diyen Yiğit'e sahte bir şekilde 32 diş gülüp "Ilık su."dedim...

Şeker Tadında (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin