Şeker Tadında -25-

62 6 7
                                    

Söylediğim o lanet cümle ile kalbime baskı uygulanırken. Yüzüme bakan Yiğit gözlerini benden kaçırıp etrafta gezindirdi. "Doğru ya. BİZ KANKAYIZ."diyip hızla arkasını döndü.

Arabasına ilerlerken arkasından hızlı adımlarla ilerledim "Yiğit dur." dememe rağmen beni umursamadan hızla ilerliyodu. "Yiğit dur diyorum." dedim 2. defa. Durmadı.

Şaşırdık mı ?

Dayanamayıp "YİĞİT DUR ARTIK YETER." diye bağırdığımda olduğu yerde durdu birkaç saniye. Bana doğru dönüp boş boş baktı. Çok boş. Çok derin.

"Ne dememi bekliyosun DERİN? Kabul,senin istediğin gibi olsun.Yaşayalım anılarımızı,hayatımızı.Beraber değil ama bu sefer.Ayrı ayrı kişilerle..."

*******

Aşk,ateşe bile bile ellemektir bazen.Tıpkı bir çocuk gibi canının acıyacağını bilirsin ama yinede merak edersin nasıl bir şey olduğunu...Bende böyle yapmıştım işte.Üstelik ateşe bir kere elledikten sonra tekrar kapılmıştım ateşe.Şimdi ise o ateş benide içine almış beraberinde yakıyordu.Bir çok kez denemiştim eskiden onu severken kendimi öldürmeyi ama artık kendimde yok o cesaret.Ölüm kolay şey geride kalanlar yükleniyor sen öldükten sonra acını bir nevi...En zoruda içinde bir ölüyü taşırken hayat enerjisiyle doluymuş gibi gözükmek.Bu yüzdendir belki de insanların intiharı,ölümü,içinde bir ölüyü taşımaktan sıkıldıkları içindir.

Canım yanıyordu.Kalbim sökülüyordu içimden.Keşke diyorum bazen.Ağlamakla kurtulsak bütün acılarımızdan.Farkettim ki ben seviyormuşum Yiğit'i sadece eskiden.Sevmek çok genel bir duygu.Her şeyi,herkesi sevebilirsin çünkü.Ama benim Yiğit'e hissettiklerim daha özel.Aşk gibi...Çünkü belki bir çiçeği,bir eşyayı bile sevebilirisin ama sadece bir kişiye aşık olursun.Sevdiğin şeyi korursun ama kıskanırsın aşık olduğunu.

*******

Saat erkendi daha.Daha fazla evde yalnız kalırsam kafayı yiyebileceğimi kabullendikten sonra sürekli ana ekranını açıp kapadığım telefonumla Mısra'yı aradım.

Kötü olduğumu anlamış olacaktı ki hemen geleceğini söyleyip telefonu suratıma kapatmıştı.O gelene kadar birazcık vaktim vardı.Kendimi toparlamaya karar verip lavoboda soğuk suyla suratımı yıkadım önce.Daha sonra ise artık üstüme yapışmış olan büstiyerimle eteğimi çıkartıp unicornlu pijamalarımı giydim.

Canım unicorn. Aynanın karşısına geçmiş kendime bakarken kapının çalmasıyla kendime gelip aşağıya indim.Kapıyı açtığımda elleri bir sürü poşetlerle dolu bir Mısra beklemiyordum açıkçası.Elindeki poşetleri alıp "Hoşgeldin kuzum.Naptın yine ya ne bu poşetler?" diye sordum.

Mısra'nın cevap vermesini beklerken onun arkasından çıkan Murat abi konuştu."KDKOP yapmaya geldik"dedi.Anlamazca Mısra'ya bakarken "Kuzeni Depresyondan Kurtarma Operasyonlu Partisi"dedi akıllı kuzenim."Allah Allah sensin be depresyon"dedim ters ters bakıp.Daha sonraysa dayanamayıp güldüm tabii.

Önümdeki hunharca abur cuburdan gözümü cici bebeye kestirmiştim.Diğerlerinin kapma ihtimaline karşılık saldırdım hemen pakete.

******

Tabii ben olmak bunu gerektirir.

Yaşasın cici bebe

Dünyayı cici bebe yönetmeli

Çünkü canım cici bebe

*******

İç sesimin konuşmasını bölen Mısra'nın iki şişeyi birbirine vurmasıydı.Gördüğüm tekila şişeleriyle "Mısracım kafayı içmeden buldun mu güzelim.Hani diyorum Murat abi diyorum.Anan diyorum,amcam diyorum.Ha güzelim?" dedim şaşırmışça."Bugün bize bir kıyak geçecekmiş abim.Hem köpek, parayı ben verdim diye izin verdi.Hep benim sayemde"dedi Mısra kendini överek. "Şapşal. Ee koyda içelim bari."dedim sırıtarak.

Mısra'ya olan biteni anlatmıştım. Şoktan yeni çıkmış olacak ki "Allah'ın gerizekalısı. Salak. Sen benim kuzenim olamazsın. Yada olabilirsin benim kuzenimde saf ve salaktı. Çocuk sana seni kıskanıyorum demiş sen kankayız demişsin. Özürlü"dedi sinirli sinirli. Haklıydı. Ha bu arada mecburiyetten Murat abiyede anlatmıştım her şeyi. O da biliyordu yani artık Yiğit'i. "Yiğit'de iyi oturtmuş ama"dedi Murat abi.

-Şş kafası güzel falan dinlemem ağzına klozet kapağı sokarım bak senin.Sen kimin tarafındasın? dedim.

Murat abi-Sen nasıl fanteziler yaşıyon ya. Ağıza klozet kapağı sokmak nedir? Değişik. dedi kahkaha atarak.

Mısra-O değilde bence sen git özür dile bu Yiğit'ten çünkü çocuk elden gidiyor haberin olsun.

Murat abi- Yiğit'de az it değil ama bencede git konuş çocukla.

Murat abi'nin yaptığı espriye burun kıvırırken gaza gelip "Evet lan. Gidiyim konuşayım. Yiğit benim helalim be! Onlar kim yelloz! Ben gidiyom tutçam kolundan otur sen benim helalimsin çocuklarının babası evinin direği ol dicem." dedim. Dediklerim bana daha fazla gaz verirken arabanın anahtarını almaya gittim. Üzerimede deri ceketimi giyip evden çıkacekken Mısra'nın "Çok abartma sen yinede. Terslerse götelek gibi kalırsın kuzenellam. İyi şanslar. " dedi öpücük atarak. Bende Yiğit'i başkasına kaptırcak göz var mı be helal olsun kızım sana!

Arabayı uçmuş olan kafamla zorlukla park ettikten sonra arabadan indim. Başımın dönmesi ile kapıya tutunup kendime geldim "Ne içtik be." dedim kendi kendime. Evin tam önündeydim. Kafamı kaldırıp evi süzdüm.

Sanki yakışıklı süzüyo ev lan o.

Yere eğilip elime 5-6 tane küçük taş aldıktan sonra eve rastgele atmaya başladım. Ben olsam kendimi ihbar ederim.

Yiğit camı açarken cama attığım taş Yiğit'in alnına deyince Yiğit sakin olmaya çalışarak gözlerini kapatıp nefesini verdi.

"Şeytan mı taşlıyon." dedi bağırma ile seslenme karışımı bir ses tonu ile. "Yok gökdelenimi taşlıyorum." diyince alttan gülüp hemen kendine geldi. "Eee ?" diyince sinirlendim tabi kafa bende değil ki. Sanırsın bonzai çektik.

"Aşağıya in." dedim net bir şekilde. "Yok komşular yanlış anlar." diyince 'ne diyo bu mal' bakışlarımı attım. "Komşuların daha fazla yanlış anlicağı şeyler yapmadan aşağıya in." dedim kendimi şaşırtarak. "Lütfen." diye ekledim. Beklenen performansı gösterirken.

Merdivenlerden inip hızlı adımlarla karşıma geçen Yiğit kollarını göğsünün altında birleştirip "Evet?" dedi soğuğun daha soğuk tonu ile. Ay kalbim.

"Yiğit..." dedim başımı aşağıya eğerken "Benim senle yaşadığım anıları başkaleri ile yaşayacak gücüm yok, cesaretim hiç yok. Seninde olmasın. Biz anılarımıza kaldığımız yerden devam edip yeni anılar elde edelim." dedim hafiften kafamı kaldırıp Yiğit'in yüzüne bakarken. "Benimle barışır mısın." dedim gözlerinin içine bakarken.

Sanırsın evlenme teklifi etti benimle barışır mısın ne.

15 saniyeye yakın bir süre bakıştıktan sonra 'sonunda' sessizliği bozan Yiğit oldu. "Bay gökdelen bayan topuğunu bırakır mı hiç." diyip bana sarılırken o anlık gelen rahatlama ile çok sıkı sarıldım.

"Deri- Derin ölü- Derin ölüyom." dedi zorlukla. Ayrılıp şirince gülümsedim. "Imm bayan topuk bay gökdelenini sanırım çok özlemiş." dedim düşünür gibi yaparken. Burnumu sıkıp "Hadi evine. Saat 3:46 Derin hadi." diyip önümden yürümeye başladı. Arabanın önüne geldiğimizde kapının önünde durdum.

Cesaretin var mı şuan?

Sanki azcık.

Parmak uçlarıma yükselip Yiğit'in dudaklarına minik bir buse kondurdum. Kankalık sınırlarımı aşıyorum sanki.

Kim takar sınırı.

********

Merhaba şeker prenseslerim,prensleriğğm.Nasılsınız bakalım? E bölüm nasıldı? Bu sefer az aksiyonlu bitirmeye karar verdim bir arkadaşımın yalvarması sonucu,biliyo o kendini 😉 Her neyse yorum ve votelerinizi bekliyoruz.Ha bu arada şu Nisa'nın hikayeyi bırakma konusuna da değinmek istiyorum.Birden olup biten bir şeydi.Yani pandicornunuz son hızla devam ediyor hikayeye,öpüyor hepinizi de.Neyse görüşürüz şeker küpleriğğm 💜💜💜

Instagram hesabı: watpad_seker.tadinda

         
                                              -EZGİ

Şeker Tadında (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin