Şeker Tadında -16-

62 8 3
                                    


Geç kalmanın verdiği sinirle kornaya yüklendim.Her zaman ki gibi evin içinde anahtarlarımı kaybetmiş bu yüzden de evden geç çıkmıştım.Sonunda arabalar ilerlemeye başlamıştı.Arabayı acemice kullansamda bu trafikte sonunda sağ salim okula gelebilmiştim.İlk defa arabamı uğraş vermeden park ettiğimde zaferle gülümseyip arabadan indim.Ne tesadüf ki Yiğitle aynı anda gelmiştik.Göz devirerek yanından geçip onun önündeki Melis'e ilerledim."Selaam"dedim sesimi mutluymuş gibi ayarlayarak."Anlıyorum Derincim.Ee napıcan kader kısmet canım bunlar"dedi sırıtarak neyi ima ettiğini anladığımda koluna vurup "Piss ya sen Yiğitle beni mi takip ediyon. Hem duyucak şimdi"dedim tedirgince arkama bakarak."Ne güzel işte duysun,duysun da kurtulalım senin şu derdinden"dedi sırıtarak.Bir süre sessizce yere bakarak yürüdükten sonra konuyu açmaya karar verdim "Melis"dedim yine sessizliğimi koruyarak."Ben artık onu sevmiyorum..."dedim

"Ya bi yürü git ya.Bende yedim zaten.Sen Yiğit'i 1 senede hemen silceksin,bırakcaksın he Derin he"dedi dalga geçerek bense o kadar ciddiydim ki...

"Melis ciddiyim"dedim sert bir sesle.Daha sonra devam ettim "Ne bileyim içimden gelmiyo artık.Tükendim çünkü...Onun için kendimi tüketmekten yoruldum...Onu düşünmekten,o beni fark etsin diye uğraşmaktan,kendime dikkat etmekten,hep böyle bakımlı,hep böyle ne biliyim işte böyle olmaktan,kendimi kasmaktan. Sende biliyosun Melis.Ben bu değilim. Artık kendim olmak,kendim için giyinmek,kendim için yaşamak istiyorum.Ve eğer onun beni seveceği varsa de bana,asıl bana,görünüşüme değil,kişiliğime aşık olmasını istiyorum.Ama dediğim gibi bu şey,bu aşk tükendi artık,tıpkı benim gibi.dedim sonlara doğru titreyen sesimi engellemeye çalışarak.Melis'te anlamış olucak ki hiçbirşey söylemiyordu.Bir kaç dakika böyle boş boş geçerken saati görmemle yerimden sıçradım.Melis'in de aklı başına gelmiş olacaktı ki o da hemen toparlanıp yürümeye başladı.Bahçeden okulun içine girdiğimde sınıfımı bulup yerime geçtim.Bir süre sonra yanımdaki boşluk dolduğunda göz ucuyla yanıma baktığımda yanımda Yiğit'in olduğunu gördüm.Onu gördüğümü fark etmiş olacaktı ki bana selam verip eline tutuşturulan imza kağıdını imzalayıp bana uzattı.Bende ufak ve sahte bir tebessumle teşekkür edip derse odaklanmıştım.Derste önüme uzatılan kağıt parçasını açıp içindekileri okumaya başladım

Ne bu derse odak ya bi dönmedin bu tarafa.Ben bu kadar odaklansam beyin yanmasında hastaneye filan kaldırılırım heralde :D Herneyse şu hiç bişey anlamadığım ders bittikten sonra beraber bir şeyler içmeye gidelim mi? –Yiğit

Ee iyi madem gidelim bakalım.Yalnız mektupla iletişimden sonra muhallebiciye fian gidersek şaşırmam bu arada :D –Derin

Yazıp kağıdı önüne uzattım.Aslını söylemek gerekirse bu olay eskiden beni mutluluktan havaya bile uçurabilirdi ama şuan da hiçbirşey ifade etmiyordu.Sanırım ilerleme kaydediyordum ve beni asıl sevindiren bu olmuştu.Belki Yiğitle çok iyi arkadaş olabilirdik hatta kanka bile... 

Aklımdaki bu saçma sapan fikirleri silip toparlanmaya başlamıştım.Ders sonunda bitmişti.Bir "oh"çekip sınıfın önünde Yiğit'i beklemeye başladım.Yaklaşık 1-2 dakika sonra da gelmişti zaten.Oluşan sessizlik beni rahatsız ettiği halde yinede sessiz kalmaya karar vermiştim.Okuldan çıktığımızda sonunda Yiğit konuşmuş ve şu rahatsız edici sessizlik bozulmuştu."Pek sevmem ama sen çok meraklıysan muhallebiciye gidebiliriz"dedi, tek kaşını kaldırıp sırıtarak."Kalsın"dedim gözlerimi kısıp tebessüm ederken.Okula az biraz uzak olan kafeye girdiğimizde cam kenarında olan masaya ilerleyen Yiğit'i takip ettim. Masaya oturup gözlerimi etrafta gezdirdim.

Tanıdık kimsenin olmadığını farkedince umutsuzlukla gözlerimi kapattım 5 saniye kadar böyle durdum. Etrafta tanıdık kişi aramıştım.

Belkide onunla baş başa kalmak beni strese sokuyordu... Ama stres yapmamam gerek. Veya heyecan. Sonuçta ona karşı olan duygularımı silmiştim. Ne kadar silgi darbesinden sonrasında kalan izler olsada...

Şeker Tadında (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin