Kapıda duran kişiye baktım. Çok az şaşırmış olan kişi bana gözlerini dikmişti, hiçbir harekette bulunmadım. Bir şey de söylemedim, çünkü ne diyeceğimi bilemedim.
"Annie, tatlım, neler oldu? Andy beni işteyken aradı. Buraya olabildiğince çabuk geldim."
Annem gözlerini benden başka yöne çevirdi ve Zayn'e baktı. Bir şey demedim ve hareket etmedim. Öylece oturdum. "Kimin yaptığını gördün mü?" Bakışlarını tutarak sordu.
Başımı iki yana salladım. "Karanlıktı, göremedim."
İç çekti ve bana doğru yürüdü. Derhal kalktım. "Buraya otur." diyerek sandalyeyi işaret ettim. Başını salladı ve benim oturmamı söyledi.
"Eve gitmek ve biraz uyumak ister misin?" diye sordu.
Başımı salladım. "Onu bırakmak istemiyorum." Ona bakarak sessizce söyledim.
İç çektiği sırada Andy odaya geldi. Bana gülümsedi. "Odayı bulduğunu görüyorum." diyerek arkamda ki pencere kenarına oturdu.
Başımla onayladım ve ayaklarıma baktım. Havada ki tansiyon benim için çok boğucuydu. Derin bir nefes alırken Andy'nin ellerini omuzlarımda hissettim. Annem boğazını temizledi ve ben ona baktım. "Ben polis memuru ile konuşmaya gidiyorum." dedi ayrılmadan önce.
Kalp makinesinde ki bip sesi sabitti, sessiz odayı dolduruyordu. Hareket eden çizgileri izledim. Gözlerim serumdan damara giden boruya damlayan sıvılara takıldı.*
Başımı geriye yasladım ve Andy'nin dizinde dinlendirdim. "Sence uyanır mı?" diye sordum ona.
Kaşlarını çattı ve yukarıdan bana baktı. "Uyanacak, endişelenme."
İç çektim ve dik oturdum. "Ya uyanmazsa?"
Kalbimin kulaklarımda attığını duyabiliyordum. Bunu düşünmeyi sevmedim. Aniden başka bir düşünce kafamda belirdi.
"Gerçekten kendi kızını öldürecek misin? Her zaman kalpsiz bir piçtin, bu beni biraz olsun şaşırtmadı."
İri gözlerle Andy'e döndüm.
"Ne?" diye sordu, endişeli bir biçimde. "Aj, sorun nedir?"
"Babam hakkında bir şey biliyor musun?"
Merakla bana baktı. "Neden?" diye sordu.
"Sırf, onun hakkında bir şey ya da nerede olduğunu biliyor musun diye sormuştum." dedim.
"Nerede olduğunu bilmiyorum. Tek bildiğim hala nafaka gönderdiği." dedi. "Neden bu önemli?"
"Yani yaşıyor?" diye sordum.
Başıyla onayladı. "Neden bu önemli?"
"Etrafta olduğunu hatırlıyor musun?"
Dudaklarını büzdü. "Maalesef."
"Neden? Ne oldu?"
Omuz silkti. "Bilmiyorum. Küçükken bile, onu bir baba olarak düşünmedim. Her zaman beni korkuturdu. Hep anneme kızgındı. Özellikle sen doğduktan sonra. Nedenini bilmiyorum." Durdu ve bana baktı. "Hatırladığım son şey, gittiği geceydi."
Sandalyede, ona döndüm. "Neler oldu?"
"Şey, ben yaklaşık beş yaşındaykendi galiba, hatıra biraz belirsiz ama odama geldiğini ve anneme bakmam gerektiğini, kendisinin bir süre gideceğini söyledi. Sonra omuzlarımdan tuttu ve senin şey olmana izin vermememi, alıntı yapıyorum, bok etmememi söyledi."
"Sana böyle mi dedi?" diye sordum.
Başını salladı. "Garipti. Bir sonraki gün okulda bir pisliğe bok etmek dediğim için başım belaya girmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mama, I'm in Love with a Criminal (TÜRKÇE)
Fanfiction↳[2/3] Bradford'un kötü çocuğuna aşığım. Uyuşturucu satıyor ve bir dolandırıcı.Yanında bıçak taşıyor ve dairesinde silahı var. Hapse bile girmiş ama benim umurumda bile değil. O aşık olmayacağını söylüyor, o kusurlu kalpli bir kötü çocuk. O benim i...