Uyandığımda genellikle mor-beyaz karışımlı renkleri olan bir odanın içindeydim. Hafızamı zorladığımda hatırlamaya başlamıştım. Dün partideyken canım (!) arkadaşım Stephanie beni bırakmıştı. Ben de salak gibi, üstelik GECE VAKTİ bilmediğim bir ormanda -tabi bilsem bile yine aynısı olurdu da- gezintiye çıkmıştım.
Bulunduğum odanın kapısı hafifçe tıklatılmıştı. Ve içeriye dün gördüğüm genç adam girdi. Bal rengi gözleri, pürüzsüz cildi, kıvrımlı dudaklarıyla ciddi derecede yakışıklıydı.
"İyi misin?"
"Teşekkürler, iyiyim." Yeni uyandığından sesim çatlamıştı. Hemen boğazımı temizledim.
"İyi, gel seni bizim çocuklarla tanıştırayım."
Pardon? Sanki ziyarete geldim de beni çocuklarla tanıştıracakmış. Tabi ki de öyle demedim, diyemedim.
"Peki."
Sonunda salon gibi bir yere geldiğimde beş erkek bir tane de kız gördüm. Bal rengi gözlerin sahibi bana baktı ve konuşmaya başladı.
"Ben Justin, bu Matthew, bu Kevin, bu Ryan, bu Jacob, bu Dean ve bu da," kız olanı işaret etti, "...Alexis."
"Ben de Maicy," dedim gülümsemeye çalışarak ve herkesle el sıkıştım. Ardından hep birlikte koltuklara oturduk. Söze ismi Matthew olan çocuk başladı.
"Bak Maicy, seninle biraz konuşmamız lazım. Mesela... Dün gece ormanda bir şey gördün mü?"
Cevap veremedim. O an aklıma gelince donmuştum sanki. "Bir şeyler gördüğün mü dedim sana!" diye bağırdı Matthew.
"Bir şey görmedim ben," diye tısladım. Bu özgüven bir gün sonum olacaktı. Ama biri bana böyle bağıramazdı.
"Matt, kızı rahat bırak," dedi Alexis.
"Sen karışma Alexis!" diye kükredi Matthew. "Belli ki bir şeyler görmüş," diye devam etti. Benim artık korkmaya başladığımı gören Alexis, kolumdan tutup. "Biz yukarı çıkıyoruz, sen de biraz sakinleş Matthew," diye tısladı.
Yukarı çıktık. Bir odanın önüne geldiğimizde Alexis kapıyı açtı ve içeri girdik. Söze Alexis başladı.
"Merhaba ben Alexis," dedi ve gülümsedi. Bu kıza kanım kaynamıştı.
"Ahh, şey biliyorum yani Justin tanıştırmıştı." Gülümsedim ve o da aynı şekilde karşılık verdi.
"Dün gece neler oldu Maicy, bak bana güvenebilirsin ve ayrıca buraya geldiğinde baygındın?" arkadaşça gülümsedi.
"Tamam, sana her şeyi anlatacağım," dedim ve devam ettim.
Justin'den;
"Galiba o kız beni Robert'a silah doğrulturken gördü. Ve o anda korkudan olacak ki saklandığı çalıyı çıtırdattı. Sonra ben de onu gördüm, buraya getiriyordum ki konuşurken bayıldı, ve galiba ailesi de yokmuş," dedim bizimkilere bakarken.
"Her neyse, benim biraz işim var, sen kızla ilgilen Justin. İlgilen derken neyi kastettiğimi anladın. Aksi takdirde onu bırakırsak polise gidebilir," dedi Matthew.
"Hayır adamım, bilmediğim bir sürtükle uğraşamam. Ve biz masumları öldürmeyiz," dedim.
"Polise gidip bizi ihbar etmesini mi istiyorsun?" diye tısladı Matthew ve devam etti, "O kızın işini bitir. Sorunu kökten halletmiş oluruz."
Tabiki de öldüremezdim. Biz yaşamak için öldürenlerdendik ama masumlara dokunmazdık. Kurallarımıza aykırıydı. "Burada bizimle yaşayabilir," dedim isteksizce. Alexis de aramıza buna benzer bir olayla katılmıştı.
"Nasıl istersen. Yeter ki o lanet olası polise gitmesin. Başımızda yeterince sorun var zaten. Her neyse, benim çıkmam gerekiyor. Sonra görüşürüz," dedi ve gitti.
"Ben de yukarı çıkıyorum." Çocuklara veda edip yukarı çıktım. O sırada Alexis' in odasının kapısının hafif açık olduğunu ve o kızla birlikte konuştuklarını fark ettim.
Sessizce dinlemeye başladım.
"Dün gece ne oldu Maicy, bak bana güvenebilirsin ve ayrıca buraya geldiğinde baygındın?" diye sordu Alexis.
"Tamam sana her şeyi anlatacağım," dedi ve devam etti. "Dün gece arkadaşımla bir partiye gittik. Arkadaşım beni bırakıp başkalarının yanına gitti ve ben de partide tek başıma kaldım. Sonra canım sıkılmaya başlayınca oradan çıktım ve ormana girdim, biraz ilerlediğimde sesler gelmeye başladığını fark ettim. Sonra bir çalının ardına saklandım ve onları dinlemeye başladım. Justin'in elindeki silahı görünce korkmuştum ve bu yüzden yanlışlıkla ayağımın altındaki çalıyı oynattım. O sırada Justin beni gördü. Kolumdan tuttu, silah doğrulttuğu adamın kulağına birşeyler fısıldadı. Sonra adam, 'Bir daha olmaz efendim.' gibi şeyler dedi ve uzaklaştı. Beni arabaya bindirdi ve yolda gelirken de bayılmışım sanırım." Gözleri doldu.
"Alexis, bana bir şey yapmazlar değil mi?" Tanrım, fazlasıyla masum görünüyordu. Yeşil gözleri, çikolata rengi saçlarıyla, ciddi derecede güzeldi. O sırada dalgınlığımdan Alexis'in beni gördüğünü fark etmemişim.
"Bizi mi dinliyorsun sen Bieber?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dangerous Love!
Teen FictionAilesiz ve normal bir yaşamı olan Maicy... Normal bir yaşamla alakası olamayan, Stratford'un lideri Justin... Kaderin bir oyunuyla, birbirine tamamen zıt bu iki genç karşılaşacaktır. Ve sonra ortaya ölümsüz bir aşk çıkacaktır. Maicy ve Justin'in bu...