2 gün sonra...
Luke arabasına atladı. Radyoyu açıp sürdü. Kemerini bile hareket halindeyken taktı. 5 saatlik yolculuğa günün erken saatlerinde başlamıştı. Önce uzun bir süre otoyoldan ilerledi sonra daha kırsal bir kesimde tek şerit bir yola girdi. Hareketli eski parçalar dinliyordu, gidiyordu, yoldaydı artık o kadar fazla kalmamıştı.
150 kilometre içerisindeki son benzinlikte durdu. Bir paket sakız aldı ve depoyu fulleyip yola devam etti. Eski parçalar yolculuk sırasında onu alıp götürmüştü Bon Jovi ile tüm stresini atmış, Queen ile bütün dertlerini unutmuştu. Sadece bir sey dikkatini çekti dinlediği şarkılar onun ruh haline göre anlamlar kazanıyordu.
Graldton tabelasını geçeli yarım saat olmuştu. Merkeze gelmiş sayılırdı. Müsait bir yerde arabayı kenara çekti ve cebinden dörde katladığı kağıdı çıkardı. Bu kağıtta Katie'lerin adresleri vardı. En üstteki Katie'nin adresine baktı "Katie Miller"
Tek tek bütün tabelalara bakarak doğru adresi aradı. Sonunda okyanusa pek de yakın olmayan bir yerde evi buldu. Yüzü hem içini kaplayan heycan hem de yaz sıcağından kıp kırmızı olmuştu. Derin bir nefes verirken sırt çantasını kollarından tuttu. Zile bastı ve paspası izlemeye başladı.
Çok geçmeden içeriden gelen hafif patırtıdan da anlaşıldığı üzere birisi üst kattan indi ve kapıyı açtı. Kapıyı açan sarışın fazla uzun boylu olmayan tombul bir kadındı.
"Kime bakmıştınız?" Diye sordu kadın Luke'u baştan aşağı süzüp onun tamamen bir yabancı olduğu kanısına varınca. "Ah Merhaba" dedi Luke. Sesi titredi. Kadın şüpheci bir tonla "Merhaba" dedi. Luke birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra devam etti "Iım şeyi merak ediyordum. Acaba Katie evde mi?" Bu sefer titreyen, telaşlı ses kadınınki oldu
"E-evet" dedi.
"Ah şey. Acaba rica etsem onu çağırabilir misiniz?" Kadın Luke'un ne dediğini pek anlar gözükmüyordu. Olanları kadının daha iyi anlaması için şişeyi göstermeye karar verdi. Çantayı sırtından çıkartıp yere koydu ve şişeyi çıkardı. "Kızınız bu şişeye bir mesaj yazıp onu okyanusa bırakmış ve... ve bu şişeyi ben buldum onunla tanışmak istiyorum." Dedi. Ama kadın Luke'a bir deli gibi baktı ve hızlıca kapıyı yüzüne kapattı. Luke bir an neye uğradığını şaşırdı gözlerini kocaman açtı ve bir hamlede kendini kapıya doğru atıp kapıya vurmaya başladı. "Dinleyin çılgınca geldiğinin farkındayım ama lütfen onunla konuşmama izin verin. Ona bir şişe bırakıp bırakmadığını sorun. Lütfen." dedi ve kapıyı yumruklamayı bıraktı. Aynı anda kadın kapıyı tekrar açtı ve sesini biraz yükselti "Katie henüz 2 yaşında nasıl olur da sana şişenin içinde bir mesaj göndermiş olabilir?" dedi ve Luke'tan herhangibir cevap beklemeden kapıyı tekrar kapattı. Luke bir an utancını tüm damarlarında hissetti sadece kapanan kapının arkasından 'özür dilerim' demekle kaldı.Bulduğu yanlış Katie'ydi. Bu olay onda büyük bir şok etkisi yaratmıştı çünkü böyle bir şeyle karşılaşacağını daha önce hiç düşünmemişti. Biraz kafasını dağıtması gerektiğine karar verdi arabasına bindi ve sahil şeridine doğru sürmeye başladı.
Evveeet herkese merhabalar bayadır bölüm atmıyordum çok özür dilerim okuyan herkese çok teşekkürler veee bir sonraki bölüm -eğer ani fikir değişikliğine karar vermezsem- çok büyük ihtimal final olacak buraya kadar okuyan yorum yapan beğenen herkese çok çok çoook teşekkürler 💕💕💕
YOU ARE READING
Message Bottle // l.h.
FanfictionLuke sörf yaparken okyanusun altında parlayan bir şey gördü.