Tzuyu sayfayı çevirdi ve aynı el yazısıyla yazılmış yeni bir sayfa karşıladı onu. Korku ve şaşkınlık... Bu iki duygu Tzuyu'nun gözlerinde parlıyordu. Bu defter Fısıltı Yıldızı'nın yazarı olan Hak Saeyon'un muydu gerçekten? Tzuyu gördüğü şeye inanmak istemiyordu ama gerçek onun ellerinin arasındaydı. Kulağını zorlayan gürültünün içinde yeni sayfayı okumaya başladı.
İyi gidiyor mu bilmiyorum, sadece yazıyorum. Mürekkep kâğıda değdiği anda kelimeler hayat buluyor gibi geliyor bana. Sanki... Sanki bir şeyler olacakmış gibi hissediyorum.
Belirli bir yol kat ettim, yarın yayın evini arayıp haber vereceğim.
Tzuyu bir sayfayı daha çevirirken Dahyun telefonunu deftere biraz daha yaklaştırdı. Tzuyu'nun titreyen elleri onu endişelendirmişti.
Yayın evi ile görüştüm, yazdığım kısmı göndermemi istediler. Elektronik ortamda göndermesi zor olacak gibi. Buradan, Botley Otel'den posta ile göndereceğim.
Tzuyu korkuyla defteri kapattı. Dahyun "Ne oldu?" diye sorduğunda bir cevap veremeden defteri ona uzattı ve olduğu yere çöktü. O adam burada, Botley Otel'de kalmıştı. "B-bu... Gerçekten ona mı ait?" Dahyun dizlerinin üzerinde yere, Tzuyu'nun yanına eğildi. Defterden okudukları midesine atılmış bir yumruk gibiydi. Kuşlar sonra bu defter... Nasıl bir oyunun içindelerdi böyle. Üstelik kurallardan bihaberiz, diye düşündü Dahyun. Peki, bu oyunu kuralları bilmeden nasıl oynayacağız? Belki de bir rüyanın içindeyiz, yapmamız gereken tek şey uyanmaktır, diye geçirdi içinden. Fakat yüzlerine çarpan gerçeklik Dahyun'a bir rüyada olmadıkların hatırlattı.
"Bunu görmelisiniz!" Dahyun sesini Bambam ve Jackson'a ulaştırmak için bağırdı, kuşların çığlıkları ve çıkardıkları gürültüler arasında sesinin onlara ulaşması çok zordu.
"O zaman bu adam burada mı kaldı?" Bambam defteri elinde çevirirken sordu. Fısıltı Yıldızı'na en uzak olan oydu ve kitaba ait belirsiz noktaları anlamakta zorlanıyordu. Kim böyle bir kitap yazardı ki? Bambam'ın emin olduğu tek nokta bu yazarın kesinlikle bir kaçık olduğuydu. Eğer olur da kitabın yazarı ile karşılaşırlarsa adamın suratına bir yumruk geçirecekti. Bambam defteri Jackson'a uzattı. Deftere baktığı her an kulaklarında bir uğultu duyuyordu. Sadece öyle olacağını düşündüğüm için. Yoksa uğultu falan yok ortada, diye geçirdi içinden.
"Kuşlar." dedi Jackson. "Onlar da bu işin içinde." Defterin dördüncü sayfasını gösterdi. Bu sayfaya diğerlerine göre daha fazla şey yazılmıştı ve üzerinde bir kan lekesi vardı.
Postayı gönderdim. İki güne cevap geleceğini umuyorum. Bu iki gün içinde kitaba ara vereceğim. Bazı anahtarlar kafamda belirlediğim kilitlere uymuyor, sanırım onları değiştirmem gerek. Otelin olduğu ormanda bir kuş türü var. Siyah tüyleri çok parlak, kargaya benziyorlar. Çok vahşiler ve sürü halinde uçuyorlar. Geçen gece bir tanesi odamın camına çarptı, kanadı fena halde yaralanmış. Onu içeri alıp yarasını sardım, bir an için gözlerini açtığında korkudan küçük dilimi yutacaktım. Gözleri... O kadar parlaktı ki üzerine beyaz ışık düşürülmüş yeşil bir zümrüdün içine bakıyorum sandım ve bana Fısıltı Yıldızı'na yazdığım o kuşları hatırlattı. Benim dünyam ve bu dünya arasında bir benzerlik yakalamak çok farklı hissettirdi.
Jackson dördüncü sayfayı okumayı bitirdiğinde kuşlar büyük bir gürültü kopardı. Sanki kendilerinden bahsedildiğini biliyor gibiydiler. Biliyordum, diye geçirdi içinden Tzuyu. Kapıyı zorlayan kuşlar bu dünyaya ait değil. "Buradan çıkmalıyız. Hem de hemen!"
"Bizi çağırmanızdan hemen önce arkada tünel gibi bir şey gördük." Jackson elindeki defteri cebine koyarken devam etti. "Sanırım bir çamaşır şutuydu."
Tzuyu Dahyun'un elini tutup "Gidelim!" dedi.
Çamaşır şutu onların içinde ilerleyebileceği kadar genişti ve çelikten yapılmıştı. En önde Bambam vardı, onun arkasından Jackson, Dahyun ve Tzuyu geliyordu. Tünel boyunca Tzuyu'nun düşünceleri aklında bir kaleydoskop* gibi dönüyordu. Fısıltı Yıldızı'nı kontrol ettiğimizde her şey normaldi ama şimdi... Belki de biz kontrol ettikten hemen sonra gerçekleşmişti her şey.
Yukarıdan akan suyun sesi düzenli aralıklarla tüneldeki sessizliği bölüyordu. Biraz ilerlediklerinde "Burası çok iğrenç kokuyor!" diye bağırdı Bambam. Her nefes alışında bir çöp konteynerinin içindeymiş gibi hissediyordu kendini. Tzuyu da alıyordu kokuyu. Koku yüzünden midesinde dalgalanmalar meydana gelirken elleri ve dizleri üzerinde bir tünelde ilerlemek çok zordu. Parmakları şimdiden uyuşmuştu, gözlerinin önüne gelen saç tutamları yüzünden sürekli Dahyun'un ayağına çarpıyordu.
Bambam kendini ilk kapaktan dışarı atıp derin bir nefes aldı. Bambam'ın hemen yanına düşen Jackson kendini biraz geriye çekip kızlar için yer açarken ellerini yüzüne kapattı. Çamaşır şutundan en son çıkan Tzuyu'nun kafası Dahyun'un karnına denk gelmişti. Jackson ellerini iki yanına bıraktığında sağ eli Tzuyu'nun elinin üzerine geldi. Uyuşmuş elleri birbirini hissettiğinde Tzuyu'nun yanaklarına bir kırmızılık yürüdü.
Yaklaşık beş dakika birinci katın koridorunda, yerde yattılar. Dörtlünün nefes sesleri birbirine karışıyordu. Ayağa kalkan ilk kişi Tzuyu oldu. "Hadi gidelim!"
Dışarıda hala şiddetli bir şekilde yağmur yağıyor, güçlü bir rüzgâr ağaçları yerlerinden koparmaya çalışıyordu. Pencereden gökyüzüne bakmaya çalıştılar ama sis ve fırtına yüzünden gözlerinin önündeki ağaçlar bile görünmüyordu. Tzuyu otelden dışarı çıkacakken Jackson onu durdurdu. Aralarındaki kısa bakış endişe ve korku taşıyordu. İlk önce Tzuyu ardından Jackson çıktı dışarı. Rüzgâr soğuk nefesli bir canavar gibiydi. Jackson "Yıldızlar gözükmüyor!" diye bağırdı. Tzuyu'nun hemen yanında, balkon direğine tutunuyordu. Dahyun "Ben iki tane gördüm!" dedi. "İşte orada bir tane daha var!" Bambam parmağıyla yıldızı göstermeye çalışırken Tzuyu'nun söyledikleri Bambam'ın çabasını amaçsız bıraktı.
"Yıldızları saymanıza gerek yok. Fısıltılar zaten burada!"
Medyada Yugyeom ve Chaeyoung ikilisi var. Aşağıda ise son dörtlümüz ❤-❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıltı Oteli | Chou Tzuyu
Fiksi PenggemarAy karanlık gecenin tek ışık kaynağıyken orman yolunda onlardan başka kimse yoktu. Çoktan kahverengiye dönmüş yapraklar hızla dönen tekerleklerin altında ezilirken en öndeki genç kız kanalı değiştirdi. "Karanlık çöktüğünde tek ışık gözlerindir, gözl...