Multimedia: Tolga ve Esin
Notu tekrar cebime koyup, "Biri benimle oyun mu oynuyor acaba?" Diye kendi kendime söylendim. Beynimi daha fazla yormadan, dosyalarıma dönüp davalarımı kontrol ettim. İşime konsantre olmaya çalıştım. Programlama listeme neler yapılacaksa saat ve günü ile sırasıyla yazdım. Davalarımla ilgili bir kaç rapor hazırlayıp, görüşme yaptıktan sonra isim bitmişti. Çıkış saatine daha 1.30 saat vardı ve benim bugün yapılacak bütün işlerim bitmişti. Hemen eşyalarımı topladım. Çantamı koluma aldım ve tam çıkacakken telefonum çaldı. Arayanın kim olduğuna bakmadan açtım:
"Alo"
"Sare, beni aramışsın. İşim vardı kuzum kusura bakma."
"Önemli değil Esin. Ben senden bir sey isteyecektim."
"Hemen konuya daldın, insan bi nasılsın diye sorar. Önemli bir şey değil dimi?"
"Kusura bakma canım ya, dalgınım bugün. Nasılsın?"
"Anladım zaten. Neyse anlat bakalım derdini."
"Ben bu gece bende kalır mısın diye soracaktım."
"Tabiki. Yine atak geçirmedin dimi. Bak önemli bir şey yok dimi Sare."
"Yo yo. Atak felan geçirmedim. Iyiyim. Akşam anlatırım zaten. Öptüm kuzum. "
"Görüşürüz canım."
Evvvvet. Bu işi de hallettim. Ofisimden çıktıktan sonra arabama bindim ve bir markete sürmeye başladım. Madem Esin bize gelecek, içki almadan olmazdı. Azıcık dertlesirdik. Zaten yarın da hafta sonu, şimdi biz gecelere kadar otururduk. Marketten alacaklarımı alıp, çıktım. Poşetleri arabanın bagajına yerleştirip, evin yolunu tuttum. Eve geldikten sonra arabayı park ettim ve poşetleri alıp kapının önüne yerleştirdim. Evin anahtarını çantadan çıkardım ve anahtarı kapıya sokmadan bir ellememle kapı geriye doğru gitmişti. Kapı açıktı ama ben sabah kapattığıma emindim. Burada hırsızlık olaylarıda kesinlikle olmazdı. Aklıma sabahki olay geldi. Kutuyu bırakan ya tekrar eve girdiyse. Ya bu sefer bana zarar verecek bir şey yaparsa. Yok canım ne yapabilir ki? Hem kötü niyeti olduğunu zannetmiyorum. Ne saçmalıyorum ben ya. En iyisi Tolga' yı arayayım. Tolga da aynı Eşim gibi benim çok yakın bir arkadaşım. Hatta bizi sevgili zannedenler çok olmuştur. Tolga tek çalışta açtı:
"Efendim canım."
"Tolga evin kapısı açılmış ya da ben açık unuttum ama yine de tek başıma eve girmek istemiyorum. Buraya gelir misin?"
"Tamam. Ben hemen geliyorum. Sen sakın eve girme ve arabaya bin kapıları kilitle."
"Peki. Polise haber verme boş yere ben bekliyorum sen buraya gel gerekirse haber veririz."
"Tamam canım arabada kal."
"Pekii."
Şimdi 2 saat Tolga' yı bekleyeceğim. Ya sabahki biri bırakansa. Tolga kesin polise haber vermek isteyecek. Kimin niye girdiğini düşünürken Tolga geldi. Arabadan hızla inip, boynuna atıldım. Oda beni belimden sıkıca kavrayıp, saçımı okşadı. Sonra yüzümü iki elinin arasına alıp:
"Tamam her ne olduysa şimdi güvendesin. Hadi düzgünce anlat bana ne olduğunu Sare."
"Özür dilerim. Seni korkuttum. Ama kapıyı ben açık unutmuşum. Eve girecektim. Bir de kapı geriye doğru gitti ben de o anda hırsız felan olduğunu düşündüm ama biliyorsun buraya ne gelen olur ne giden. Yani seni boşuna telaşlandırdım. Özür dilerim." Diye sakince anlattım. Yalan söyledim ama polise gitmemesi için yapmak gerekiyordu. Eğer Tolga' ya notları da anlatırsam beni dinlemeyip yine polise giderdi. Notları bırakan kişiyi korumak istemiyorum ama benimle bu gizlilikte konuşup konuşmayacağını merak ediyorum doğrusu. Zaten kötü bir sey sezdiğim an gerekli olanı yaparım. Şu an zararlı bir durum görmüyorum. Tolga' nın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞTEN GELEN (+18)
Teen FictionSürekli geçmişe bakan bir kuş var içimizde. Mazimize yuva yapmış. Uçamıyor, kaçamıyor, kanatları yok... ... "Seni hayatıma sokarak yeterince zaman verdim, yalanını sürdürmek yerine bana her şeyi anlatabilirdin. Ama biliyor musun? İyi ki bana geçmiş...