Karşımda duran babam bana öfke dolu gözlerle bakıyordu.
"Kimdi o ?" İşte dün gecenin hesabını vermekten daha kötü olan da buydu. Annem tam babamın arkasında korkak bakışlarla ve altında yatan -Ne yaptın sen?- iması ile gözleri gözlerimde idi.
"Hiç.. Hiç kimse !" Öfkeden deliye dönen bakışlar daha da yanıp kavrulmaya başlamıştı.
"Ne demek lan hiç kimse. Hiç kimseyse tanımadığın adamın motorunda ne işin var. Orospu mu olacaksın lan sen bizim başımıza !" Kollarımı sıkarak bedenimi sarsmaya başlamıştı.
"Dün gece de o piçin yanında mıydın ?" Cevap vermedikçe daha da kuduruyordu. Deliye dönüyordu.
Yanağımda hissettiğim anlık bir darp ile dizlerimin üzerine düşmüştüm. Canım yanıyordu ama konuşmayacaktım.
"Öldüreceğim lan seni !" Kolumdan tutup sürükleye sürükleye götürdüğü odamda ilk beni içeri itip ardından da kendi girmişti. Odaya girmeye çalışan annemle bakışlarımız kesişti. Yavaşça gözlerimi kapatıp açtığımda annem beni bırakmak yerine odaya girmek için daha da uğraşmaya başlamıştı. Babamın annemi geriye doğru itmesinde ayağa kalkıp hızla kapıya ilerledim.
"Annem tamam. Bir şey olmayacak !" Kısık sesle söylediğim sözlerden sonra annem donup kalmış, yanağından bir damla yaş süzülmüştü. Tekrar yere doğru savrulduğum da kilidin tok sesi kulaklarımda büyüyerek boğulmama sebep olmuştu.
Kollarımdan tutup ayağa kaldırdığında gözlerinin içine baktım. Karşı çıkmayacaktım. Bir öncekinde olduğu gibi...
Yüzüme defalarca kez vurmaya başlamıştı. Artık vurduğu yer hissiyatını kaybetmiş acıyı bile duymazdan gelmeye başlamıştı. Bunu bir sevgi gösterisi olarak düşünmeye çaba gösteriyordum. Babalar kızlarının yüzlerine defalarca kez öpücükler kondurup, okşayarak severlerdi. Benim babamın öpücükleri idi bunlar. Sevgisinin gösterisi idi.
Son kez vurduğunda bedenim sert zemine çarpmıştı. Karnıma indirdiği bir kaç tekmeden sonra üzerime oturup ellerini boğazıma ip misali dolamıştı. Nefesim yavaş yavaş tükenmeye başladığında sesi kulaklarımı yaladı geçti.
" Bundan sonra evden çıkmayacaksın. Okul yok, sokak yok. Sen bunu hak ettin." Dişlerini sıkarak söylediği cümlelerden sonra bir eli boğazımda ki yerini korurken diğeri saçlarıma değdi. Şimdi onları sevecekti. Bir baba gibi değil de benim babam gibi.
Tutup geriye doğru çektiği saçlarımla boğazıma daha çok baskı uygulamaya başladı.
"Anladın mı lan beni !" Yine cevap vermedim. Gözlerimi bile kırpmadım. Üzerime düşen bir ağırlık vardı lakin. Karanlığa doğru çekilmek gibiydi bu.
Boğazımdan çektiği eliyle bir kaç kez daha vurdu yüzüme. Ardından üzerimden kalkıp yarattığı o güzel esere baktı. Hoşuna gitmemişti sanırım. Bir kaç eksiği vardı, yeteri kadar sevgisini yansıtamamış olacaktı ki bir kaç kez daha tekmeledi karnımı. Belden altım sızlıyordu. Küçük bir inilti kaçtı ağzımdan ama oldukça kısıktı.
Gözlerim yarı açık baktım ona. Hiç ayırmamıştım gerçi gözlerimi ondan. Tatmin olmuştu ki son bir kez öpmek gibi tükürdü üzerime. Kapının kilidini açıp çıktı odadan. Annem belirdi gözlerimin önünde. Kapının kenarında yere çökmüş, kan çanağına dönmüş inci gibi gözleri... Çaresizliği benimle birlikte tadan, hayatımda tanıdığım mükemmel insan, en güzel kadındı.
Gülümsedim. Suratımda ki acıya aldırmadan gülümsedim anneme. Yerimden kalkıp yanına gidebilsem, boynuna sarılır ağlamamasını söylerdim. Yapamadım. Bulamadım o gücü kendimde. Babam o kadar çok sevmişti beni işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
Teen FictionDaha ne kadar saklana bilirdim içimdeki karanlıkta ! Ne kadar yaşaya bilirdim ki sahte samimiyetler ile ! Yetmez miydi içimde ki boğulmalar ? Yaşarken ölmemiş miydim zaten ? O zaman kaybedecek bir şeyim yok elimde. Şimdilerde yakındı benim zama...