Sislere gömülü şehir sokaklarını tanıyamıyordum. Yabancı şehir yoğun sis ile kendini bana kilitlemiş gibiydi. Birinin yoluma çıkması umuduyla sokak sokak dolanıyordum. Terk edilmiş gibiydi. İnsana ait bir iz bile yoktu. Hızlandım. Bir süre sonra koşmaya başlamıştım.
Sis, yönümü bulmakta zorlanmama sebep olmaya başladı. Kısa süre sonra da aynı alanda dönüp durduğumu fark ettim.
İleri de beliren karartı ile ona doğru ilerlemeye başladım. Bir süre ne olduğunu seçemesem de biraz daha ilerlemeye başladığımda görüntü de netleşmeye başlamıştı. Dizleri üzerinde çökmüş olan siluet sanki bir şeye direniyordu. Yaklaştım. Yaklaştıkça adımlarım yavaşladı. Korku bedenimi kaplamaya başladı.
Anne... Dizleri üzerinde yerde duran beden, annemdi. Arkasından yaklaşan karartı ile bağırdım.
"Anne..." Duymadı. Uzaktan gelen kimliği belirsiz varlık annemin saçlarından tutup başını geriye yasladı. Koşmaya başladım. Yaklaşamıyordum. Sızım sızım akmaya başlayan göz yaşlarım görüş alanımı daraltıyordu. Tekrar bağırdım.
"Anne...." Annem hala tepkisiz dururken, net göremediğim varlık bakışlarını bana yöneltti. Baba... Sırıttı. Belinden çıkardığı silahı annemin başına dayadı.
"Baba." Tekrar koşmaya başladım. Gidemiyordum. Bir türlü oraya ulaşamıyordum.
"Yapma baba. Öldürme." Boğazım acımıştı. Bir kahkaha sesi yükseldi. Silahın tok sesi kentin sokaklarında çarpa çarpa yankılandı. Dizlerimin üzerine çöktüm. Gözlerimin önünde yere düşen beden hareketsizdi. Babam bana doğru gelmeye başladı. Önümde durduğunda boş bakışlarım gözlerindeydi.
"Annenin katili sensin. Ben sadece aracıyım. O, senin yüzünden öldü. Onu sen öldürdün." Kahkaha attı.
"Ellerine bak küçük orospu." Gözlerinden çektiğim bakışlarımı ellerime yönelttim. Kan içindeydiler.
"Annenin kanı ellerine bulaştı. Onun katili sensin. Anneni sen öldürdün." Ardı ardına söylediği sözlerle çığlık atmıştım. Ellerimde ki kanı üzerime sildikçe çoğalıyordu.
"Hayır. Hayır, ben yapmadım. Ben yapmadım. Ben öldürmedim. Anne..."
"Öldürdüm." Ellerimi saçlarıma geçirip çekiştirdim.
"Öldürdüm. Öldürdüm. Öldürdüm." Titreyen bedenimi durduramıyordum. Yüzüme değen ellerle irkilip geri çekildim.
"Dokunma. Dokunma. Öldürdüm onu. Onu öldürdüm." Saçlarımın arasında ki elleri kavrayan eller beni durdurmaya çalışıyordu.
Yanağıma yayılan acı ile durdum.Biri bana tokat atmıştı. Doğrulup kapalı olan gözlerimi açtım. Arat'ın hangi ara karşıma geçip de oturduğunu bilmiyordum. Arkasında, ayakta duran başka biri daha vardı. Onu tanımıyordum.
Arat'ın kendine çekip sıkı sıkıya sarılması ile de ayakta duran kişiye bakmayı bıraktım. Arat'ın boynuna başımı gömüp demin gördüğüm rüyayı unutmaya çalıştım.
Kokusu ciğerlerime dolmaya başladığında sol yanımda garipsediğim bir sızı oluştu. Sanki kokusu ciğerlerime değil de ruhuma işliyordu. Derin bir nefes alıp bir süre içimde tuttum. Ne oluyordu bana!
Arat kendini geri çekti. Kokusu hala bendeydi.
"İyi misin?" Cevap vermedim. Başımı aşağı yukarı salladım. Gözlerim arkasında ki çocuğa kaydı. Benim baktığım yönü görünce Arat da o tarafa döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
Teen FictionDaha ne kadar saklana bilirdim içimdeki karanlıkta ! Ne kadar yaşaya bilirdim ki sahte samimiyetler ile ! Yetmez miydi içimde ki boğulmalar ? Yaşarken ölmemiş miydim zaten ? O zaman kaybedecek bir şeyim yok elimde. Şimdilerde yakındı benim zama...