14.Bölüm Okul Alışverişi

1.4K 91 53
                                    

Percy

Dükkanlara girip çıkarken sohbet ediyorduk. Ders kitaplarının olduğu yere geldik. Normal bir şekilde alışverişimizi yapıyorduk ki saçları inek yalamış gibi sapsarı olan Harry'nin yaşında bir çocuk geldi. Veeeeee ortam bozuştu.
"Malfoy."
"Potter. Yolumuzdan çekilin lütfen."
"En son senin hayatını kurtarmıştım Malfoy. Teşekkür yok mu?"
"Teşekkürler. Gerçekten. Şimdi sen ve sümüklülerin yolumdan çekilebilir mi?"
Orada ben devreye giriyorum.
"Hey! Sen kime sümüjlü diyorsun?!" Bana yan gözle baktı. Üzerine atladım. Hemen asasını çıkardı.
"Reduc–"
"Burada büyü yok!" diye bağırdı bir mağaza çalışanı. Malfoy memnuniyetsizlikle asasını aldığı yere geri koydu. Bu sırada Malfoy'un babası olduğunu tahmin ettiğim, oğluyla aynı sadece saçı uzun olan bir adam geldi.
" Selam Molly. Arthur nerede?" dedi soğukkanlılıkla.
"Gelecek."
"Belasına."
"Hakaret edecek pozisyonda değilsin Malfoy." Adamla oğlunun adı aynı mı? Bir anda ampul yandı. Bunlar birbirlerine soy isimleriyle mi hitap ediyorlar? Küçük Malfoy'un annesi olduğunu tahmin ettiğim, sarı şaçlarının yanlarında siyah perçemleri olan bir kadın Malfoy'un koluna dokundu.
"Özür dileriz. Kocam, karanlık lordun öldüğüne hala alışamadı da." gülümsedi.
"Sorun değil." Ama Mrs. Weasley gülümsemedi.
"Hadi, Lucius ve Draco. Gidelim."
Kendi kendime söylendim.
"Smük diyor bana ya?"
"Percy." dedi Annabeth. Sonra Harry'e döndü. Açıklama bekler gibi.
"Eski ölüm yiyenler. Düşmanım VE babası." diye kısaca açıkladı Harry. Anladığını belirten bir şekilde kafa salladı Annabeth. Arkadan bir ses duyuldu.
"Hayırrr! İmza vermeliyim! Hayranlarım bekliyor!"
"Güvenlik görevlileri lütfen."
"Bu sesi tanıdım." dedi Hermione.
"Gilderoy Lockhart."

Harry

Lockhart'ı hafızasını kaybettiğinden beri görmemiştim. Eheh. Ama tüm dünya onun bir sahtekar olduğunu biliyor. Var ya, Percy'e anlatacak çok şey var.
Lockhart dükkandan sürüklenerek çıkarıldı. Bugün de başka bir adam imza veriyordu. Adamın sapsarı saçları ve yakışıklı bir yüzü vardı. Belki de yeni ünlü olmuştu. Olmuşsa valla çok olmuştu.
" Aman tanrılarım! Harry Potter!"

Percy

Harry, Ron ve Hermione'un bana anlattığına göre sokakta Harry Potter diye çığlık atan insanlar görmem gayet olağanmış. Ama bir dakika.... bu adam tanrılarım diye bağırdı.
"Annabeth?"
"Percy, bu adam–"
"Apollon."
"PERCY JACKSON!"
Ve işte o şokluk anım.
"Ben mi?"
"Hadi ama Jackson, bekletme beni! Sahneye gelin ikiniz de!"
İkimiz de tereddütlü bir şekilde sahneye geldik.
"Seni de gördüm Annabeth Chase! Akıllı kız! Sen de gelsene. Nico Di Ange–" Demesine kalmadan Nico etraftan sıvışmıştı bile.
"Peki gelme. "
"Percy Jackson ve Annabeth Chase çok iyi işler başardı!"
"Ne gibi?" diye soru kalabalıktan biri.
" Ben adlarını hiç duymadım."
"Ben de."
"A-A! Her şeyi de sormayın ya!" diye olaya nokta koydu adam. Alkışlar arasında Kulağımıza fısıldadı:
"Merak etmeyin. Sırrınız benimle güvende."
Annabeth dayanamadı sanırım.
"Apollon!"
"Şu titan gibi mi?" dedi kalabalıktan biri.
"Mitoloji gibi?" dedi başka biri.
Harry, Ron ve Hermione olayı çakmıştı.
Apollon kendi kendine:
"Zeus, lütfen beni çarpma." diye mırıldandı. Sonra da manyakça güldü.
"AHAHAHAHAHAGSHSHAHSH! ÇOK KOMİKSİNİZ GERÇEKTEN! AHAHAAHAHAHAGAH!"
Konuşan kişiler gücenmişti. Kalabalıktan platin sarışını gıcık görünüşlü bir kadın;
"Ben Rita Skeeter, gelecek postasına şiirlerinizde neyi ilham aldığınızı söyler misiniz?"
Harry iç çekip gözlerini devirdi.
"Aynaya baktım yazıverdim işte;"
Başladı yine.
"KISACA MÜKEMMELLİĞİMDEN! Ama mükemmel cümlelerimle mükemmel bir şekilde uzatabilirim."
Herkes şaşırtıcı derecede çok etkilenmişti. Belki de tanrılık aurası gibi bir şeydir.
"Mükemmelliğime ara vermek zorundayım, 10 dakika SONRA devam ederiz."
Ben ve Annabeth'e kendisini takip etmemizi söyledi. Sonra kalabalıktan kendini kamufle etmeye çalışan Nico'yu çekti ve bizi mağazanın sessiz bir yerine götürdü. Kendi kendine mırıldandı;
"Ah hayranlarım bensizliğe nasıl dayanacak. Hayatlarında mükemmelliğe ihtiyaçları var."
Nico gözlerini devirdi.
"Heheh. Arabam işinize yaramıştır umarım."
"Evet, çok yaradı. Teşekkürler Apollon."
"Geri mi istiyorsun?" Diye sordu Nico soğuk bir şekilde. Nico'nun son zamanlardaki duygu değişimleri beni şaşırtıyordu. Bizimle hayattan soğumuştu, fakat Veronica ileyken... Hm.... Düşündüğüm şey mi?
Bu arada arkadaşlar😁

13 Nisan Hm Günü!

Kutlanmasını hatırlatıyım dedim hihihihi.

Bu gün Mavüşüm;
MaviKreps
MartDelisi
Tarafından bulunmuştur.

Neyse,
Size iyi okumalar😘

"Ahahah, geri istememe gerek yok. Ama sizin benim yardımıma ihtiyacınız var."
Bak bu ilgimi çeker işte.
"Asayı aramaya başladınız mı?"
O an utancımdan yerin dibine girdim. Annabeth'in de öyle olduğuna eminim.
"Aramadınız değil mi? Buna dikkat edin çocuklar. Asanın sahibi her yerde olabilir. Size onu bulmanızda yardım edeceğim. Alın bu kutuyu."
Bize üstünde güneş resmi olan bir kutu verdi.
"Bu Güneş'in kutusu. İnsanların imdadına cevap verir. Bunu sadece çok ihtiyacınız olduğu zamanlarda açın."
"Biz- teşekkür ederiz. Hem de çok." dedi Annabeth.
"10 dakikamız dolmak üzere. Kendinize dikkat edin, favori melezlerim."
"Yani favorin miyiz?" diye merakla sordum.
"Hahahah, evet, süpersiniz. Benim kadar değil tabi ki, ahahahah!"
"Tanrı Apollon, size bir soru sorabilir miyim?"
"Tabi ki Annabeth."
Annabeth beni şaşırtan bir soru sordu;
"7'ler kehaneti ne zaman gerçekleşecek?"
"Kim bilir? Belki 1 yıl belki 1000000 yıl sonra. Bunu bize zaman gösterecek zeki kızım."
"Kendinize dikkat edin, Percy Jackson. Hazır Harry Potter dostunken."
Sırtımı sıvazladı.
"Hayranlarım bekliyor, gitmeliyim, hoşça kalın melezlerim. Umarım asayı bulursunuz."
"Hoşçakalın Tanrı Apollon."

Kitaplarımızı almış, sessiz bir yolda yürürken Apollon'un bize söylediği şeyleri düşünüyordum. Bu sırada Harry omzuma dokundu.
"Percy, sanırım bir sorunumuz var."
Ve bir canavar bana ağır bir tuğla fırlattı.

Hogwarts'ta Bir Melez - Harry Potter ve Percy Jackson Birleşiyor!  #Wattsy2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin