6. Bölüm Eh be Emre

163 20 13
                                    

Multi : Derin

Sabahın ilk ışıkları odaya hücum etmişti.  Beni mutlu etmeye yeter de artırdı bile . Misafir odasının  en çok da bu yanını seviyordum . Boydan boya olan pencere arka bahçeye bakıyordu.  Beni kuşlar gibi özgür hissettiriyordu.  Gerçi hangi insan kuşlar kadar özgür olduki ? Hiç bir zaman . Hangi insan ben kuşlar kadar özgürüm dedi. Sadece tek dediğimiz kuşlar kadar özgür hissetmek.  Acaba hangi insan kuşlar kadar özgür hissedip bu sözü söyledi . Bence kimse  hissetmeemistir.  Her insanın mahkum olduğu bir yaşam biçimi vardır.  Hiç bir zaman özgür olamayız.  Taki ebedi yaşama geçene kadar.  Kimisi hiç bir zaman bi dünyayı terk etmek istemez tüm bu güzel yaşantı gözünü kör eder  kimisi ise hemen terk edeyim ister çektiği acıların son bulması için . Fakat tüm  bir gerçek vardır ki oda istesekte istemesekte ebedi hayata gitmek . Bu dünyayı terk etmek.  Bu dünyadaki davranışlarimiz  ebedi yaşamda özgürmü yoksa esir mi düşeceğimizi  belirler . Bu nedenden dolayı hep iyilik yapmaya çalıştım ben hayatta. Bir gün bu dünyada olmasa bile ebedi yaşamda kuşlar dan  daha özgür olabilmek için.  Kafamı sallayarak aklımda ki düşünceleri uzaklaştırmaya çalıştım.  Çıplak ayaklarımı yere değdirdim ve soğuk zemin tüm bedenimi ele geçirip titrememe neden oldu.    Emre nin benden nasıl bir intikam alacağını düşünemiyorum bile . Saçları onun en ama en hassas noktası.  Koşarak banyoya gittim ve istemeyerek te olsa suyu açtım ve yanındaki klozetin kapağını kapatıp üzerine oturdum .Suyun ısınması çok uzun  sürmedi ve hemen üzerimi çıkarıp banyoya girdim . Ilk önce ürpersemde bedenim suya alıştı ve banyonun keyfini çıkardım . Banyodan hızlı bir şekilde çıkarak havluya sarıldım.  Üzerime hızlı bir şekilde çiçek desenleri olan elbiseyi geçirdim . Odanın kilidini temkinli bir şekilde açtım. Eminim yemeğini bekleyen bir aslan gibi beni bekleyen Emre ile karşılaşacatim.  Koşar adımlarla merdivenlerden indim ve mutfağa koştum . Halamın mutfakta Eniştemle birlikte yemek hazırladığını görmem güvende hissettirmisti.  Bir süre hep birlikte yemek hazırladık sofrayı kurduktan sonra Emre beylerde mutfağa teşrif edebilmişlerdi.  Eniştem Emre tam mutfağa girerken "Duuuur" diye bağırdi.  Halam ve ben şok içerisinde enişteme bakarken Emre abartılı bir şekilde gözlerini devirdi.  " Baba yok odamda buraya getirmedim. " Neyden bahsediyordu bu şempaze . Eniştem eğilerek üzerini aramaya başladı. Eliyle tamam işareti yaparak geç dedi.  Sofraya oturduk ve hızlıca yemeye başladım.  E kahvaltıda patates köfte varsa insan dayanamıyor.  Emre bana " sen görürsün" der gibi bakıyordu.  Off bide bu şempaze yavrusu ile uğraş.  Bugün güya aklınca benden intikam alacak.  Salak .

                 ☆☆☆☆

   Okula Emre nin Audi bebeği ile gittik.  Off bayılıyorum bu arabaya . Ayy nazar değmesin.  Okula girdiğimizde herkesin gözü bize çevrildi.  Özelliklede kızların.  Yani ne buluyorlar bu sarıdan.  Allahım ya. Pis sarı.  Ama iyi  biridir . Neyse . Arabadan indi ve beni beklemeden yürümeye başladı.  Arabayı kilitlemiyecek sanki hasbam.  Bende inadına inmeden ve beni fark etmesini bekledim . Bir süre sonra durdu ve arkasını döndü.  Benim hala arabada olduğumu görünce eliyle gel işareti yaptı.  Havaliysan Havanı söndürmeyi biliriz.  Bende ona karşılık elimle sen gel işareti yaptım.  Bana doğru cool bir şekilde gelmeye başladı.  Senin o cool olusunbirazdan yerlerde sürünecek cicişim.  Kapının önünde durdu ve eliyle tekrar gel işareti yaptı.  Bende kafamla kapıyı açmasını işaret ettim . Oflaya puflaya gelip kapıyı açtı.  Ve bende herkesin gözü önünde "Teşekkür ederim. Bu günlük bu kadar yeter " dedim.  Içindeki kin eminim bana karşı dahada buyuyordu.  Bakalım  onu  benden intikam alma  stili nasıl olacaktı.  Bana doğru dans ederek gelen Su içimdeki mutluluk hormonlarını harekete geçirdi.  O benim kırlarda açan biricik papatyamdı.  "Nabeer bebeyto" Abartılı şekilde kurduğu cümle daha demin düşündüğüm papatya lakabı geri almama neden oldu.  Kolunu  her zamanki gibi boynuma atarak sulu sulu öptü  yanaklarımdan.  Sınıfa doğru yürümeye başladık ve sınıf sırasında oturup önündeki dergiyle ilgilenen Zehra ya gözüm takıldı . Kafasında kim bilir hangi ti kiler dans ediyordu.  Emre Nerede acaba ? Normalde Zehranın dibinde biterdi ama neeeeeyyyseeee.  Pelin le birlikte yanına gidip oturduk ve onu izlemeye başladık.  Oldukça kıvrımlı bir fiziği vardı ve yüzünde çok masum bir ifade vardı.  Ama bide içini bilin siz. Tabiki şaka . Yüzü nasılsa içide öyle . Temiz ve güzel.  Birazda Sudan  bahsedeyim.  Onu dışarıdan gören biri çok ağır başlı  zannederler ama nerdee.  Iki dakika yerinde oturamaz . Bu nedenle çok az sinemaya gider . Dünyanın en eğlenceli insanı sanırım . Sürekli dans eder . Hemde hiç durmadan.  Sanırım biz birbirimizi tamamlıyoruz.  Benim sesim çok güzeldir.  Yada arkadaşlarım öyle diyor.  Ama şimdi Allah var yani sesimede kötü diyemem.  Hayır tabiki kibirli değilim . Kendimi beğenmiş de değilim.  Yani birazcık kendimi beğeniyo olabilirim ama fazla değil.  Her neyse.  Su çok güzel dans ediyor . Emre  dj.   Zehra desen tek başına bir organizasyon şirketi.  Kontrol manyağı minik kuş.  Ama bu kadar övgü yeter.  Emre nin  koşarak yanımıza gelmesi dikkatimi dagitmisti.  Elinde kocaman  bir gül buket vardı . Oha bu çok ama çok güzel bir çiçekti.  Kıpkırmızı rengi kendine hayran bırakıyordu  . Zehranın da dikkatini çekmiş olacakki kafasını dergiden kaldırıp kocaman gül buket ine baktı.  Emrenin kafası gizukmuyordu o kadar kocamandıki.  Zehra hayranlıkla bukete bakıyordu.  Emre kafasını kenardan çıkarıp "Tataaaaa" dedi.  Ayı ya iki dakika romantik olamiyo.  Zehra hışımla yerinden zıplayarak emreye sarıldı . Eğer tatliliktan zehirleniliyorsa şu an bütün okul hatta ülke zehirlenmiştik. Su yerinde duramayarak gitti  ve onlara sarıldı.  Emre " Iki dakka romantizm yaşatmıyorsunuz ya " dedi.  " Romantik olamayan sensin olum bizim ne suçumuz var yani dimi kankicim.  " Bu sefer Zehranın boynuna elini attı ve dünyanın  en ama en büyük hatasını yapmış oldu.   Zehra ince sesiyle kulakları tırmalayacak şekilde "Aaa saçım bozuldu ya . Of gidin gidin sarılmayın bana . İlla birine sarılcaksanız pandalara sarilin . Neden çünkü pandalar sarılmayı bayılııır hadi naş naş.  "  Iste Zehra yine çıldırdı.  Bir insan adıyla bu kadar uyumsuz olur.  Zehra diyince insanın aklına mütevazı 'yardımsever, ağır başlı bir şey geliyor . Aman neyse .

Yangın Mavisi "Ateşin Uyanışı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin