Bölüm 3

1.2K 142 31
                                    

Şaşkın bir şekilde Yi Wen'den uzaklaşıp,dans alanına daldım. Dans ettikten sonra yorulmuştum.

Luhan abimlerin yanına gittiğimde kola içen tuhaf mor kafada oradaydı.

''Oh. Bizde seni bekliyorduk. Artık gitsek mi?''

Saate baktım. Daha erken sanıyordum ama çoktan iki buçuk olmuştu bile.

''Tamam. Gidelim.'' dedim Yi Wen'e bakarak.

Bir kere bile donuk bakışlarını çevirip bana bakmamıştı. Tek istediğinin bir an önce buradan gitmek istediği her halinden belliydi.

''Şey. Tao. Sen Yi Wen'i evine bırakabilir misin? Biz biraz sahilde yürüyeceğiz.''dedi Luhan abim.

Başka birisi olsaydı'hadi oradan ne sahiliymiş.Bal gibide eve atacaksın kızı.'diye düşünebilirdim. Ama bu kesinlikle Luhan abimdi. Yani gerçekten sahilde yürüyüş yaparlardı.

''Tamam. Olur.''dedim abime ve onların gidişini izledim.

''Hadi. Arabanı getir. Üşüdüm.''

Yi Wen sanki onun özel şoförüymüşüm gibi konuşmuştu ve bu sinir bozucuydu.

''Emredersiniz!''

***

Arabayı park ettiğim yerden alıp geldiğinde Yi Wen'i bir adamın kolundan çekiştirdiğini gördüm. Yi Wen adamın kollarından kurtulmak için çırpınıyordu. Hemen inerek adamdan onu uzaklaştırdım.Sarhoş adam beni tanıyıp gülmüş ve özür dileyerek uzaklaşmıştı.

''İyi misin?''diye sordum Yi Wen'e. Ama bir şey demeden ön koltuğa oturmuştu.

''Hıh.''diyerek bende sürücü koltuğuna geçtim.

Yanımda sürekli elleriyle yüzünü silen kıza baktım. Ağlıyordu. Ne? Ağlıyordu.

Arabayı kenarıda durdurup Wen'e baktım.

''Hey. İyi misin?Neden ağlıyorsun? Yoksa o adam bir şeyler mi yaptı?''

Bana döndürdü başını ve eliyle tekrardan göz yaşlarını sildi.

''Ben sandığın gibi bir kız değilim.''

Alnımın şaşkınlıktan kırıştığını hissedebiliyordum.

''Seni ne sanmışım ki?''dedim merakla.

''Yani. Yani giydiğim bu kıyafetlerden dolayı yanlış anlaşıldım. Ayrıca saç rengimden dolayı. Doğru saç rengimi ben seçtim. Seviyorum. Ama bu elbiseyi ben seçmedim. Benim tarzım kot pantolon t-shirt.''

Bana yaptığı açıklamayla gülmeye başladım. Şimdi tüm bu açıklamaları benim yanlış anladığımdan endişelendiği için mi yapmıştı?

''Yanlış falan anlamadım. O şekilde bir fırsat vermedin bana çünkü. Beni reddettin kızım sen. Düşündümde havalıymış senin için. Tao'yu reddettim dersin hem.''

Söylediklerimle o da gülmeye başladı. Kesinlikle gülüşü donuk halinden veya ağlamaklı halinden bin kat daha iyiydi.

''Bak. Gülmen daha iyi.''dediğimde utanmış ve kızarmıştı.

''Bu arada. Bende yarın saçımı mora boyatmayı düşünüyorum. Çok havalı.''

Gözlerimin içine baktı gözleri parlarken. Güzeldi...

''Çok havalı...''

****

İki katlı bir evin önünde durdum.

''Sağol.''dedi kapı kolunu tutup.

''Önemli değil.''diyerek ona gülümsedim.

''Tao?''

''Hmm?''dedim. Ne söyleyeceğini merak etmiştim.

''Sanırım bir gün takılmalıyız.''

gözlerim pörtlemiş bir şekilde ona baktım.

''Yani beni yanlış anlama. Sadece iyi birisisin diye dedim.''

İçim mutlulukla dolmuştu.

''Olur. Ama telefon numaranı vermelisin.''

8)UYUMSUZ RENKLER (TAO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin