İntikam-Bölüm3

88 13 1
                                    


Melis hastaneden çıkalı iki hafta geçmişti. Ve bende iki haftadır okula gitmiyordum. Melis nasihat veren uzun uzun cümleler kurdukdan sonra onu kırmamak için bu gün okula gidecektim. Babamla pek konuşmuyordum. Bana sarılıp ağlaması onu affetmem için yeterli olmamıştı. 

Üstümde okul formamla evden çıktım. Üzerimde bir tek ceket vardı. Ekim ayındaydık daha havalar soğumamıştı. Kulağımda kulaklıkla okulun yolunda seri adımlarla ilerliyordum. Aklım hala hastanede yaşadığım o olaydaydı. O çocuk kimdi? Neden beni öldürecekmiş gibi davranmıştı. 

Sınıfa girdim ve sırama doğru yöneldim. Arkamdan biri birine sesleniyordu ama seslendiği isimde kimse yoktu bizim sınıfta. Ama bana o kadar tanıdık geliyordu ki bu isim.

Baran...

Kim bu Baran diye düşünüp arkamı döndüm. Ve yine aynı his bütün vücudumu kapladı. Hastanedeki çocuktu. Bana yaklaştı ve tam önümde durdu. Kulağıma eğilip "Bende seni bekliyordum" dedi. Ve yüzünde gamzesi beli olacak şekilde bir tebessüm yayıldı.

Yaren kolumdan tuttu ve "Hadi Nilay" diyerek beni bizim sıraya çekiştirdi ama gözlerim hala Baran'daydı.

Sıramıza oturduğumuzda "Onu nereden tanıyorsun" diye sordu Yaren. 

Elimi saçlarıma daldırdım ve ağzımdan sadece "Bilmiyorum" kelimesi çıktı. Bilmiyordum ki onu nereden tanıdığımı.

Yaren'in söylediğine göre Baran bir haftadır bizim okuldaymış. Bizim okula yakın bir evde oturuyormuş ama kendisi bu okula gelmek istememiş. Ailesinin zoruyla mı ne bu okula yazılmış. Bu sene ailesi onu zar zor ikna etmiş ve gelmiş o da. Gerçi bu hikaye bana çok inandırıcı gelmemişti "Niye son sene okul değiştirsin ki?" düşüncesi bana inanma yalan diyordu. Ama inanmış gibi yaptım. 

Teneffüste anca Baran'ı yalnız yakalamıştım. Sınıfta camdan dışarı bakıyordu. Yanına gidip "Neden beni bekliyordun?" dedim. Sadece dönüp baktı bana. Cevapsız bırakmıştı yine sorumu.

 "Kimi öldüreceksin?" dedim. Yüzüme uzun uzun baktı sanki böyle uzun uzun bakmayı özlemiş gibi. 

"Seni." dedi. Sonra gülümsedi. 

"Ciddiyim" demek için azımı açtım ama onun telefonunun çalmasıyla azımı geri kapattım. Görebildiğim kadarıyla ekranda Zahit yazıyordu. Telefonu açmak ve açmamak arasında gidip gelirken son an da açtı telefonunu ve "Efendim baba " dedi. Rahat konuşsun diye kalkıp gittim yanından.

Zahit diye birini tanıyordum.

Bütün ders aklımda bu isim yankılandı. Son zilin çalmasıyla Hemen sınıf defterini açıp Baran 'ın soyadına baktım.

Baran Rahimi...

Zahit Rahimi...

Nasıl yani olabilir miydi? Baba-oğul olabilirler miydi? Yoksa soyad benzerliği miydi?

Hızlıca kapıya doğru yöneldim. Kapının önünde biri vardı. Kapşonlu siyah hırkasının şapkasını takmış biri. Beni izliyordu.Onu umursamayarak kapıya doğru yürüdüm. Tam kapının önüne gelince kapşonun şapkasını çıkardı. Yeşil gözleriyle gözlerimin içine baktı. Elini kapıya yasladı ve çıkmamı engelledi. Ciddi bir ifadeyle "Ne gördün?" dedi. "Soyadımı mı?" duraksadı. "Evet babam ama öz değil üvey babam" dedi ve şapkasını takıp çıkışa doğru ilerledi. Gözden kaybolana kadar arkasından ona baktım. Neden bana böyle bir açıklama yapma gereği duymuştu ki?

Eve gidince babamın çalışma odasına girdim ve kapıyı üzerime kitledim. Elimdeki anahtara baktım. Üzerinde Yakup yazıyordu. Bu babamın adıydı. Gözlerimi anahtardan kaldırıp odanın içine baktım. Oda da koyu kırmızı ve kahve renkleri hakimdi. Kahve rengi ahşap masanın üstünde duran dosyaları kurcalamaya başladım. Sonra masanın çekmecelerine baktım ama aradığım şeyi bulamıyordum. Koyu kırmızı, üzerinde siyah desenlerin olduğu halının üzerinde ilerledim. Dolabın önünde durdum. Çelik kasa vardı bu dolapta. Dolabı sürgülü kapısını usulca ittim. İçinde bolca dosyanın olduğu bir dolaptı bu. En alt rafa baktım ve çelik kasayı gördüm. Annemin doğum gününü pin yerine girdim ve kasa açıldı. İçinde sadece bir tane silah ve biraz dosya vardı. Dosyaları aldım elime ve incelemeye başladım. Zahit Rahimi'nin ismi ve imzasının sık olduğu bir dosya buldum ve içine bir göz attım ama kayda değer pek bir şey yoktu. Dosyayı yere bıraktım. Derin bir nefes alıp arkamdaki dolaba yaslandım. Yerde duran dosyaların içinden sadece kenarı gözükcek şekilde çıkmış resme gitti gözlerim. Hemen resmi elime aldım. Bu Baran'ın resmiydi. Üzerinde büyük harflerle "İNTİKAM" yazıyordu.

Bir sene önce Haziran ayının ortaları (23:47)

Yakup şirketin önünde arabasındaydı. Çalışanlarına acil bir toplantı yapılması gerektiğini söylemişti. Kızı için düzenlemişti bu toplantıyı. Kızını uzak tutması gerektiği kişiler vardı.

Arabasından indi. Bir kaç adım yürüdükten sonra şirketin kapısından içeri girdi. Sonra asansöre yöneldi. Aklında bir tek kızı vardı. Nilay... Asansörün önüne geldiğinde kapıyı açıp etrafı süzdü. Sonra asansöre bindi. Cebinden çıkardığı kardı asansör tuşlarının altındaki boşluğa soktu. 2 ve 5 rakamlarına bastı sırayla. Sonra asansör aşağı indi. Eksi üçüncü kata. Asansörden inip sağdan ikinci kapıyı açtı ve içeri girdi. Beş adam oturmuş onu bekliyordu. Bu beş adam Yakup'un en çok güvendiği adamlarıydı. 

Kel, uzun boylu, yaşı kırklarının üzerindeki adam konuşmaya başladı. "Bence Baran her şeyi biliyor. İntikam almak için Nilay'la birlikte." dedi. Diğerleri de onu onaylayınca önündeki dosyayı açıp Baran'ın resmini çıkardı ve üzerine büyük harflerle "İNTİKAM" yazdı. 



İNTİKAM GİRDABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin