Tam 12'de Bölüm-8

25 4 0
                                    


Elimde bir kaç defterim ve test kitabımla koridordaki ikinci odaya girdim. Ortada kocaman bir masa ve masanın etrafındaki sandalyelere oturmuş öğrenciler vardı. Hocanın kızgın bakışları üzerimdeyken Yaren'in yanına oturdum. Çaprazımda oturan Baranla göz göze gelince bana ufak bir tebessüm etti. Dün akşam Baranla terasta dans ettiğimiz aklıma gelince yanaklarımın kızardığını hissettim.

"Son olarak 11. soruya bakalım sonra dersi bitireceğim" dedi hoca ve soruyu anlatmaya başladı. Yavaşça Yaren'e yaklaştım. "Yuh!! Ben anca dersin sonuna mı yetiştim." demek için ağzımı açtım ama hocanın bana attığı bakışla sadece "Silgi?" diyebildim. Yaren kalem kutusundan çıkardığı mavi silgiyi bana uzattı. Silgiyi aldım ve önümdeki boş teste baktım. Sonra boş bir yeri sildim. Silgiyi Yaren'e geri verdiğimde hocanın ayağa kalktığını gördüm. Sonra büyük adımlarla odadan çıktı. Ardından herkes tek tek çıkmaya başladı. Yaren de kolumdan tutup beni dışarı çıkardı. Koridorun daha sonuna gelmeden Alper Hoca bizi durdu."Bütün herkesi odaya toplayın" dedi ve hızlı adımlarla uzaklaştı. Yaren herkesi toplarken ben odaya girip sandalyeme oturdum. Yaren herkesin geldiğinden emin olunca yanımdaki sandalyeye oturdu. Sonra Alper Hoca sınıfa girdi. "Arkadaşlar." diye söze başladı. Alper hoca uzun boylu ve dıştan bakılınca sağlıklı olduğu baya belli olan bir adamdı. Siyah dalgalı saçlarını yana yatırırdı hep. Ten rengi ise açık renkteydi. Ve yeşil gözleri bütün olayı tamamlıyordu.

"Önümüzdeki bir kaç gün havalar yağmurluymuş. O yüzden yarınki balon gezisini bu güne koyduk. Hadi hazırlanın bir saat sonra gidiceğiz." dedi ve odadan çıktı.

Herkes teker teker dışarı çıktı. En sonunda da ben ve Yaren kalınca ayağa kalkıp masanın üzerindeki defterlerimi ve test kitabımı aldım. Bir kaç adım yürüdükten sonra defterin içinden bir kağıt parçası düştü. Yaren görmeden hemen eğilip aldım ve cebime koydum kağıdı.

Odamıza girince direk banyoya girdim ve cebimden kağıdı çıkardım.

AKŞAM TAM 12 DE TERASTA OL. yazıyordu.

Baran?

Baran olabilir miydi?

Tabi ki de Barandı.

Bizim gizli yerimizdi teras. Başka kim beni oraya çağırabilirdi ki.

Suyu açıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıktım.

Yaren elindeki elbiseyi bana uzatıp "Bunu giyiyorsun. İtiraz yok." dedi ve kıyafeti elime tutuşturdu. Aynanın karşısına geçtim ve elbiseyi üstüme tuttum. Mevsimlik bir elbiseydi. Açık kahve rengi elbisenin üstünde turuncu, yeşil ve küçük sarı çiçekler vardı. Üstümdekileri çıkartıp elbiseyi üzerime geçirdim. Dizlerimin üzerindeydi elbise ve çok şirin duruyordu. Topuz yaptığım saçlarımı çözdükten sonra masanın üzerindeki tarağı alıp gelişi güzel taradım saçlarımı. Yaren'e göz ucuyla ne yapıyor niye baktığımda televizyonun kumandasını almış bir kanal arıyormuş gibi zamping yapıyordu. Kulağıma çok tanıdık bir ses geldiğinde, Yaren'e dönüp "Hemen o kanalı tekrar aç. Hemen." dedim. Yaren şaşkınlıkla geri açtı kanalı. Elimdeki tarağı yatağın üstüne fırlatıp televizyonun karşısına geçtim. Zahit Rahimi bir yerin açılış konuşmasını yapıyordu.

Zahit Rahimi.

İşte bu ses geçen gece terasta Baran'a 'Zamanın daralıyor' diyen sesti.

Neden?

Neden Baran'ın zamanı daralıyordu?

Niye bir baba, oğluna böyle bir şey derdi ki?

Yaren'in saçıma dokunmasıyla düşüncelerimin uçtu. "Saçını yandan öreyim mi? Çok güzel durur bu elbiseyle." dedi. Bende tamam anlamında kafamı salladım. Yaren'in saçımı örmesi beş dakikalık işti ama Yaren beni sakinleştirmek için ilk önce televizyondan sakin bir şarkı açtı. Sonra ise yavaş yavaş saçımla oynadı.

Kapı tıkladığında Yaren saçımı örmüş, lastik tokayı örgünün sonuna takıyordu. Kalkıp kapıyı açtığımda karşımda Baran vardı. "Hadi gelmiyor musunuz? Herkes sizi bekliyor." dedi. Kolumdaki saatte baktığımda, yaklaşık bir saattir Yaren'in saçımla oynadığını anladım. Yaren içeriden "Hemen geliyoruzzz." diye seslendi. Ve koşa koşa yanımıza geldi. Elinde kahve rengi püsküllü bir çanta ve aynı model bir bot vardı. Çantayı koluma taktı ayakkabıları da yere koydu. Eğilip ayakkabıları giydim. Sonra üçümüz beraber aşağı indik.

Arabalar bizi çarşıda indirdi. İlk çarşıyı dolaştıktan sonra balonlara binecektik. Karşıdan gelen Selçuk'u görünce usulca Yaren'i dürtüp "Bunun ne işi var burada?"dedim. Yaren masumca "Ben çağırdım." dedi ve Selçuk'a gidip sarıldı. "Yuh" dedikten sonra Baran'a baktım. "Bunlar ne ara böyle oldular?" diye sordum. Baran "Hiç bir fikrim yok." dedi.

Çarşıda biraz dolaştıktan sonra balonlara bindik.

Otel'in önüne geldiğimizde Selçuk "Hadi size bir kahve ısmarlıyım." dedi ve kafasıyla karşıdaki cafeyi gösterdi. Yaren hemen "Tamam" deyip benim koluma girdi. Cafeye doğru yürürken Yaren bana telefonundan Selçuk'u 'Sakallım' diye kaydettiğini gösteriyordu. Kafamı telefondan kaldırınca Baran'la göz göze geldim. 'Acaba Baran beni nasıl kaydetmişti?' diye bi düşünce geçti içimden. Cafeden içeri girdiğimizde cam kenarındaki masaya oturduk. Slow bir şarkı çalıyordu içeride. Incubus- Love Hurts. Ama akustik hali çalıyordu. Bir ara bu şarkıyı çok fazla dinlediğimden hemen tanımıştım.

Baran telefonunu çıkartıp masanın üzerine koydu. Baran karşımda oturuyordu. Yaren de yanımda oturuyordu. Selçuk ise Yaren'in karşısında oturuyordu. Benim gözüm Baran'ın telefonundaydı. Bir şekilde beni ne diye kaydettiğini öğrenmek istiyordum. "Hadi günün son selfiesini çekinelim." dedim ve Baran'ın telefonunu aldım. Zaten ekranda kilit yoktu. Hemen kameraya girip ardı ardına ondan fazla resim çektim. "Ay hep aynı pozdan oldu. Dur bazılarını sileyim." dedim Baran'a bakarak. Sonra direk telefon tuşlarını açıp kendi numaramı girdim. Karşıma çıkan isim Biricik'ti...

Yüzümde tebessüm oluştuğunu hissede biliyordum. Hemen galeriye girip resimlerden bir kaç tanesini sildim. Ama galeride başka bir dosya dikkatimi çekti. Dosyanın adı Biricik'di. Dosyaya girip resimlere tek tek bakmaya başladım. Baran ve yanında bir kızla resimleri vardı. Ve bu kız bendim. İstemsizce "Nasıl ya?" dedim ve kafamı kaldırıp Baran'a baktım. Baran yüzümdeki şaşkınlığı görünce telefonunu hızlıca elimden çekip aldı. Sonra da hiç bir açıklama yapmadan masadan kalkıp gitti. Yüzümü ellerimle kapatıp resimlerde aşağıda yazan tarihi hatırlamaya çalıştım. 2015 yazıyordu.

15/04/2015.

Geçen sene ben Baran'la resim mi çektirmiştim?

Yaren'in "Nilay. Kan." demesiyle elimi yüzümden çektim. Burnumdan damlayan kan masaya düşmüştü. Yaren hemen bana peçete verdi. Peçeteyi burnuma bastırıp masadan kalktım.

Otelin asansörüne bindiğimde saate baktım 12 ye bir kaç saat kalmıştı. Terasta Baran'a o fotoğrafları soracaktım. Asansörden inip koridorun sonuna doğru yürümeye başladım. Bizim odamız koridorun sonundaydı. Tam Baran'ın odasının önünden geçerken kapının aralık olduğunu fark ettim. Usulca içeri baktığımda Baran'ın telefonla konuştuğunu gördüm. Rahatsız etmemek için geri çekildiğimde Baran'ın "Yapmayacağım Zahit. Senin dediğini yapmayacağım. İstersen beni öldür ama Nilay'a ne kendimin ne de başkasının zarar vermesine izin vermeyeceğim!" dediğini duydum. Baran'ın beni görme ihtimalini düşünüp koşarak odama gittim.

Yaklaşık beş dakikadır terasta oturmuş Baran'ı bekliyordum. Oturduğum yerden ayağa kalkıp bir kaç adım ileri gittim ve etrafa baktım. Kimse yoktu. Kafamı kaldırıp yıldızlara bakmaya başladım. Bir kaç dakika sonra.Arkamdan gelen ayak seslerini duydum. Yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Sonunda Baran geliyordu. Bir el ağzımı kapattığında çırpınmaya başlamıştım. Bu Baran değildi. Baran'ın kokusu değildi bu koku. Daha fazla çırpındım. "Sakin ol Biricik" dedi beni sıkı sıkı tutan kişi. Adamın sakalları yüzüme değince kim olduğunu anlamıştım.

Selçuk.

Soğuk, sivri bir metalin boynuma değdiğini hissettikten sonra bedenim uyuşmaya başladı. Yavaşça yere düştüm. Başımın soğuk betona değdiğini hissedebiliyordum. Yıldızlar artık net değildi. Selçuk'un yüzünü bulanık olarak görebiliyordum. Gülüyordu. Elinde bir şırınga vardı. Gözlerimi yıldızlara çevirdim.

"S-sen..."

Ama cümlenin devamını söyleyemedim. 

Artık gözlerim karanlığa mahkumdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İNTİKAM GİRDABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin