KOLEJ

31 5 0
                                    

[Media;Baran SAYGIN]

"Tesadüf, sadece bir başlangıçtır. Finali sen oynarsın, perdeyi kader kapatır..!"

  Sabah erkenden uyandım. Hâlâ abimle aynı pozisyondaydık. Yatakta oyalanmayı sevmem ama abimin dizinde sonsuza kadar böyle yatabilirdim. Tabi bu imkansız bir şeydi.

Daha fazla hayal kurmayı bırakıp banyoya gittim. Günlük rütin işlerimi halledip bizimkilerin yanına indim. Kahvaltı yapmayı istemiyordum. Onun için kısa bir selamlaşmanın ardından okulun nerede olduğunu öğrenip evden çıktım.

 Okula girdiğimde bütün gözleri üstümde hissettim ama hiç bozuntuya vermeden ilerlemeye devam ettim. Binanın merdivenlerini çıktım. Tam içeri girecekken bir çocuk önümü kesti. Hadi buyur bunla uğraş şimdi. Hiç bir şey demeyip çekilmesini bekledim. Son âna kadar sabretmeye karar vermiştim o karşıma dikilir dikilmez. O benim konuşmayacağımı anlayınca kendisi konuşmaya başladı.

"Merhaba güzel bayan. Benim ismim Baran"

Güzel bayan? Bana? Ya bu Baran denen çocukta sabah sabah uyanıp okula gelmek kafa yapıyo ya da geceden kalmış ve hala ayılamamış. Ayrıca bu çocuğa biri sırıtmanın hiç hiç yakışmadığını söyleyebilir mi? Benim tanışmaya niyetim olmadığını anlayınca yine o konuştu.

"Adınızı lütfen bahşeder misiniz?"
 
Ederim etmem sanane ya? Allah​ Allah... Bence bu çocuk mal.

Ben inat edip konuşmamaya devam ettim. Ben bir kere inat ettim mi kimse beni durduramaz. Neyse. Bu Baran baya bi konuşup dil döktü ağzımdan laf alabilmek için ama dedim ya bir kere inat ettim mi kimse beni durduramaz. Tabii onun böyle bişeyden haberi olmadığı için sabrımı sonuna kadar zorladı. En sonu da saçmalamalarına dayanamadım ve onun yaklaşık yarım saatlik dil dökmesine karşılık hiç cevap vermedim. Tabi böyle bir şey beklemediğinden mal gibi kaldı karşımda.

İçeri girerken fark ettim de niye bu bahçede hiç ses yok lan. Bi dakika. Herkes bizi mi izliyordu? Ooof of.
 
Okulda müdürün odasını bulmak için verdiğim çaba gerçekten takdire şâyandı. Normalde üç katlı bir okulda müdür odası ikinci katta sağdan ya ikinci odadır ya da üçüncü. Ama yok illa ilk günden benim sinirlerim zıployacak ya. Neyse. Bulamayacağımı anlayınca öğretmenler odasının yanında, elinde bir tane test kitabı olan, kısa boylu, gözlüklü, kısa kehküllü saçları olan, sevimli bir kıza sordum.
 
"Afedersin. Müdürün odası nerde acaba."
 
"Adın Yağmur mu?"
 
Bu kız benim adımı nerden biliyo ya. Bu gün de ne kadar anormallik varsa beni buluyo. Ama ben bütün günün sinirini bu kızdan çıkarmıcam. Sakin olucam. İstersem yaparım(umarım).
 
"Evet, ama sen bunu nerden biliyosun?"
 
"Bu sabah müdür söylemişti. Hadi gel ben seni onun yanına götüreyim."dedi ve yürümeye başladı. Bende peşinden ilerledim. Galiba bu okulda her şey anormal. Nasıl oluyor da müdürün odası zemin katta koidorun sonunda olur ki.
 
Odaya girdik. Kız beni müdüre tanıttı. Müdür de kıza
 
"Tamam Zeynep sen çıkabilirsin." dedi. Bende böylece kızın adının Zeynep olduğunu öğrenmiş oldum.
 
"Seni daha erken bekliyodum Yağmur. İlk derse çoktan girildi."dedi bana. İnsan önce bir hoşgeldin falan der. Yok ya tamam ben eminim. Bu okuldaki her şey anormal. Müdüre düşündüklerimi belli etmemeye çalışarak cevap verdim,
 
"Haklısınız hocam ama odanızı bulamadım. O yüzden geç kaldım."

Müdür ise bu söylediğime gülüp,

"Sende mi iknici katta aradın odamı?"diye sordu.

Bende,
 
"Evet. Ayrıca odanızın burda olmasındaki amaç ne?".
 
Bu sorum üzerine müdür beyimiz gülüp benim sabahtan beri tahmin ettiğim şeyi söyledi,
 
"Anormal olmak hoşuma gidiyor."
 
Ben tam  cevap verecekken kapı çaldı ve hoca daha 'gir' demeden içeri girdi bi tane dangalak. Ben kim bu terbiyesiz diye düşünürken o dangalak

Geçmişin Tozlu SayfalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin