Çok geç olmadan..

54 9 5
                                    

Bazen bazı şeyleri kaybetmeden farkına varamıyoruz güzelliğinin. Farkına varmadığımız zamanlarda ondan bunalıyor, istemiyor ve sürekli şikayet duyuyoruz. Aslında öyle olmak zorunda değil. Biz kaybettiğimiz zaman anlayanlardan olmamalıyız. Biz kaybetmeden o güzelliğin farkına varanlardan olmalıyız. Mesela farkına vardığımız zaman geç olacağını düşünmeliyiz. Ya da neden bu kadar geç fark edebildim diye haykırmalıyız. Pişman olmalıyız onca yaptıklarımızdan. Öncelikle gidenin bir daha dönmeyeceğini, dönenin ise bir daha aynı sevmeyeceğini bilmeliyiz. Biz ise ne dönen olacağız nede seven. Bize öyle bi hak tanımayacak  yaşam. Zaman her dönem ilaç diye nitelendirilse de aslında ilaç olmayacak yaralarımıza. Her zaman göz yaşı enjekte edecek ruhumuza. Ve biz o lanetlenmiş ruhumuzla yaşamaya mecbur kılınan olacağız. Evet seveceğiz çok seveceğiz ama hiç sevilmeyeceğiz. Her zaman  terk edilmiş, yapayanlız kalmaya mecbur bırakılmış olacağız. Ne yazık ki ruhumuz can çekişmeye meyilli olarak ön sıradan devam edecek yaşamaya. Bize seçme şansı tanımayan bi Azraille devam edeceğiz çıkmaz sokaklarımıza. Ve beynimize ilmik ilmik işlediğimizi sökmeye çalışacağız..

Unutmak, ne zor değil mi ? Hele ki yaşıyor olanı unutmak en zorudur şu hayatta. Nasıl yani der gibisiniz. Şöyle ki sevdiğiniz birini düşünün çok ama çok seviyorsunuz ve sonra bi şekilde elinizden kayıp gittiğini görüyorsunuz ve hayata veda ediyor. Diğer yanda da ölmüş birini değilde hala hayatta olan ama sizden uzakta olan birini hayal etmenizi istiyorum. Nasıl? Düşününce bi anlam oluşmadı değil mi ? yani demek istiyorum ki ölen birini ne kadar zaman geçerse geçsin elbet unuturuz ha tabiki de yaşanılanları unutamayız ama acımız azalır zamanla peki ya ölmemiş olupta unutmak zorunda olduğumuz? İşte bu çok zordur. Çünkü bilirsiniz hala hayatta. Kanlı canlı yaşamaya devam ediyor. Başkasına gülümsüyor. Başkasına dokunuyor. Başkasına seni seviyorum diyor. Bir başka tende beni öldürdüğünü sanıyor. Bensizlik ile mutluluğun aynı olduğunu düşünüyor. Ve yavaş yavaş kalbimde kurmuş olduğu ülkenin yokoluşuna neden olduğunu bilmiyor. En kötüsü de bunların hepsini biliyor olmak ve yaşamaya devam etmektir. Sizi bilmem ama ben bu olaya hayatın bana sunmuş olduğu kazıklar bölümü diyorum. Gözlerimi her araladığım gün hangi kazık menüsünden istersin diye fısıldıyor sanki bana. Ve her gece gözlerimi yummadan sinsi gülümsemesiyle uykuya teslim ediyor beni. Varoluşluğuma pişman ettiriyor , işkence edercesine alay ediyor benimle. Peki ya listenin şimdi hangi sırasındayım? Hangi sırasındasınız?

okunmamış mesajlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin