Son baharda yapraklarını döken bir ağaç gibi çıplak kalmıştı ruhum. Spoileri ne kadar vermiş olsa da hayat, detaylara takılmamamın bedelini ödüyordum. Ne geçiyordu bu boşluk ne de varlığına alışılıyordu. Ben hariç herkesi içine çekiyordu.. Belki de bu yüzdendi yanlızlığım.
Uzun zaman olmuştu insanlarla iletişime geçmeyeli. Bu ilk günü bir lütuf olarak mı lanet olarak mı algılamalıyım bilmiyorum. Tek bildiğim artık birşeyler yapma zamanım geldi.
Düşüncelerimden arınıp gözlerimi açtım. Çok değişmiştim. İyi veya kötü olduğunu bilmediğim bir değişim. Odamın tavanını aynayla kaplatmıştım. Her gün bakıp bakıp geldiğin yeri ve gelme nedenini unutma diye yön vermek için kendime.
Doğruldum ve banyoma girip kısa bir duşun ardından hazırlanmaya başladım. Okul formalı olduğu için siyah beyaz dizimin bir- bir buçuk karış üstündeki pileli eteğimi, gömleğimi giyip kıravatımı salaş şekilde taktım. Bileğimin biraz üstünde biten siyah çoraplarımı ve butilerimi giydim.
Saçımı doğal dalgalı haliyle bırakıp rimel, allık ve gül kurusu ruj sürdüm.
Deri montumu alıp merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Tam bir senedir olduğu gibi evde yine yanlızdım. Kahvemi ve sigaramı içip evden çıktım. Kulaklıklarımı takıp yürümeye başladım.Okula vardığımda herşey aynıydı. Ben hariç. Sınıfımı öğrenmek için Müdüre gittim. Zil çalınca beni götüreceğini zırvalayıp bekletti.
Sonunda zil çaldıktan bir süre sonra beraber sınıfa yürüdük.- Buyrun Hocam.
- Merhaba hocam. Oturun çocuklar. Bu yeni kızımız bundan sonra bu okulda, bu sınıfta okuyacak.
-Geç kızım boş bir yere otur.Hocaya umursamaz bakışlar atarken cam kenarı en arka sıraya geçtim. Ne zaman kendini tanıtma sırası gelicek acaba dememe kalmadan konuştu.
- Kendini tanıt bakalım kızım.
Ayağa kalktım. Kulaklıklarımı çıkadım.
-Damla.
Diyerek oturdum. Hoca anlamaz bakışlar atarak. Devam et dercesine baktı. Dişlerimi sıkarak devam ettim.
- Damla DEVRİM. 17 yaşındayım. Ha bu arada hocam ben sizin kızınız değilim samimiyetinize dikkat edin.
- Bu ne saygısızlık.
-Teveccünüz.İlk ders böyle maraton giderken zil çaldı. Bende fırsat bilip uyumaya başladım.
En nefret ettiğim şey uyandırılmak. Bunu söylemişmiydim. Aslında birçok nefret ettiğim şey var ama konumuz şu an bu. Her kimse beni dürtmeye devam etti.
- Uyansana be. Yapışmış sıraya kalkmıyor birde.
- Ne var.
- Ne demek ne var kızım. Burası ben ve Emirin yeri.
-Dedi kendini birşey zanneden kız..
- Sabrımı zorlama küçük şırfıntı. Hemen kalk.Hatta dur ben kaldırıyım.Saçımdan tuttuğu gibi yavaş yavaş ayağa kalktım. Sakin ol damla.. Cebimden çakımı çıkarıp masaya vurdum. Saçımdan elini çekerken ters ve düz büyük "D" çizip ortasına çarpı koydum. Bu benim simgemdi. *anlamı ilerleyen bölümlerde*
- Şimdi sana gelelim. diyerek ona göndüm. Senin dışında yanımda kim oturduğu beni zerre alakadar etmez. Artık burası benim. Ha eğer diyorsan ki bende yüzümün ortasında bu simgeyi istiyorum. Seve seve kabulümdür. Sende benim olursun. Anladın mı! Şimdi defol!!- Uyansana. Şşt. Kış uykusu galiba. Lan kalk artık.
- Ne var be. Ne ne. Sizi bana sıraylamı veriyorlar. Uyandım ne oldu mutlu musun.
- Bağarma lan bana kalk köşe benim her zaman.
Kişi binim hir zimin. Uyuz. Bu Emir denilen çocuk olmalı. Neyse banane uyu sen kızım uyu.Gelde sövme şimdi. Bir susmuyor mu bu sınıftakiler be.
- Kollarındaki bu izler ne
- Hıh. Ne görüyorsan o işte.
- Bu izlerin her birinin senin için bir anlam taşıdığını biliyorum.
- Madem biliyorsun bay üstün zeka niçin soruyorsun?
- Asıl benliğini merak ediyorum Moon.
- Moon derken.
- Seni çözmek herkes için zor olsa da benim için zor değil.
Sen kendi yarattığın güneşin sayesinde hayattasın. Mecburiyet görüyorum o çekik gözlerinde. Sen aslında sen değilsin küçük.Derin bir nefes alarak devam etti.
Sen güneşi sayesinde hayata tutunan bir aysın. Bu hissizlik barındıran bedeninle herkesi kandırabilirsin ama beni asla.
Kartlar artık açık küçük. Tek anlamları kaldı saklı kalan. Umalım ki.. Onları da bu kadar şeffaf göstericek kadar aptal olmayasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ ÇAĞ
Teen FictionÇocukluğumdan beri her şeyin, herkesin ötesinde bir boyut istemişimdir.Mutluluğun somutluğunu içinde barındıran bir boyut! Orada sözcüklerin ötesinde bir dil olduğuna inandırmışımdır kendimi hep.. Planımda atladığım küçük bir noktanın hayatımın tama...