Berfin

139 3 0
                                    

B u gece yazılmış ve yazılan bütün şiirlerin hepsi sana çıkıyor ve pencereler sana açılıyorsa.
E zilen dünya nüfusu bu duruma göz yumup bir insanın nasıl bu kadar sevileceğini izliyor ve oldukları durumdan haz duyuyorsa.
R izenin yaylalarında yetişen yeşil çayların önce siyah sonra kırmızı olupta önümüze gelmesi gibi bir mucizesin demektir.
F akatla kurulan 6.48 cümlelerinin anlamı güneşin doğumunun zaferiyle birlikte gecenin yenilgisi anlamına geldiğinden mütevellit.
İ nsanlar yenildikçe, birileri kazanıyor ve onlar şunları unutuyor.
N e kadar kazanırsan kazan, ne kadar zirvede olursan ol ve hatta ve hatta dünyanın Nirvanasında olmakta buna dahil olsa bile eğer yalnızsan asıl kaybedensin.

Kitabımı bitirmek üzereydim ve evden neredeyse 1 aydır çıkmamıştım, bakkal şaban abi ve bakkala giderken gördügüm tanıdıklarım hariç kimseyle konuşmamış, neredeyse insanlık adına bütün özelliklerimi kaybetmiştim. Yazdığım karakter de kitabın sonuna geldiginde iyice vahşileşmişti. İnsan yazarken kendinden bişeyler koymak istiyor, koymak demişken eski sevgilimi hatırladım bana tekmeyi fena koymuştu. Sanırım sene 2007 civarıydı Gamzeyle üniversitenin kantinin de tanıştık ikimizde yalnız yemek yiyorduk birden bire sohbet ederken bulduk kendimizi, İngiliz edebiyatı okuyordu, İNGİLİZ EDEBİYATI okuyordu. Benımde İngilizcem hiç fena sayılmazdı gamze minyon bir kızdı yanımda ufak kardeşim gibi duruyordu fakat gayet olgun ve karakteristik bir yapısı vardı. Bir kaç gün okulda görüştük ve sohbet ettikten sonra okul dışında da görüşmeye başladık gayet yakın davranıyordu bana ama ikimizde ilişki adına birbirimize adım atmıyorduk, birgün benı aradı ve ona gelmemi söyledi sabahın çok erken saatiydi yalnız olduğunu düşünerek birkaç bira almıştım 3 tane de 'pire' bu işlerden biraz anlardım gittiğim de tam olarak düşündüğüm gibi olmadı evde yalnız degildi, halbuki gamze tamda düşündüğüm gibi biriydi, dört kız birlikte kalıyorlardı ve yanında iki arkadaşı daha vardı. Hep beraber oturduk ve kahvaltı yaptık kahvaltı da kızlar erkek arkadaşları hakkında konuşuyordu. Ben ne olduğunu anlamamış gibi yapsam da gamze benı sevgilisi gibi anlatmıştı sanırım. Kızlar sürekli gamze ve benden siz diye bahsederek birlikteymişiz gibi algı yaratıyordu, durumu bozmadım hatta  kızlardan da hiç hoşlanmadım kahvaltıyı bitirip gitmem gerektiğini söyledim ve evime geri döndüm. Akşam  gamze onu almamı istedi biyerlere gittik,
Küçük kalbindeki büyük adam olduğumu, karnındaki tırtılların kelebeğe dönüştüğünü cigerlerinin eskisinden daha fazla oksijene ihtiyac duyduğundan bahsetti. Öyle düşünüyorum ki bu küçük yalancı bana aşık olmuştu tipik bir kadındı nasıl güvenilirdi ki gençliğimin de verdigi testosteron seviyemdeki yüksekliğin etkisiyle onu öptüm ve ona gitmeyi teklif ettim odasındaki çift kişilik yataktan bahsetmişti daha önce, henüz üniversite de bir öğrenci olduğumdan ve ailemde hayatta olduğundan dolayı yalnız yaşadığım bir evim yoktu, gamzeden başkasında kalmaktan başka çarem olmadığı gibi. Gamzenin evine gittiğim de herkes odalarına çekilmiş uyuyordu kimseyi uyandırmadan sessizce odasına geçtik. Bu küçük kadın odasına girdiğimiz de adete devleşti fakat bu hareketleri hiç hoşuma gitmemişti sanırım benı kandırdığını düşünüyordum, aslında ben kadını ayırmayı sevmezdim diğerleri gibi mutfakta aşçı, sokakta hanım ve yatakta orospu dedikleri gibi.. Herzaman karşımda farklı bir gamze görüyordum, halbuki ben  gamzeyi sadece yanaklardaki çukur olarak seviyordum içki istedim ondan, birkaç bira getirdi ben pek içmedim o adeta dibine düştü şişelerin, çok geçmeden sallanmaya başlamıştı. Yataga geçtik sonra üstünde pek fazla kıyafeti kalmadı, 2 parçadan fazla degildi, dantel işlemeleri her zaman ilgimi çekmiştir yatakta gamzeyi ve dantelleri incelerken ona bir şiir okudum, Gamze'nin hareket etmediğini fark edince uyuyup uyumadığını kontrol ettim, alkolün de etkisiyle sızmıştı ve bu cümle bir kadına yakışmamıştı. Sızmak ve kadın, kadın ve sızmak neresinden bakarsak bakalım yakışmıyordu. Kadını ve erkeği ayırdığımdan demiyorum fakat kadın dediğinde asil olmalı öyle içki içip sızmamalı, karşısına geçtiğinde önünü ilikletmeli, yani bence kadın dediğin girdiği ortama görgü getirmeli. Uyuduğunu fark edince, Gamze'nin yanından kalkıp gömleğimin açık olan birkaç düğmesini de ilikledim, odadan usulca çıktım, kapıya doğru yönelmiş koridor da yürürken ilk görüşte aşka şait oldum bu cümle böyle olmadı ilk görüşte aşkın tadına vardım daha doğru oluyordu bu kızı ilk defa görüyordum, sanırım Gamze'nin 3. ev arkadaşıydı kahvaltıda görememiştim.
-Napıyorsun bu saatte. Dedi (fısıltıyla)
-Gamze geldiğimiz de hemen sızdı bende kendi evime gidiyorum. Dedim ve peşine ekledim:
-Ben Gamze'nin üniversiteden arkadaşıyım, diye.
-Bende Berfin, dedi sanırım Berfinlerin en güzeliydi üniversite dönemimin en büyük aşkıyla kaçmaya çalıştıgım bir evde gecenin bir yarısı tanışacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Geçen bir kaç düşünceli günden sonra Berfini görme isteğiyle gamzelere gittim, dış kapı açıktı, dairelerinin kapısına kadar düşünceli adımlarla ve her bastığım adım neredeyse bir ton olacak şekilde kapıya kadar 21 adım attım . Kapıyı üç kere yumrukladım, Tak! Tak! Tak! Üçüncü taktan sonra geçen her saniye sanırım kafamın içinde bir saate eş değerdi. Mesela ilk tak saat bir ise ikinci tak saat üç oluyordu, kapıyı açan Berfindi, seni görmeye geldim diyemedim fakat öyle bakıyordum ki benı içeri buyur etti, taze çay demledim birlikte içelim dedi. Karşılıklı oturduk çay içip sohbet ediyorduk gözlerimi gözlerinden alamıyordum Allah'ın varlığına kanıt gibiydi adete gözleri, güneş ışığının da etkisiyle iyice açılmıştı renkleri, sanki en güzel kovanda ki en taze balın rengindendi, bakışlarıyla benı hipnoz ediyordu belki de aşkı hipnoz zannediyordum. Ona birden bire daha hiç konuşmadan:
- Gamzeyle sadece arkadaşız o gecede aramızda hiç birşey geçmedi, diye açıklama yaptım, karşısında heyecanlandım sanırım biraz sağ bacağım titriyordu.
-Biliyorum, diyerek cevap verdi ve gülümsedi. Cesaretim arttı, istersen seninlede arkadaş olabiliriz dedim.
-Zaten değilmiyiz, dedi. Kıvırcık, uzun ve kabarık saçlarını iki eliyle omuzlarının arkasına atarak. Sanırım o konuşurken evlilik hayali kuruyordum ozamanlar evlenmeyi bir halt sanıyordum. Gamze gelmeden gitmek istedim, kalkıyorum şimdi mutlaka yine görüşelim dedim, telefonumu istedi, aldı ve kendi numarasını kaydetti, burdan arayabilirsin dedi. Çıktım ve evime geldim birkaç gün telefonu elime alıp rehberde ismini aradım, bulduğum da bir tuşa basmak zor geliyordu ne diyecektim? Sıradan bir Berfin değildi ki, canımın sıkkın olduğu bir gün elim gitti ve aradım :
-Çok kötüyüm, dertleşmek istiyorum, buluşmalıyız, dedim..
-Olur gel benı al.
Onu gidip aldım bir süre yol gittik uzakta bir kafeye oturduk sakin bir yerdi üç veya 4 kişi vardı hepsi de kafe sahibinin tanıdığıydı müşteri bile sayılmazlardı, belki bende adamdan sayılmazdım ama nüfus memurları benı her seferinde sayıyorlardı. Neyse bu başka baharın konusuydu kızlar hakkında bilğim gayet iyidir hatta yazmaktan çok kızları bilirim ben, duygusallığa dayanamazlar, iki kahve söyledim uzun çekim amerikano kendim içindi, Berfin'e en az onun kadar tatlı olan white chocolate mocca istedim üzerine krema ve kivi granürü de dökmelerini, Berfin kadar tatlı olmak kolay değildi. Kahveden bir yudum aldım ve ;
-Duygusal biri olmaktan çok yoruldum, bir kedinin kalbi kadar narin bir kalbim var.
-Hiç kırılmadın mı bu yüzden?
-Kırılmadan insan olamayız ki..
-Ben artık üzülmekten yoruldum kırıla kırıla param parça oldum. Dedi.
-Hiç öyle olur mu! İnsanlar sevmek için delirmiş durumda her tarafta seven insan dolu, beceremeyenler var ama sevmeye çalışıyorlar bilmedikleri mesele severken eğlenmek, mutlu olmak, sevme yasasının 4. Maddesinin 146.bendine göre seven insanlar mutlu olacaktır der, bunu beceremiyorlar tabi bu durum da başlarına sorun açıyor. Ülkemiz de yıllardır müzik piyasasının üst kısımlarını arabesk şarkılar kaplıyor. Diye ekledim söylediklerimi desteklesin diye.
-Haklısın tabiki. Diyebildi sadece. (Sesimin seviyesini biraz artırarak)
-Haklı olmaktan sıkıldım, artık haksız olmalıyım en azından benden daha haklı olan birisini bulmalıyım, yalnızlık üzerime kamp kurmuş gibi hissediyorum bir kurtulamadım şundan, sanki yalnızlık ayağıma dolanmış bir zincir gibi mutluluğa tam koşucam, tam bir yerinden yakalayacam, zincir bana engel oluyor gibi, dedim ve kahveden son yudumu da aldım fincanı tahta masaya biraz sert indirdim, tak! Diye bir ses çıkardı. Berfin elimi tuttu, bak artık ben varım yalnız değilsin, dedi. Etkilemiştim onu kafede çalan kısık ve slow şarkı sanki aşk bahçemize yağan yaz yağmuru gibiydi, Berfin yanıma oturmuştu, elimi omzuna attım kafasını omzuma koydu, bende o sırada içimden aramızdaki bu duruma bir isim arıyordum, sevgili dedim kendi kendime, Berfin'e söylemedim bunu bi ara söylerdim tabiki, onu evine bıraktım ertesi gün 6 da uyandım, traş oldum, saçlarımı taradım, dişlerimi fırçaladıktan sonra evden çıkıp ona doğru yürüdüm her adımım sanki bir sevap gibiydi, mutlu oluyordum yürüdükçe, kaldırımda çiçek satan kadını gördüm ve ona bir buket papatya vermesini söyledim, "ablacım ortasına da bir tane kırmızı gül koyar mısın?" diye rica etmeyi unutmadım. Bir filmde görmüştüm güzel taktikti kız bu numaradan çok etkilenmişti. Umarım Berfin de beğenirdi, kapısının önüne geldiğimde durdum, büyük mavi metal kapıya baktım, "Merhaba büyük mavi metal kapı izin verirsen sevgilime sürpriz yapacağım", dedim. "sevgilin mi kızın haberi bile yok rahatsız etme" dedi büyük mavi metal kapı. Sen ne anlarsın be diyerek zile 2 kere çöktüm, bende ki de şans olacak ki kapıyı gamze açtı, benı görünce çok mutlu oldu "aaaa, bu güzel çiçekler benım için mi" dedi. Gülerek "hayır canım bunları Berfin'e aldım sana daha sonra getiririm" dedim. Gamze bu duruma bozulmuştu zaten böyle kızlar vaktinden önce bozulurdu..  Berfini çağırmasını istedim, askılı siyah atleti ve beyaz pembe çiçekli eşofmanı ile Berfin kapıya geldi. Beni görünce çok sevinmedi öyle şeyleri gamze yapardı. Bunlar senin için dedim teşekkür etti sadece, ne olduğunu ya o anlamadı yada ben anlatamadım. Hadi hazırlan seninle bütün gün birlikte vakit geçiricez dedim isteksiz bir şekilde (içten içe istiyordu) "uykum var amaaa" dedi. Çok diretmedi neyse ki yarım saat sonra hazır bir şekilde kapıya geldi. Taksi durağına kadar yürüdük, arka arkaya sıralanmış taksilerin en önündekine bindik, balata sürmesini söyledim şoföre ve araba, taksi metreyle birlikte hareket etmeye başladı. Taksici yüzümüze bile bakmıyordu, insan bazen iki lafta olsa duymak istiyordu ama insanlar konuşamıyor çünkü insanlar insanlıktan uzaklaşmış, zaten güç bela yaşıyorlardı. Taksi balat taraflarında durmuştu devamını yürüyerek kat edecektik, eğer sevdigin insan yanındaysa keşfedilmiş de olsa daha önce gitmedigin yerlere gitmek sanki yeniden oraları keşfetmeye benziyor her sokak, her köşe, her duvar yeni bir anlam kazanıyor geçtiğimiz kafeler sanki daha yeni açılmış ve ilk müşterilerinden birisi biz olacakmışsız hissi veriyor, kahve rengi tuğlalarla örülmüş ve duvarları tamamen kitaplarla kaplı olan, renkli sandalyeli küçük bir kafeye rast geldik, içeri girdik kahvelerimizi içerken havadan sudan konuşup sanki hiç bir derdimiz yokmuşcasına bir gün geçirmek istiyorduk ki o sıralar en büyük derdimiz dönem uzatmadan üniversiteyi bitirmekti. Konuşurken kafenin duvarlarını izliyorduk ara ara göz göze gelip tebessüm ediyorduk, birkeresinde göz göze gelince bir kaç saniye öyle kaldık tebessüm edince ellerimiz masanın ortasında buluştu, o an hissettiğim tam olarak uzun kuraklık zamanından sonra yağmurla buluşan toprak gibiydi. İlişki anayasanın 4. Maddesinin 146.bendinde yazdığı gibi mutlu hissediyordum sanırım artık kanunlara uyuyor ve daha legal ilişkiler yaşıyordum, Tanışıyorduk ve bir ilişkiye sahip olmuştuk fakat tam anlamıyla tanımıyordum Berfini, bugün onu tanıma günüydü, rahat bir ailede, rahat şartlarda ve Avrupai bir şekilde yetişmiş olan bu kız kendisini tanıttıkça soğuyordum, psikolojim nedense bozuktu sahip olduktan sonra vazgeçiyordum veyahut karşıma çıkanlar benimle olana kadar rol yapıyor, bana sahip olunca gerçek yüzlerini ortaya koyuyorlardı. Sanırım doğru düşünce bu olmalıydı, sokaklarda umarsızca yürüyor ve konuşmaya devam ediyorduk, güneş batmak üzereydi gökyüzü Berfinin gözleriyle aynı renkteydi ama herşey güzellik değildi, Berfin'in ruhu Berfin'in bedenini sevmeme bile engeldi halbuki bedeni sevmek ruhu sevmekten çok daha basit birşeydi fakat bu kirli ruh buna bile engel oluyordu sanırım mezarlığıma bir yenisini daha görmücektim bu sefer ben öldürmedim, kendisini anlatarak o intihar etmişti bildiğimiz gibi intihar edenler affedilmezdi. Evlerimize dönmüştük ben Berfin'in cenaze törenini yapmıştım fakat o cahil bir mümin gibi öldüğüne hala inanmıyordu, ben aramızdaki sohbet ve samimiyete keskin bir bıçak darbesi vurmuştum zaten oda ayran gönüllüsüydü ben mesafe koyunca hemen vazgeçmişti. Nedense ilişkiler çok çabuk bitiyordu değerler ve kanunlar yok sayılıyor sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi bağlar kopuyordu, bu bana savaşları anımsatıyordu iki taraf ağır kayıplar veriyor ve kaybeden taraf kayıpları için üzülüyordu işin aksi tarafı kazanan taraf hiç bir kayıp vermemiş gibi seviniyordu sanırım ilişkileri bitirmekte buna benziyordu mantıksız değildi fakat pek fazla mantıklı da değildi. Bağları kopartalı bir ay kadar geçmişti gamzeyle karşılaştım biraz sohbet ettik sonrasında öğrendim ki Berfin benden hoşlanmamış Gamzenin intikamını almak için öyle davranmış, daha sonrasında evde arkadaşlarıyla arkamdan dalga geçmişler "kendime bağladım sonrada tekmeyi koydum" diye. Unutmuştum onu benım unutmam zaten kanun gibiydi gerçi gömdüğüm altıncı veya yedinci kişiydi ozamanlar, her gömdüğümün baş ucunda ki tahtaya kim olduğunu unutmamak için şiir yazıyordum onuda ihmal edemezdim şiir yazmayı severdim ölüler için, diriler pek kıymet bilmezdi çünkü, her neyse böylelikle Berfinede bir şiir yazdım ve hayatıma devam ettim. Üstünden yıllar geçti fakat mezarlığımda hala tek Berfin var, dünyanın en güzel Berfin'i de olsa, diğer bütün Berfinlerin de üzerine yük oldu, beynimin ince kıvrımlarının arasına Berfin geçirmez bi süzgeç yerleştirmem gerekti, beynimde bir süzgecle yaşamaya devam ediyorum..

Ah Şu KadınlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin