Luhan son kez üstündeki beyaz takımının yakalarını düzeltti. Biraz daha Minseok’u görmeden durursa sanırım heyecandan ölecekti. Onu görmek istiyordu. Ona sarılmak istiyordu. Ama Yixing, Kyungsoo ve Tao onun Minseok’u görmelerine izin vermiyordu. “Yah! Kocamı bile görmeme izin vermiyorsunuz.” Üç çocuk onun bu haline gülerken Luhan midesindeki kasılmaları durdurmaya çalışıyordu. Biraz sonra sevdiği adamla evlenecekti.
“Ben Baekhyun’a bakmaya gidiyorum. Siz de şuna dikkat edin de heyecandan ölmesin”
Luhan Yixing’e fırlatmak için bir şeyler ararken o çoktan ‘gelin’ odasından çıkmış Minseok’un odasına girmişti. İçeridekiler ona dönünce gülümsedi. “Baekhyun’a bakmaya gelmiştim ama hyung sen gelinden bile heyecanlı gözüküyorsun” dedikten sonra kıkırdadı. Minseok onun dediklerine anlam veremezken odayı Wufan’ın ve Baekhyun’un da kahkahaları doldurmuştu. Minseok kendine aynada baktığında fermuarının açık olduğunu gördü. Kıp kırmızı bir suratla fermuarını kapatırken kafasını önüne eğdi.
Yixing kızarmış çocuğa güldükten sonra sevgilisinin elinden tutarak dışarı çıkardı. “Ne oldu?” diye soru yöneltti Baekhyun sevgilisine. Yixing hiçbir şey demeden kollarını Baekhyun’un bedenine doladı. “Sadece ikimizin olmasını istedim.” Baekhyun çenesini ona sarılan çocuğun omzuna koydu.
Minseok saatine baktığında artık gitmesinin iyi olacağını düşündü. Kapıyı açtığında birbirine sarılan iki bedeni görmesi bir olmuştu. Öksürerek boğazını temizlediğinde iki beden birbirinden yavaşça ayrıldı. “Ben konuklarla ilgilenmeye gidiyorum. Luhan’ı yarım saat sonra gönderirsin.” Yixing kafasını sallayıp Luhan’ın yanına gitti.
Minseok heyecandan titreyen ellerinin titremesini durdurmaya çalışırken Wufan ve Junmyeon ona destek olmaya çalışıyorlardı. Neredeyse geren herkesle tokalaşmış, merhaba demişti. Bu biraz sıkıcı bir işti. Çoğu gelen konuk –kendi tarafından- Luhan’ın erkek olmasını aldırmıyorlardı. Erkek olmasını yadırgayanlardı vardı fakat Minseok’un hatırı için dert etmemeye çalışıyorlardı.
Minseok’un annesi ve babası çocuklarının gay olmasına aslında hiçbir şekilde ters tepki vermemişlerdi. Aksine Luhan’la çıkmaya başladığından beri Minseok’un o eski asi ve kendini beğenmiş tavırlarından kurtarıp tekrar doğru düzgün yemekler yemesinden memnunlardı. Luhan onun hayatını değiştirmişti.
Ama Luhan’ın ailesinde böyle değildi. Tek oğullarının gay olması ve onların bir torunu olamayacakları düşüncesi onları çok üzmüştü. Başta babası Luhan’a çok sert çıkışmıştı fakat o da Minseok ile tanışınca ve ne kadar iyi biri olduğunu görünce bu düşüncesinden vazgeçmiş onların ilişkilerinin en büyük destekçilerinden biri olmuştu.
Minseok onu izleyen ailesine daha doğrusu yeni ailesine bakıp gülümsedi. Ardından kardeşinin ona seslenmesiyle başını kapıya çevirdi. “Minah! ” Minseok kardeşine sıkıca sarıldıktan sonra yanaklarını sıktı. Uzun süredir kardeşini göremiyordu. (Mina Minseok’un hikâyedeki kardeşi olacak XiuHan’ın hikâyesinde bol bol geçecek zaten.) Minah zorla da olsa abisinin ellerinden kurtulup geri çekildi. “Yah! Elbisemi kırıştırıyorsun.” Minseok onu sinir etmek için kardeşinin saçlarını karıştırdıktan sonra Minah’tan aldığı tek cevap koluna yediği bir şaplaktı.
“Abiye vurulmaz Minah!”
Minah ona dil çıkardıktan sonra koşarak ailesinin yanına gitmişti. Kolunun acısıyla girişe doğru yürüdü. Luhan heyecandan bugün artık kaçıncı kez oturup kalktığı koltuğa tekrar oturdu. Yixing’in odaya dalmasıyla yerinden kalkıp heyecanla ona baktı. “Çıkma zamanı Luhan” Luhan sevinçle ellerini çırptı. Onun bu hallerine gülen arkadaşlarına aldırmadan Yixing’in arkasından yürümeye başladı.
Luhan elinde Tao’nun onun için özenle hazırladığı beyaz güllerden oluşan buketi taşıyordu. Tamam, bir erkek için saçma olabilirdi belki ama Luhan Tao’yu kırmak istememişti çünkü bu Tao’nun katıldığı ilk düğündü. Luhan’ın içindeki korku topu iyice büyürken bir an yürüyemeyeceğini hissetti. Yixing destek olmak için koluna girmeye çalışmıştı fakat kafasını hayır anlamında sallayıp onu reddetmişti.
Sonunda düğünün yapılacağı mekâna geldiklerinde etrafa gözlerini gezdirdi. Her şey tam istediği gibi olmuştu. Onun haricinde beyaz giyinen yoktu. Minseok’un cebinde beyaz bir gül duruyordu. Ve simsiyah takımın içindeki beyaz gömleği ile karşısında duruyordu. Mekânın süslemeleri siyah beyaz olmuştu. Tam da Luhan’ın düşlediği gibi. Tam da hayallerindeki gibi.
Yixing, Tao ve Kyungsoo sevgililerinin yanına geçip sanki heyecandan bayılacakmış gibi olan arkadaşlarına baktılar. Yixing heyecanla Baekhyun’un koluna yapışmıştı. Kyungsoo ise ağlamamak için kendini sıkıyordu. O da böyle bir düğün istiyordu. Kim böyle bir düğün istemezdi ki. Kusursuzdu.
Wufan kolunu sevgilisinin beline destek olmak istercesine dolamıştı. Yixing gözlerini Minseok’a çevirdiğinde onun gözlerindeki aşkı görebiliyordu. Luhan ve Minseok birbirlerini buldukları için çok şanslılardı.
**
Nikâh kıyıldıktan sonra ne kadar Luhan çiçeğini atmak istemese de zorla çiçeğini attırmıştı. Çiçek hiç kimsenin beklemediği bir kişiye gelmişti. Baekhyun’a orda bile durmuyordu. Baekhyun elindeki çiçeği Yixing’in eline tutuşturdu. Yixing onun bu hallerine gülümserken Minseok onu daha da utandırmayı başarmıştı.
“Sanırım evlenecek çiftimiz belli oldu.”
Baekhyun kafasını önüne eğerken, Yixing ilk defa hayatında utanmıyordu. O da evlenmek istiyordu. “Belki yakında hyung bilemeyiz” dediğinde Baekhyun ona büyümüş gözlerle bakıyordu. Luhan ve Minseok onları daha fazla utandırmadan mekandan çıkıp kendilerini yine Luhan’ın seçtiği beyaz arabalarına atmışlar ve evlerine sürmeye başlamışlardı.
Yixing ve Baekhyun da orada daha fazla durmayıp kendi evlerine gidebilmek için mekandan çıkmışlardı fakat Yixing telefonunu kaybedince mekanda kalan son insanları ve Baekhyun’u seferber etmişti. Tao telefonu Yixing’in odasında bıraktığı cüzdanıyla beraber getirdiğinde utançla kafasını eğmiş binlerce kez Tao’ya teşekkür etmişti. Baekhyun ve diğerleri onun bu haline güldükten sonra sorunsuz bir şekilde herkes nihayet evlerine varabilmişlerdi. Baekhyun bu günün yoğunluğundan dolayı kanepede sızarken Yixing onu uyandırmak için çeşitli yollar arıyorlardı.
Minseok bavulunu tekrar kontrol ettikten sonra Luhan’ın yanına gittiğinde Luhan hala bilgisayarın başında bir şeyler araştırıyordu. “Yah! Kocanım ben senin kocan. Ona değil bana sevgi göster.” Luhan onun bu hallerine güldükten sonra kollarını kocasına dolamıştı. “Sence bir çocuk evlat edinmeli miyiz?” Minseok gelen soruyla şaşırırken Luhan onun bu haliyle daha fazla gülümsemişti. Evet, kesinlikle bir çocuk evlat edineceklerdi.
Tao son kez Wufan’ı üstünden itmeye çalıştığında bu sefer başarılı olmuştu. “Neden beni istemiyorsun?” Tao Wufan’ın bu sorusuyla üzülmüştü. “Seni istiyorum tabii ki ama çok yorgunum söz bir dahaki sefere telefi edeceğim.” Wufan gülümseyip kollarını pandasına doladıktan sonra dudaklarına da öpücük kondurmayı ihmal etmemişti.
Yixing sonunda Baekhyun’u kaldırdığında yüzündeki sırıtışa engel olamadı. “Ne? Neden böyle gülüyorsun?” Yixing’in aklındaki düşüncelerle gülümsemesi genişlerken Baekhyun’un üstüne doğru gitmeye başladı. Baekhyun korkuyla geriye giderken karşısındaki çocuğa tekrar sordu. “Lay, Ne yapıyorsun?” Yixing gamzesini belli eden bir sırıtmayla –ki bu sırıtma pek de iç açıcı değildi- Baekhyun’u köşeye sıkıştırdı.
“Yine bir ilk yaşayacağız Baekkie” dedikten sonra dudaklarını sevgilisinin dudaklarına örttü.
SON..
Ama şimdilik..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Counting Stars|BaekLay ✔
FanfictionHer gece yıldızları saymalıydık beraber, Onların sonsuzluğunda kaybolmalıydık.