3.BÖLÜM

124 13 1
                                    

Kısa süreli bir şoktan sonra kendimi ondan uzaklaştırdım. Ayakta duramadığım aklıma gelince öne doğru giderken ellerimi uzatarak arkadan beline sarıldın. Anında kolları belime dolandı. Birbirimize sarılı bir şekilde yavaş yavaş adım atmaya başladık. Yürümem de yardım ediyordu , üstelik benim ona meydan okumama rağmen. Sanırım iyi birisiydi. Arkadan belime sarılı kollarını tutarak ona eşlik etmeye başladım. Şu anda sevgilisine yardım eden iyilik sever yakışıklı olarak görünüyordu. 

Portakallı kokusuna böğürtlenli kokum karışınca muhteşem bir hava oluşmuştu. Bedeni bedenime yaslı kolları sahipleniciydi. Mola verdiğimiz için insanlar dağılmış çardaklara gidiyordu. Kimisinin bakışları bende kimisinin bakışları Bulut ' un üzerinde geziyordu. Genellikle sarılışımıza bakıyorlardı. Yakışıklı çocuğun kusurlu kızla ne işi olur diye düşünüyorlardır büyük ihtimalle. Zaferle bedenimi bedenine daha çok yasladım. 

Bir anda nereden çıktığını anlamadığım kıskançlık dürtüsüne şaşırarak kendimi ondan uzaklaştırdım. İzim vermeyip yakınlaştırınca ağzımı açmıştım ki sesimi duyunca geri kapattım.Daha arkamı dönemeden sarsılınca kendimi Melih'in kucağında buldum. Kıskanç arkadaşım benim. Kaşlarını çatmış Bulut'a bakıyordu. Melih sinirini çıkartamadan Bulut konuşmaya başladı. 

" Sonra görüşürüz Gökyüzü " onun bu rahat ve pişkin tavrına gözlerimi kocaman açarak baktım. Yanımızdan uzaklaştığında ben masumum der gibi ellerimi kaldırdım. Masum tavrıma acımış olacak ki bir şey söylemeden çardağa oturdu.Bir süre sonra dayanamayıp bana bakmaya başladı. 

" O çocuğu nereden tanıyorsun Gökyüzü ? " Demek ki konu henüz kapanmamış. Nasıl anlatacaktım ki intihar ederken beni kurtardığını. 

" Bulut ' u mu soruyorsun ? Gözlerini kısarak dişlerini birbirine bastırdı. Kahretsin kurtulayım derken daha çok batmıştım. Düşün kızım düşün bulabilirsin. 

" Melih ben iyi değilim . Sabahta bir şey yememiştim zaten sanırım açlıktan bayılacağım. " oturduğu yerden kalkıp önümde eğildi. Tedirgin gözüküyordu. Sanırım inandı. 

"Ne oldu ? İyi misin? Bana hiçbir şey söylemiyorsun ki ne olduğunu anlayayım. " Daha fazla üzmemek için sadece su ve tost istedim. Bu çocuk gerçekten iyi arkadaşımdı. Kulina da yanıma gelince ikici ailem tamamlanmış oldu. O uzaktan sevdiği çocuğun gülüşünü izliyordu bende Gökyüzünü ve Bulutları. Melih ise mezun olduğunda hayalini kurduğu ülkeye gidip güzel bir Rus kızını düşlüyordu. Türklerin suyu mu çıktı. Bin basar Türkler Ruslara. Tabii ki ona ne kadar söylesem de işe yaramıyordu. Aklına koyduğunu yapardı o. 

Herkesin planı  vardı. Benim bile... Başarılı bir mimar olup yine aileme muhtaç olarak yaşamak. Belki Amerika ' ya bile giderdim. Tostumu ve suyumu bitirerek çizim sınıfına doğru ilerledik. Daha yeni öğrendiğim haberle biraz olsa da rahatlamıştım. Sınıf değiştiriyorduk ve sınıfımız en üst katta Deniz manzaralıydı. Kızların bir süre tepkilerine maruz kalmayacaktım anlaşılan. 

Herkes çizim masasına doğru ilerledi. Karşımızda olan sınıf psikoloji sınıfıydı ve Kulina ' nın sevdiği çocuk Burak oradaydı. Tam oturduğum yerden karşı sınıf gözüktüğü için Kulina da gelip yanıma oturdum. Bilmiş ve hazır cevap bir tavrı vardı. Tabii bir de gururluydu. Sevdiğini söylemeyip karşı taraftan bekliyormuş. Aşkta gurur olmaz bence. Tasarlamamız gereken binanın fotokopisini aldığım anda çizmeye başladım. Gayet kolaydı ve yapabilirdim. 

Biraz rahatlamak amacıyla başımı kaldırdığımda gördüğüm görüntüyle ağzım aralandı. Burak 'ın yanında oturan Bulut beni inceliyordu. Ne zamandan beri bakıyordu acaba. Kulina da bakışlarımı takip ederek karşı sınıfa bakmaya başladı. Omzuyla omzumu dürtüp yarım ağız gülümsedi. Başımı olumsuz anlamında sallayarak tekrar çizimime döndüm. Kalbim birden hızla atmaya başladı. Ne oluyor bana ya? Derin bir nefes alarak çizimin son işlemlerini de halledip hocaya verdim. 

Bizimkilere göz kırpıp sınıftan dışarıya çıktım. Çizimi tamamladığıma göre okul bitmiş demektir. Bulut'un sınıfının önünden geçerken beni görünce ayağa fırlamasına şaşırdım. Hadi ama hemen üstüme alınacak bir şey yok. Dışarıya çıkıp merdivenlerle uzun bir bakıma yaşadık. Çıkış kapısında merdiven yoktu ve her zaman Melih kucağında taşırdı. Yine insanlara muhtaç kalmış bir gün deydim. Ne ara aktığını anlamadığım gözyaşımı önüme uzatılan peçeteyle idrak ettim. 

Yardımsever Bulut yine iş başındaydı. Kucağına alarak fazla olan merdivenlerden zorlanmadan inmeye başladı. Bir işi de kendim yapamadığı m için ağlamalarım daha da hızlandı ve Bulut'un tişörtünü ıslattı. Gülümseyerek suratıma bakınca küçük bir kedi gibi başımı hafifçe göğsüne yasladım. Merdivenler bitince beni duvara yaslayıp sandalyemi getirmek için tekrar çıktı. Geldiğinde sandalyeye oturmak için belimden tutarak destek oldu. 

Neden beni yanımda duruyordu? Neden yardım ediyordu? Uzunca bir bakışmamız dan sonra pes ederek sormaya cesaretlendim. Korna sesiyle bıkkınca bir nefes verdim. O da bir şey soracağımı anlamış olacak ki alnını kırıştırdı. Gitme vaktim geldiği için teşekkür ederek arabaya doğru ilerledim. Babam beni arabaya yerleştirdikten sonra başıyla Bulut ' a selam vererek yola koyuldu. Görüş açımdan çıkan Bulut'u aklıma getirip Pinhani eşliğinde gözlerimi kapadım. Daha ilk günden ne oluyor bana böyle. 

Sonunda yol bitince rahat yatağıma kavuşmanın sevinciyle her şeyi düşünmeye başladım. Hayatıma aniden giren yabancı yakışıklıyı, bana yardım edişlerini. Yardım et Allah' ım. Lütfen beni olduğum durumdan biraz daha rahatlat.

"Kızım biz markete gidecektik ama senin gitmen daha uygun olur diye düşündük."

"Bu halde mı?" Gözlerinden şaşkınlık geçerken konuşmaya devam etti.

"Çok ama çok yakın bir zamanda iyileşeceğin de marketin falan yerini öğrenmen lazım . Alış diye . Ama istemezsen bende giderim . " Umut dolu cümlesinine gülümseyerek kabul ettim.

********

Marketten ihtiyaçlarımı alarak kasaya doğru ilerledim. Büyük bir kasaydı ve acaba beni görebilecek mıydı ? Elimdekileri hafif doğrularak kasaya bıraktım. Adam yarım ağız gülerek kasadan geçirmeye başladı. Nefretlik biri daha .

Marketten çıkarak hafif kararmaya başlamış havaya baktım. Gökyüzü şu an beni anımsatıyordu. Arafta...


Eve vardığımda annem ve babam sevinçle sarıldılar. Sanırım bir işi başarmamı kutluyorduk. Belli etmeden yemeğimi yiyerek odama çıktım. Çizim yapmam gerekiyordu ama nasıl yapacaktım. Öncelikle aklımı dağıtmak için başka bir şey yapmam gerekiyordu.

Ellerim benden bağımsız hareket etmeye başlayınca aslında kalbimin çalıştığını anladım. Sanırım bulut'u çiziyordum. Bulut ,bulut,bulut. Her yerde bu yabancı çocuk.

Bulut'u çizerek dosyamın içine koydum.

Tekerlekli sandalyeden kalkarak adımlama ya çalıştım. Dolaptan tutunarak adeta yatağa fırladım. En azından yere düşmedim. Bu saçma ve küçük olaya gülümseyerek gözlerimi kapadım.

"Anne hadi artık. " Bugün beni annem bırakacaktı ve hala hazırlanıyordu.

"Geldim işte kızım."  Göz devirerek arabaya bindim.

Sonunda okula geldiğimizde annem içeriye götürmeye teklif etse de istemedim. Çantamı ve dosyamı hissiz bacaklarımın üstüne koyarak sürmeye başladım. Aniden telefon sesi yükselince irkilerek dosyamı ve çantamı düşürdüm. Eyvah! Bulut'un resmi açılmıştı ve bulut bu tarafa doğru geliyor du. Eğilmeye çalışsam da başaramadım. 

Bulut eğilip dosyamı alınca resmini de gördü.

Durdu .

Durdu

Durdu...

Ve bir kahkaha patlattı. Kahretsin ya.

"Benden bu kadar etkilendiğini düşünmemiştim. " Hayır ya. Keşke o resmi evde bıraksaydım.

"O resmi kafamı dağıtmak için yaptım."dedim. Eğildi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"O zaman kafanı dağıtırım bende."diyerek sandalyemi döndürdü ve hızlıca sürmeye başladı. Sanırım şu an kırılan kanadımın parçasını bulmaya gidiyorduk.

Uzun süre yazmamıştım. Bazı nedenlerden dolayı . Özür dilerim. İyi okumalar .







KUSURSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin