11. Bölüm

65 17 7
                                    

Yine çok tatlı ve meraklı bir okuyucum var. Bu bölümü 'ecem862'isimli okuyucuma ithaf ediyorum. Teşekkür ederim hayatım. 

Multimedya; Savaş

Bölüm şarkısı; The fray - never say never

Sanki o an hayal dünyasından çıkıp gerçek dünyaya girmiştim. Bu yabancı insanların ne dediğini anlamamam bir de üstüne ailemin beni yanlarına çekmemesi zihnimi bulandırmıştı. Bir açıklama beklermiş pozu vermek için kollarımı göğsümde birleştirdim. Babam boğazını temizledikten sonra beni ortaya doğru çekti. 

"Kaza günü bizi bulan ve yardım eden çift. Kazayı hatırlamaman için biz de bu çiftten sana hiç bahsetmedik. " Babamın dediğine inanmıyordum , çünkü sürekli parmaklarını ovuşturuyordu. 

"Ben o kazayı zaten her gün hatırlıyorum," deyip ellerimi bacağıma koydum. Şaşırma seslerinden sonra kapı sesi duyuldu. Annem kapıyı açmaya gittiğinde ortamda hala sessizlik hakimdi. Biraz sonra içeriye Özgür,anne ve babası girdi. Özgür'ün annesi yaptığı pastaya yere düşürmüştü. Anlaşılan bu çift uğursuzluk getiriyordu. Kadın Özgür'ü görünce şaşkınlıkla ayağa kalktı. 

"İnanamıyorum ikinizi bir arada görmek... Bu mümkün değil." Kadın daha konuşmak istemişti ama Özgür'ün annesi kadını koltuğa doğru itekleyerek Özgür'e sarıldı. 

"Özgür benim çocuğum Zümrüt hanım,yerinizi bilin." Zümrüt hanım umursamadan Özgür'ün karşısına geçti. Bize son kez bir bakış atarak karı koca dışarıya çıktılar. Annem ve Özgür'ün annesi ağlayarak koltuğa oturdular. 

"Baba neler oluyor?" 

"Evet biri bize açıklasın? 

"Çocuklar, biraz bahçede oturun,lütfen." Soracak bir sürü sorum vardı ama Özgür sandalyeyi sürmeye başlayınca konuşmamaya çalıştım. Yazla kışın arasında kalmış bir yaprak gibi olmuştum. Salıncağa oturduğumuzda içeriden bağırış sesleri geliyordu. Özgür oturup salıncağı sallamaya başladı. 

"Sence o kadın ne demek istedi." Konuşmamla beraber Özgür derin bir nefes aldı. 

"Bilmiyorum,daha önce o kadını hiç görmedim. Neden sarıldığını da çok merak ediyorum." 

"Bana da çok samimi davrandı. Çok saçma bir yabancıyla bu kadar samimi olunmaz. " 

"Haklısın. " 

Özgürle beraber sohbet edip içeriye içeriye geçmiştik. Annem bana kazada bizi bulan kişi olduğunu söylüyordu ve benim de inanmaktan başka çarem yoktu. Odama geçip kulaklığımı takmıştım. Çizdiğim resme baktım. 

Zihnimden gözlerime aktarabileceğim ama asla gerçekleşemeyecek olan resme baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zihnimden gözlerime aktarabileceğim ama asla gerçekleşemeyecek olan resme baktım. Defteri yere fırlattıktan sonra yatakta boylu boyunca uzanarak gözlerimi kapadım. 

**************

Annemle babam bugün daha bir neşeli uyanmışlardı. Sanki dün hiç yaşanmamış gibi. Onların bu neşesine ortak olmuş ve unuttuğum okuluma gelmiştim. Melih ailesinin nedenlerinden dolayı gelemiyordu ama Kulina bir saat önceden burada olmuştu. Onda farklı haller vardı. 

"Kulina neyin var?" Gözleri dolu doluydu. 

"Siz hastaneden çıktıktan sonra Burak beni evime bırakmayı teklif etti. Evin önüne geldiğimizde kendisinin de geleceğini söyledi. Ailem evde o yüzden gelemezsin dedim. Sonra kalçama dokundu ve yeniden düşünmemi istedi. Beni öpmesine izin vermeden tokat attım zaten evin kapısı açılmıştı. Koşarak eve girdim." Ağzım açık kalarak dinlemiştim,nasıl böyle yapabilmişti. Tamam Kulina Burak ile öpüşmek istiyordu ama bu şekilde ahlaksız bir teklifle değil. 

"Neyse ki seni öpmesine izin vermemişsin. Üzülme hatasını anlayacaktır." 

Günün geri kalanında Burak Kulina ile konuşmaya çalışmıştı. Bulut sınıfıma gelerek davete gidip gitmeyeceğimi sormuştu. Kabul etmek istememiştim ama ısrar etmişti. Arkadaş ve aile  ortamında olmak istemiyordum,benimle dalga geçilmesinden korkuyordum. Çıkışta Burak Kulinayı zorla arabasına bindirmişti. Babam beni aldı ve hiç konuşmadan eve getirdi. 

"Annem arkadaşımla davete  gideceğiz kıyafet seçmemde yardımcı olur musun? " Başını sallayarak dolabıma göz gezdirdi. Çıkardığı gümüş gri elbisenin abartı olduğunu söylesemde dinlemeyerek giyinmeme yardımcı oldu. 

Elbiseyi giyerek altına da gri bir babet giydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elbiseyi giyerek altına da gri bir babet giydim. Siyah şalı omuzlarımdan sarkıtarak saçlarımı topladım. Hazırdım. Abartılı olduğunu biliyordum ama Bulut'un beni beğenmesini daha çok istiyordum. 

Kapının önünde duran siyah Mercedes'in ardında beliren Bulutla beraber nefesim kesilmişti. Siyah takım elbisesi beyaz gömleği ve uzun kravatıyla duruyordu. Derin bir nefes alarak arabaya doğru sürdüm. Bulut beni kucağına alarak ön koltuğa oturttu. Çok geçmeden kendide bindi. 

"Çok güzel olmuşsun." Gözlerimi irice açtım. Nefesim tıkandı. 

"Teşekkürler,sende çok iyi görünüyorsun. " Dudağını ısırarak göz kırptı. Onu öpme isteğimi uzaklaştırarak yola doğru bakmaya başladım. 

Davetin yapılacağı yere gelmiştik. Çoğu kişinin bakışları sandalyemi süren Bulut ile benim üzerimdeydi. Begüm ve Çağla beni görünce gözlerini irice açmışlardı. Savaş bana göz kırpmıştı. Etrafı tararken gördüğüm kişiyle kaşlarımı çattım. Kulina'nın burada ne işi vardı. Ne oluyor dercesine kaş kaldırdığımda zafer kazanmış bir şekilde gülüp başıyla Burak'ı işaret etti. Karşılıklı öpücük yollayarak ayrıldık. Bu davet Bulut'un amcası adına veriliyordu,arkadaşları ve ailesi de dahildi. Bulut'un ailesini görememiştim. 

Bulut'un dans teklifiyle kendimi pistte buldum. Hafif eğilmiş beni kaldırıyordu. Çünkü şu an sandalyemde değildim.Kalçam Bulut'un kolunun üzerindeydi ve biz ritme göre sallanıyorduk. Bu his beni yıldızlara çıkarmıştı. 

1 saat sonra...

"Bulut..? " Savaş bana içki getirmişti ve içmemi desteklemişti. Bulut'un arkadaşlarıyla tanışmıştım. Hepsi çok cana yakın insanlardı. Tekerlekli  sandalyede oluşum kimseye zarar vermemişti. Kafam biraz bulanmıştı,sanırım içki yüzünden. 

Davetteki insan sayısı azalmıştı. Bulut neredeydi? Seslenmeme rağmen bakmamıştı. Hızlıca arka bahçeye ilerlediğimde önümde kocaman bir havuz belirdi. Savaş Bulut ile konuşuyordu. 

"O kıza daha fazlasını yapma,hak etmiyor." Savaş bu sözleri tükürürcesine söylemişti. 

"Kendi işine bak Savaş. " Bulut bunu demişti ve Begüm de onaylamıştı. Onlar da her yerden çıkıyor. Biraz daha tartıştıktan sonra bunun kim oluğunu düşündüm. Ama aklıma kimse gelmiyordu. 

Ayak sesleri duymamla beraber sandalyemi hızlıca çevirmem bir oldu. Düz ilerliyorum derken havuz taşına takılıp sandalyemden ayrılmıştım. Havuzun derinliklerine doğru süzülüyordum. Dibe battığım da ellerimi çırparak kurtulmayı denedim ama sonuç vermedi. Yine dibe battım. Kurtarıcım yoktu bu sefer ve ben ölüyordum. 

Gökyüzü infilak etti. 

KUSURSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin