Elindeki telefonu sallayan Yoongi çok uzaklara dalmışken omzunda hissettiği dokunuş ile düşüncelerinden sıyrılarak sırtını dikleştirdi.
"Hyung, iyi misin?" dedi Taehyung merakla. Hyungunun son zamanlardaki dalgın ve düşünceli hali onu oldukça meraklandırdığı gibi diğer arkadaşları olan Namjoon, Hoseok ve Seokjin'i de meraklandırıyordu.
"İyiyim, yok bir şey." deyiverdi Yoongi küçüğünü geçiştirmek adına fakat bu esmer tenliyi tatmin etmekte işe yaramamıştı elbet.
"Biz senin dostunuz hyung, bir sıkıntın varsa anlatmalısın ki çözüm yolu bulalım. Arkadaşlar bu günler içindir demiyorlar mı hiç?" Esmer tenli diğerlerinin aksine Yoongi'de ciddi bir şeylerin olduğunu sezmeye başlayacaktı bu gidişle.
Bir diğer yandan ise küçüğünün dedikleri ile beyaz tenli olanın aklına direk DeathCookie gelmişti. Ciddi anlamda onu bulmayı kafaya takmıştı.
"Hyung~ Hadi gel yemekhaneye gidelim ve hepimize neler olduğunu anlat."
Yoongi, Taehyung'un dediklerini duymazken Taehyung çoktan onun koluna girmiş, kantine doğru götürüyordu. Yoongi o kadar çok düşünüyorduki DeathCookie'yi, küçüğünün onu yemekhaneye götürdüğünden haberi bile yoktu.
Yemekhaneye ulaştıklarında Taehyung vakit kaybetmeden Yoongi'yi diğerlerinin bulunduğu masaya sürüklemiş ve boş bir sandalye bulup onu oturtmuştu.
"Yah, Yoongi! Dökül hadi!" Seokjin alışılmadık bir şekilde bağırmış ve Yoongi'de dahil olmak üzere bütün ilgiyi üzerine çekmeyi başarmıştı.
"Efendim?" Etrafına dikkatlice baktı ve kafeterya'ya bile geldiğinden haberi olamayacak kadar dalgın olduğunu o an da anladı.
"Bir şeyler olduğu bariz ortada Yoongi, anlat bize her şeyi." Seokjin'in yumuşak sesi onu ikna etmeyi başarmıştı.
"Birkaç gündür kimliğini bilmediğim ve mesajlaştığım birisi var," Dediklerinin ardından arkadaşları heyecanlanarak önlerinde duran su şişelerini masaya vurarak gürültü çıkarmaya başladıkları anda Yoongi'nin tekrar söyledikleri heyecanlarını yarıda kesti. "Garip birisi... Ölmek istediğini söylüyor."
Gürültü yapmayı kestiler ve Namjoon hemen atıldı. "Ölmek de ne demek?"
"Benimle bir oyun oynuyor. Eğer seksen altı gün içerisinde ona aşık olursam oyunu kazanacakmış,"
"Ee!"
Arkadaşlarının heyecanı onda her şeyi çabucak anlatma isteği uyandırıyordu.
"Ona aşık olmaz isem eğer," Yutkundu. "Kendini öldürecekmiş. Daha önce çok denemiş ama başaramamış, bu sefer ise ciddi ciddi öldürecekmiş kendini."
Hoseok haykırdı. "Delilik bu! Bence seninle oynuyor olmalı, onunla ilgilenmeye başladığın anda kimliğini belli edecektir. Kızlar böyledir, fazla hayranın var."
"Bilemiyorum. Pek numara yapıyor gibi durmuyor ama psikolojisinin bozukluğu her cümlesinden belli oluyor. Normal ve sakinken anında sinirlenip kendine ve bana hakaret etmeye başlıyor."
"Nasıl birisi bu kişi? Yani bir şeyler söylemiştir." Taehyung'un da bayağı bir ilgisini çekmişti bu olay. O gizemli şeyleri sever ve çekici bulurdu herzaman.
"Oh.. Evet! Bayağı bir popüler olduğundan bahsetmişti. Herkesin onu sevdiğini ve tanıdığını... Tabi psikolojisi normal olmadığı için tam olarak şöyle şeyler de demişti, herkes beni suratım için seviyor, herkesin sevgisi sahte."
Yoongi arkadaşlarına yardım ister gibi bakıyor, onların bir çözüm yolu bulmasını canı gönülden istiyordu.
Bu sırada arkasında Yugyeom ve Jackson ile gelen, herkesin sevip saydığı oğlan giriş yapmıştı kantine. Min Yoongi gibi o da büyük bir üne sahipti okulda.
Jeon Jungkook suratındaki mükemmel gülümsemesi ile kantindeki kızların psikolojisini alt üst etmişti çoktan.
Kantindeki uğultu ve gürültü artarken Yoongi ve arkadaşları da hemen arkalarından geçen Jungkook'a ve arkadaşlarına bakmadan edememişti elbette.
Herkes için o anlar normalken Yoongi için pek normal değildi.
Jeon Jungkook her şeyi alt üst eden gülümsemesinin yanında Min Yoongi'ye göz kırpmıştı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
86 Days † yoonkook ✔
Hayran KurguDeadCookie: Eğer 86 gün içerisinde kendimi sana aşık edebilirsem ışığa kavuşacağım DeadCookie: 86 gün içerisinde kendimi sana aşık edemez isem kendimi öldüreceğim to; holyhakun || Kapak tasarımı; Book Covers || (KİTAP ASKIDA OLMAKLA BİRLİKTE YENİ GÜ...