-2-

8K 260 12
                                    

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn :*


Annemin sesiyle uyandım ve birşeyler yemek için mutfağa gittim. Yarım saatlik uyku bile baş ağrımı tam olarak geçirmemişti. Yemekten sonra ağrı kesici aldım. Bir saat geometri çalışıp bir film açtım. Uykum olmadığını farkedince çizim yapmak için çalışma masama ilerledim. Aklım nedense koyu kahve bakışlara gitti ve onu çizmek istedim. Bu ona özel birşey değildi. Dikkatimi çeken herkesi, herşeyi çizerdim. Ondan etkilenmemiştim. Bi an bugünkü tok sesini işittiğimi sandım. "Henüz." Gereksizce ürperdim ve çizmeye devam ettim. Resimde sadece arkası vardı. O olduğu belli bile değildi. Ama ben resmin görünmeyen kısmındaki soğuk bakışları sezebiliyordum. Saate bakınca her ne kadar uykum olmasa da yatmam gerektiğine karar verdim. O kadar uyumuş olmama rağmen tekrar uykuya dalmam uzun sürmedi.

Sabahları erken uyanmaktan nefret etsemde Milky Chance-Stolen Dance'ın melodisi beni biraz olsun yumuşattı. Oyalanmadan dar siyah kotumun üzerine kamufle yeşili salaş bir tişört geçirip siyah Arctic Monkeys yazılı beremi taktım. Montumu üzerime geçirip evden çıktım. Erken kalktığımda kahvaltı etmeyi sevmediğimden annemi uyandırmadan çıkmıştım. Çünkü uyandırsam kahvaltının yararları hakkında bir nutuk çekecek ve yüksek ihtimalle tartışacaktık. Babam böyle şeylere karışmazdı zaten ben daha uyanmadan çıktığını tahmin etmek zor değildi. Umursamayarak kulaklıklarımı takıp yürümeye başladım.
Çok geçmeden okula geldim ve Edebiyat sınıfına doğru ilerledim. Sınıfa girdiğimde çok fazla kişi yoktu. Gözüme Aaron ve onun içine düşmek üzere olan Jennifer takıldı. Şaşırmadığımı söylemeliyim. Jennifer'ın ona da saracağını tahmin etmiştim. Sırama geçerken onları izlemeye devam ettim.

Jennifer'ın yılışıkça davranışlarına rağmen Aaron onu duygu barındırmayan gözlerle dinliyordu. Fazla incelediğimi farkedip önüme dönücektim ki Aaron'un gözleriyle buluşan gözlerim yine ağzında dün gördüğüm belli belirsiz kıvrılmaya şahit oldu. Bu onda sevimli ve masum bir gülümseme değilde alaycı bir mimik gibi duruyordu. Gözetlemelerime ara vermemi sağlayan Beck'in kolumdan çekiştiren elleri oldu. Beni kantine sürükledi. Derdi neydi bunun ders başlamak üzereydi. ''Madelyn Jaden seni arıyordu. Sanırım dün ona haber vermeden eve gittiğin ve takılma planlarını bozduğun için kafanı koparıcak. Jaden'dan seni ben bile koruyamam sakar." dedi ve kıkırdadı. Ona öldürücü bakışlar atmaya çalıştım ama bu kıkırdamalarının kahkahaya dönüşmesine sebep oldu. Anlaşılan becerememiştim. "Sen gördüğüm en çirkin sakarsın." dedi ve gülmeye devam etti. Omuz silktim ve ona yaklaştım. Bi an şaşırdı ve ne diyeceğimi bekledi. Biraz daha yaklaştım ve fısıldadım. ''Beni Jaden'dan korumama konusunda emin misin?" Yüzümde alaycı bir gülümsemeyle geri çekilip yüzündeki etkilenmiş ve şaşkın ifadeyi gördüğümde kahkahayı bastım. Birden suratı ciddileşti. "Bakıyorum çok etkilendin ukala." "Ha-ha. Benim etkilendiğim kızlar ve onlarla ilgili düşüncelerimi bilsen böyle birşey demezdin çirkin." Göz devirdim ve omuzuna şu acıtmayan -acıtamayan- yumruklarımdan geçirdim. "Kızardın çirkin." Gülmeye devam etti. Ondan hoşlanmadığımı o da biliyordu. Klasik şakalaşmalarımızı Jaden'ın sırtıma atlayıp cırlaması böldü. Durumu açıkladım ve zil sayesinde iki manyaktan kurtulup Edebiyat sınıfına geri döndüm.

Yerime geçmemle Bay Robert sınıfa girdi. Anlaşılan Ders boştu ve psikoloji işleyecektik. Bay Robert sevdiğim nadir öğretmenlerdendi. "Sırları değerli kılan güven duygusudur. Bugün güven ve tahmin duygumuzu ölçeceğiz." Herkes anlamayan gözlerle bakarken Bay Robert devam etti. "Sizlere belirleyeceğim eşlerinizle karşılıklı herhangi bir sırrınızı tahmin edeceksiniz ve sonra kendiniz bir sırrınızı söyleyeceksiniz. Fobilerinizden bahsedebilirsiniz. Dilediğinizi söylemek, istemediğinizi söylememekte elbette serbestsiniz." Farklı bir uygulama. Eğer eşim Beck veya Jaden'sa zaten onların bilmediği bir sırrım yoktu. Bay Robert isimleri sıralamaya başladı. Beck'e Jennifer çıkmıştı. Jennifer'ın halinden memnun olduğu açıktı. Beck yakışıklı denebilecek bir çocuktu ve yılışma konusunda Jennifer için bu yeterli bir sebepti. Jaden'a da inek Fredd çıktı. Jaden saklamaya gerek duymadan yüzünü buruşturdu. Bir iki kişinin ardından kendi adımı duydum. Madelyn ve Aaron. Yüzüne baktığımda yine duygulardan arınmış bir şekilde bana baktığını gördüğümde şaşırmadım. Belkide bir sırrı bile yoktu. Olsa da eminim bana söylemezdi. Bay Robert'in isteği üzerine herkes eşlerinin yanına geçti. Bir süre konuşmadan öylece beni izledi. En nefret ettiğim şeyi yapıyordu. Bunu farketmişçesine gözlerini çekti.

Biraz durdum ve ağzımı araladım. "Karanlıktan korkuyorsun?" Saçma bir tahminde bulunduğumu biliyordum. Zaten bakma gereği bile duymadan kestirip attı. "Hayır." Bir sırrımı düşündüm ama aklıma hiçbirşey gelmiyordu. Aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Hiç aşık olmadım." Duymamış gibi önüne bakmaya devam etti sonra bana döndü ve yaklaştı. Nefesinin yanağıma ve kulağıma çarptığını hissettim. "Kaybetmekten korkuyorsun."
"Hayır." Haklıydı ama bu sırrım sayılmazdı. "Soru sormadım. Tahmin ettim ve gözlerinde beni onayladı." Cevap vermedim. Birazda olsa geri çekildi. Ukala gibi bir hâli vardı ama yüzü sesinden anlaşılanın aksine gayet ciddiydi. Açtığı mesafeyi tekrar kapattı. "Kusursuza sahip olacağım." Farketmeden ağzımdan iki harf çıktı. "Ha?" Yüzüne daha önce hiç görmediğim diğerlerinden biraz daha belirgin ama silik bir gülümseme yerleştirdi. Ve sonra tekrar eski halini aldı. "Sırrım bu." Kusursuza sahip olacağım da ne demekti. Zil çaldı ve herkes dağılmaya başladı. Aaron'da kalktı ve tam gidecekken seslendim. "Bu bir sır sayılmaz. Kusursuzdan kastın neyse daha sahip bile değilsin." Rutin silik gülümsemesini yerleştirdi. "Değilim." Arkasını dönüp kapıdan çıkmadan önce zor işittiğim birşey mırıldandı. "Henüz."

KusursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin