-10-

4.6K 157 9
                                    

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum umarım beğenirsiniz :D

BECK WALKER

Madelyn'in kucağıma düşmesi sonucu yüzünde oluşan şaşkın ifadeyi görünce gülmeye başladım. Ki lanet herifin sesini duyana kadar. "Jennifer seni çağırıyor Beck." Madelyn'le birlikte bende Aaron'a döndüm. Jennifer beni neden çağırabilirdi ki. Madelyn'in aniden kucağımdan kalkmasıyla bende kalktım.

Merdivenleri çıkıp üst kata ulaştığımda Aaron'ın dediği soldan ilk kapı aralıktı. Kapıyı ittirdiğimde yatakta bacaklarını ve kalçasının bir kısmını kapatmayan şortuyla bacak bacak üstüne atmış Jennifer'la karşılaştım. Ayağa kalktı ve sürtünerek yanından geçip kapıyı kapattı. Tekrar yanıma geldi ve ellerini boynuma doladı. "Eğlenmek isteyeceğini umuyorum Beck." Sesinde bile seksi bir hava vardı. Bu ucuz sürtüğün takımdakilerin hepsiyle yattığına bahse girerim. Bu onu gözümde itici kılsada erkekliğim benimle aynı düşüncede değildi. Bedenini bana yasladı. Madelyn aşağıdaydı. O herifleken ben burda Jennifer'la yatamazdım. Geri çekildim. "Yoksa istemiyor musun?" Jennifer parmaklarını hafifçe kasıklarıma sürttü. Onu ittirdim ve hızlıca kapıdan çıktım. Biraz daha orda kalsam kendimi tutabileceğimi sanmıyordum. Vücudum kasılmıştı. Gergin bir şekilde aşağı indiğimde ister istemez gözlerimi Madelyn'den kaçırdım. Adımlarımı hızlandırarak kapıdan çıktım ve soğuk havanın etkisiyle biraz daha rahatladım.

MADELYN SWARTZ

Beck'in arabasına yürürken yüzümü okşayan esintiyle üşüdüğümü farkettim. Arabaya bindiğimde uzun süre Beck'i süzdüm. Çenesi gerilmişti ama sinirli değil gergin bir hâli vardı. Arada bana bakıp ona bakmamdan rahatsız olduğunu belli ederek gözlerini kaçırıyordu. "İyi misin Beck." "Evet." Kısa, net ve susmam gerektiği düşüncesi uyandıran cevabı Aaron'ı hatırlattı. "Jennifer'la yukarıda ne yaptınız?" "Hiçbirşey." ben 'inanmadım' bakışları atarken o ağzındaki baklayı çıkarıcakmış gibi sesli bir nefes verdi. "Öğrenmek istediğine emin misin çirkin? Suratının kırmızıya bürünmesini istemem." Gözlerim olabildiğince açıldı. "Onunla yattın mı Beck?" "Ciddi misin Madelyn? Gerçekten öyle birşey yapsaydık o kadar çabuk aşağı iner miydim sence?" Utançla gözlerimi ellerime sabitledim. Yanaklarımın kırmızılaştığına bahse girebilirim. "Ah.. Şey.. Ben sandım ki.." "Dalga geçiyorum Madelyn. Sanırım onun amacı gerçekten buydu ama o kızla yatıcağımı sanmıyorum. Her ne kadar güzel göğüsleri ve kıvrımlı kalçaları ol-" "Tamam Beck kapa çeneni." Dudakları her zamanki gibi alayla kıvrıldı. "Yoksa kıskandın mı çirkin? Ah ciddiyim buna gerek yok emin ol sende daha iyisi var." Yüzümün iyice kızardığını hissedebiliyordum. Ellerimi yüzüme örtmemle kıkırdamasını duydum. "Şunu yapmayı kes." Kıkırdamaya devam etti. Bir süre sonra ellerimi yüzümden çekip dışarıyı izledim ve araba durduğunda eve geldiğimizi farkettim.

Beck'le inip bahçe kapısından girdik. Kuzenimin -aslında yarı çıplak uyuyan bir Aaron'ın- benimle kalmayacağını bildiğinden Beck'in beni yalnız bırakmayacağını tahmin ediyordum. Eve girdiğimizde Beck televizyonun karşısına geçip bir film izlemeye başladı. Bende duş almak için yukarı çıktım.

Duşta uzun süre oyalandıktan sonra çıkıp havluma sarındım. Odama dönüp direk iç çamaşırı çekmeceme yöneldim. Biraz karıştırmam sonucu kedili çamaşırlarımı bulmuştum ki arkamdan gelen sesle irkildim. "Bence siyah olanı giymelisin." Arkamı dönüp Beck'in yatağıma yayılmış bedeni ve yüzüne hakim olan alaycı sırıtışıyla karşılaştım. Beni uzunca süzdü. Her ne kadar üstümde, kalçamın biraz altında biten bir havlu sarılı olsada Beck'in bakışları çıplakmışım gibi hissettiriyordu. Ben ona boş boş bakarken konuşmaya devam etti. "Ah düşündüm de Jennifer'ın kalçası seninkinden daha çekici çirkin." Birden istemsizce kaşlarım çatıldı. Ve tekrar yüzümü ifadesizleştirdim. "Üstümü giyineceğim Beck. Diyorum ki odamdan çıksan." Sırıtışını silmeden yataktan kalktı ve kapıya yürüdü. Kapıdan çıkarken bana döndü ve durdu. "Siyahı tercih etmelisin." Çıktıktan sonra kapıyı kapayınca rahat bir nefes verdim ve hızlıca kedili çamaşırlarımla pijamamı giydim. Aşağı indiğimde Beck koltukta uyuyakalmıştı. Su içip geri odama çıktım. Beck'i uyandırıp burada yatmasını söylesem mi söylemesem mi ikileminde gidip gelirken mesaj sesiyle, yatağın diğer ucuna fırlattığım telefonuma uzandım. Kayıtlı olmayan bir numaradan gelen mesajı açtım.

'Onunla uyuma. Kokun sadece bana ait biliyorsun melek.'

Numaramı nerden bulduğu sorusu aklıma gelse de çok kafa yormadım. Jennifer sayesinde falan bulmuş olabilirdi. Ama asıl ilgimi çeken 'kokun bana ait' kısmıydı. Evet kabul ediyorum hoşuma gitti. Ama genellikle soğuk davranışları, beni önemsediği hakkındaki tezlerimi çürütüyordu. Peki ben onu önemsiyor muydum? Kafamda kurduğum saçma şeylerle uykuya daldım.

Sabah arkama dönmemle sert bir şeye çarptım ve birkaç saniye sonra gelen gürültüyle gözlerimi araladım. Yerde Beck'in bedenini görmemle gülmeye başladım. Dün akşam aşağıda yatmıştı ve yüksek ihtimalle sabaha doğru uyanıp gelmişti. Şimdiyse onu yanlışlıkla yataktan itmem üzerine yerde inliyordu. Aaron burda olsa eminim benimle gurur duyardı.

Kalkıp Beck'in mızmızlanmalarını umursamadan banyoya girip aynada berat haldeki yansımama iltifatlar yağdırdım. Yüzümü yıkayıp çıktıktan sonra mutfakta Beck ve kendime birer sandviç hazırladım. Kendine gelmiş olacak ki sonunda aşağı indi ve sandviçini birkaç iri ısırıkta bitirdi. Sonra bir arkadaşıyla buluşacağı hakkında birşeyler geveledi. Çoğu kısmını dinlemedim. Beni yalnız bırakacağı için daha fazla bahane üreterek vicdanını rahatlatıyordu sanırım. Bana çocukmuşum gibi davransada kendimi önemli hissettiriyordu ve bunu seviyordum. Bir kardeş veya abinin yerini oldukça iyi dolduruyordu. Beck'in evden çıkmasıyla uzun zamandır ertelediğim Jaden'ı aradım. Herşeyi olduğu gibi anlattım. Telefondan cırlama, çığlık ve şaşkınlık nidaları yükselmesi sona erince, haftaiçi ona gidip daha detaylı anlatmazsam beni öldüreceğine dair oldukça yaratıcı tehditler savurdu. Bu akşam annemler geliyordu ve ev darmadağındı. Etrafı biraz topladım. Tam kendimi koltuğa atmıştım ki zil çaldı. Kapıdaki yüzle vücuduma ani bir heyecan dalgası yayıldı. Onu her gördüğümde böyle aptalca bir tipe bürünüp kendimi rezil etmem sinirimi bozuyordu.

Ben boş boş bakarken içeri geçti. "Ne kadar üzücü ki gitmiş." Sanırım Beck'i kastediyordu. Bana döndü ve bakışlarını üzerimde dolaştırdı. "Oysa seni onun yanında utandırmak daha eğlenceli olurdu." Cevap vermedim. Bu sinirimi bozmaya başlamıştı. Daha çok sinirimi bozan ise onun bu tutarsız davranışları rahatsız etse de bu beni kendine çekiyordu. "Dün gece umarım mesajımı almışsındır." Soru sorar gibi söylemişti. Anlamamazlıktan gelerek yine cevap vermedim. Bunun onu sinirlendireceğini biliyordum ama umrumda değildi. Koyu kahve gözlerinin daha da koyulaştı ve çenesi seyirdi. "Dün gece birlikte mi uyudunuz?" "Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum." Arkamı döndüm ve yavaşça merdivenleri çıkmaya başladım. Aaron'un belimden çekmesiyle düşmemek için ona tutundum ve duvarla arasında kaldım. Soğuk gözlerini gözlerime dikti. "Beni sinirlendirmek hoşuna gidiyor." Bu sefer cevap bekler gibi değil de cümlesini daha tamamlamamış gibi bir ses tonu vardı. Ve tahmin ettiğim gibi devam etti. "Benim de hoşuma giden şeyler var." Parmaklarını tişörtümün içinden belime yerleştirdi ve dudaklarıma yaklaştı. Ne yapıcağını tahmin etmek zor değildi. Ellerim ittirmek için göğüslerine gitti ama o gücü bulamadım ve bu dudaklarını benimkilerle buluşturmasına sebep oldu. Alt dudağımı dudaklarına hapsetti. Karşılık verdim. Bu onun dudaklarının daha hareketlenmesine yol açsa da ne yaptığımın farkında bile değildim. O çekim beynimi kullanmamı engelliyor gibiydi.

Elleri belimden sırtıma çıkarken durması için dudağını ısırdım. Yaptığım şeyle dudaklarımın üstüne mırıltılı bir nefes verdi. Geri çekilip gözlerimi kaçırdım. "Yine utangaçlığın mı tuttu?" Suratında alay eder bir ifade vardı. Utangaç olmamla ilgili dalga geçmesinden sıkılmıştım. Ani bir cesaretle dudaklarına yapıştım. Sanırım beklemiyordu çünkü önce bekledi sonra şaşkınlığı üzerinden atarak karşılık verdi. Kendimi kanıtlamaya çalışır gibi tişörtünün eteklerinden tutup üstünden sıyırdım ve ayak ucuna doğru bıraktım. Ellerimi beceriksizce belindeki dövmelere indirirken dudaklarıma zor duyduğun titrek bir nefes verdi. Elimi çekmemle dudaklarını kararsızca dudaklarımdan çektiğinde nefes nefeseydik.

Nefesimizi düzene sokarken alnını alnıma yasladı ve ellerini karnımda gezdirirken konuştu. "Beni zorluyorsun melek." Durdu. Birkaç nefesten sonra devam etti. "Kendini bu şekilde kanıtlayacaksan belkide utangaçlığını daha sık dile getirmeliyim." Gözlerim yüzüne yöneldiğine tek düşündüğüm mükemmel bir gülümsemeye sahip olduğuydu.

KusursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin