-9-

4.8K 171 3
                                    

Vote vermeyi ve bölümle ilgili yorum yapmayı unutmayınn iyi okumalar :D

Aaron Beck'i yere savurup arabayla okuldan uzaklaştığında koşarak Beck'in yanına gittim. Yüzü berbat haldeydi. Hemşireye geldiğimizde hemşire kaşındaki kanları temizlerken Beck'in bakışları bana yöneldi. "O piç kurusuyla çıkmadığını söyle Madelyn." Beck'in iğrenirmiş gibi söylediği küfürlü cümle hemşirenin duraksayıp ona dik dik bakmasına sebep oldu. Beck umursamadan benden bir cevap bekliyordu. Onunla çıkmıyorduk. Aklıma az önce beni öpmesi gelince yanaklarım ısındı. Yaptığı aptallığın bir açıklaması olmalıydı. Beck'in beklentili bakışlarının hala üstümde olduğunu farkettiğimde ciddi bir ses takınmaya çalıştım. "Hayır." "Seni öpme cesaretini nereden buluyor bu herif?" Cevap vermedim. Daha doğrusu veremedim. Ne diyecektim ki 'biz onunla defalara sarmaş dolaş uyuduk ve dudakları çenem ve boynumdaki her kıvrımı ezberledi o yüzden beni öpmesini sorun etmemeliyiz' mi?

Beck benim iç sesimle tartıştığımdan dolayı bu düşünceli halimi kendince saçma bir şekilde yorumladı. "Yoksa ondan hoşlanıyor musun?" Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. "Anlaşılan kafana fazla darbe yemişsin Beck." Bozuntuya vermedi. "Onun sana bakışları hoşuma gitmedi çirkin." "Sadece abartıyorsun." Yanına gidip yüzündeki yaralarda parmaklarımı gezdirdim ve yüzümü buruşturdum. Sanırım benim yüzümden olmuştu. Aaron'la gelmemeliydim. Böyle birşey yapacağını tahmin edemezdim ama yinede onun arabasına binmeyip yürüyebilirdim. Beck hissettiklerimi sezmiş gibi konuştu. Sanırım yüz ifademden falan anlamıştı. "Kendi kendine kafanda birşeyler kurma çirkin. Senin suçun değildi. Ama eğer bu kadar diretiyorsan bugün antrenmandan sonra bana geometri çalıştırarak vicdanını rahatlatabilirsin." İtiraz etmek istemiyordum. Hem o gelince Aaron gelmezdi ve Beck'e yalan söylememe gerek kalmazdı. Onaylayan biçimde kafamı salladım. Hemşirenin yanından ayrıldığımızda son ders başlıyordu. Bugün tüm dersleri kaçırmıştım. Beck'le birlikte son derse girmemeye karar verdik ve okul bahçesindeki banka oturduk. "Neden o çocukla geldiğini hala anlatmadın." Harika. Boş boş yüzüne bakarken ne uyduracağımı düşünüyordum. "Önceden tanışmıştık ve sabah yolda karşılaşınca bırakabileceğini söyledi. Sadece tesadüf." Beck'e yalan söylemekten nefret etsemde kuzenim yerine Aaron'la kaldığımı söylersem hiç iyi olmazdı. Zaten annemler yarın akşam dönüyorlardı. Daha fazla yalana gerek kalmayacaktı.

Son derste bittiğinde bahçe kalabalıklaştı. Takımdakiler antrenman için Beck'i çağırdılar ve bende çantamı alıp çıkış kapısına yürüdüm. İleride Aaron'un arabasını gördüğümde adımlarımı yavaşlattım ve arabada olmadığını görünce etrafa bakındım.

Sola döndüğümde patlamış kaşıyla karşılaşmayı beklemiyordum. Aniden kolumu çekiştirerek arabaya sürükledi. Beni ön koltuğa itiştirdiğinde üstüme çıktı ve kapıyı kapattı. Kapıyı kitleyip yanımdaki koltuğa geçtiğinde bunu kaçmamam için yaptığını yeni anlamıştım. Arabayı çalıştırdı ve gaza yüklendi. "Nereye gidiyoruz?" Cevap vermedi. "Yaptığının bir açıklaması vardır diye düşünüyorum." Soru sormasam da cevap bekleyen bakışlarla onu süzdüm. Gaza bastı ve direksiyondaki ellerini sıkılaştırdı. Parmaklarının boğumlarının beyazlaştığını görebiliyordum. Elimdeki telefonu bıkkınlıkla birkaç defa çevirdim. "Bugün Beck'le ders çalışacağız geç kalmamalıyım. Beni nereye götürüyorsun?" Sinirli bakışları bana yöneldi. Yüzüne alaycı bir gülümseme takındı ama sesinden sinirinin biraz bile yatışmadığı belli oluyordu. "Belkide değerli arkadaşınla bende ders çalışmalısınız." Telefonumu elimden çekti ve ben daha şaşırmaya bile zaman bulamadan kişilerden Beck'i bulup aradı. Elinden çekmeye kalkışacaktım ki yolda olduğumuz ve hızlı gittiği için cesaret edemedim. "Madelyn bende. Adresi mesaj atıcam." Onu davet bile etmemişti. Bu sabah kavga etmişlerdi bu yüzden Beck hiçbir türlü kabul etmezdi zaten. Ama eminim başıma birşey gelmesinden korkup gelecekti. Ve Aaron'da bunu tahmin ettiği için kibarlıkta bulunmaya zahmet etmemişti. Aaron adresi mesaj attı ve yaklaşık beş dakika içinde büyük bir evin kapısında durduk. Arabadan indik ve evin kapısına doğru yürüdük. Kapıyı çalışan olduğunu tahmin ettiğim bir kadın açtı. İçeri geçtiğimizde çekingen adımlarla Aaron'ı takip ettim. Salonda Jennifer poposunu kapayıp kapamadığından emin olamadığım şortu ve dar kolsuz tişörtüyle bir dergiyi karıştırıyordu. Aaron'u görünce gözleri parladı ve zıplayarak yanımıza geldi. "Erken geldin Aaron." Aaron'un yanağına sulu bir öpücük kondurdu. Jennifer'ın bazı konularda üvey kardeş olmalarını umursadığını sanmıyorum. Aaron Jennifer'a baygın bakışlar attı. "Ne zamandan beri sana hesap veriyorum Jennifer." Jennifer bozuntuya vermeyerek sonunda bana baktı ve yüzünü buruşturdu. Beklemediğim birşey değildi. Tekrar Aaron'a döndü. "Bunun burda ne işi var." Beni küçümsemesine aldırmadım ve etrafta gözlerimi gezdirdim. Aaron cevap verecekken zil çaldı. Çok geçmeden Beck'in telaşlı adımlarını işittim. Yanıma geldi ve elini belime koydu. Bu Beck'in klasik korumacı hareketiydi. "Sende çalışacağımızı sanıyordum Madelyn." Aaron'un gözleri Beck'in belimde duran eline kaydı. Alaycı gülümsemesini takındı. "Değerli misafirimizde geldiğine göre başlayabiliriz." Jennifer'ın aptal bakışları ikisi üzerinde gidip gelirken Beck'de alaycı bir tonda mırıldandı. "Kesinlikle." Buradaki gerginliği sadece ben mi seziyordum. Beck elini çekmeyerek beni koltuğa yönlendirdi. Beck kitabını çıkarırken bende Jennifer'la yapmamız gereken (!) ama benim dün eve döndüğümde oyalanmak için açtığım bilgisayarımda yaptığım araştırmaların ödevini çıkarıp Jennifer'a uzattım. Eline aldı ve bana baktı. "Ödevini (!) görmek istersin diye düşündüm." Yaptığım göndermeye aldırmadan kağıtları bana geri verdi. "Umrumda değil." Aptal sürtük.

Ödevi çantama geri koydum ve Beck'e döndüm. Soruyu çözmek için gerçekten uğraşmıştı. Beck'e yaklaştım ve kalemini elinden aldım. Aaron'ın üzerimdeki bakışlarını hissedebiliyordum. Bu sırada Jennifer kitabını alıp Aaron'un yanına gitti ve soruyu anlatmasını istedi. Soruya bakmamıştı bile ve eminim anlatsada anlamazdı. Ben Beck'le birkaç soru çözmüşken Jennifer ve Aaron hala aynı sorudalardı. Jennifer'ın asıl isteğinin soruyu çözmekten çok Aaron'ın kucağına geçmek olduğunu anlamak zor değildi. Jennifer bir süre sonra isteğine tam olarak ulaşamayınca yukarı çıktı. Çok geçmeden Aaron'da çıktığında yukarıda ne yaptıklarını gerçekten merak ediyordum. Ah hadi ama. Biz varken yapmazlardı değil mi?

Beck başka bir soruyu çözmeyi denerken mutfağa gidip su içtim ve salona döndüğümde Beck'in hala çabaladığını gördüm. Yanına yürüdüm. "Olmuyor Madelyn." Eğildim ve soruya baktım. Heryeri karalamıştı. "Otur ve çöz şu soruyu çirkin." Beni koltuğa çekmesiyle tökezleyip kendimi kucağında bulmam bir oldu. Beck'in şaşkın suratımla dalga geçen kahkahalarını Aaron'ın sert sesi böldü. "Jennifer seni çağırıyor Beck." Beck anlamayan bakışlarla Aaron'a döndü ve bende hızlıca kucağından kalktım. Beck merdivene doğru ilerlerken Aaron homurdandı. "Soldan ilk kapı." Beck merdivenleri çıkarken Aaron uzunca bana baktı. Bende kalkıp Beck'in yanına gidecektim ki Aaron'un bedeni yolumu kesti. "Belki aptal arkadaşın yerine bana ders çalıştırmalısın. Benim kucağımı daha rahat bulacağına eminim." Yaptığı imayla sinirlenecek yüzüne tokat attım. Benimle bir sürtükmüşüm gibi konuşamazdı. Koyulaşan gözlerini gözlerime dikti ve bileklerimi kafam hizasında bedenimle birlikte duvara yapıştırdı. "Yapmaman gereken şeyler yapıyorsun melek." Bana 'melek' demesi hoşuma gitse de bu ses tonuyla söylemesi ürkmeme sebep olmuştu. Nefesi dudaklarıma çarparken gözleri de nefesiyle aynı şeye odaklanmıştı. Sessizliği bozup sabahtan beri merak ettiğim şeyi tekrar sordum. "Sabah neden öyle birşey yaptın?" Silik gülümsemesini takındı. "Nasıl birşey?" Aramızdaki mesafeyi yok denecek kadar azalttı. "Hani arabadan inince. Beck'in yanına giderken." "Ee?" Bunu bilerek yapıyordu. "Yani.." Ben anlatmaya çalışırken dudaklarını benimkilere örttü ve sonra çok az geri çekildi. Hala dudaklarımız birbirine değerken konuştu. "Kastettiğin bu mu." "Bunu bi daha yapma." Sesimi kararlı çıkarmaya çalışmıştım ama bana bu kadar yakınken olmuyordu. Dudakları dudaklarımdan uzaklaşıp kulağıma sürttüğünde titrek bir nefes verdim. "Düşündüğümden de masumsun melek." Benden aniden uzaklaştı ve ben sıcaklığının eksikliğiyle afalladım. Neden birden çekildiğini düşünürken merdivenin son basamağını inen Beck'i gördüm ve içten içe çekildiği için minnet duydum.

Beck'le göz göze geldiğimde gözlerini kaçırdı. Yanıma geldi. "Geç oldu gidelim Madelyn." Beck kapıya doğru yürüdü. Aaron'ın yanından geçerken hafifçe bana yaklaştı. "İyi geceler melek." Geri çekilerek geçmeme izin verdi. Hızlı adımlarla Beck'e yetiştim. Arkama döndüğümde hafifçe dudaklarının kıvrıldığını gördüm. Bir meleği şaşırtacak mükemmelliğe sahipti.

KusursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin