Umarım beğenirsiniz vote ve yorumlarınızı bekliyorum :D
Telefonu suratıma kapadığından beri Aaron'ın neden Jennifer'ın yanında olduğunu düşünüyordum. Beni ilgilendirmezdi ve şu an asıl önemli olan evde yalnız olduğumdu ve ben şu ana kadar hiç yalnız kalmamıştım. Annemlerin evde olmadığı günlerde ya ben Jaden'da kalırdım ya da o bize gelirdi. Evet küçük bir çocuk değildim ama bu beni rahatsız ettiği gerçeğini değiştirmezdi. Mutfağa geçip kendime bir sandviç hazırladım ve salona geçip yemeye başladım. Evdeki sessizlik can sıkıcı olmaya başlayınca televizyonu açtım ve bir süre boş boş kanallarda gezindim. Koltukta uyuklamaya başladığımda saat daha sekiz buçuk bile değildi.
Telefonumdan gelen sesle irkildim ve telefonun ekranına baktım. Bilmediğim bir numaraydı. Başta tereddüt etsemde telefonu açıp kulağıma götürdüm. ''Bahçe kapısına çık.'' Aaron'ın sesini duydum ve cevap vermeme bile izin vermeden yüzüme kapadı. Benim telefonumu nerden bulmuştu. Ayrıca bu saatte burada ne işi vardı. Yarım saat önce Jennifer'ın telefonuna cevap vermişti ve şimdi de muhtemelen bahçe kapısında dikiliyordu. Üzerimde ne olduğunu umursamadan üstüme montumu geçirip evden çıktım ve bahçe kapısına yürüdüm.
Bahçe kapısını açmamla duvara yaslanmış siluetle burun buruna gelmem bir oldu. Dudalarıma çarpan nefesle titresemde görüşümü kaplayan sigara dumanı yüzümü buruşturmama sebep oldu. Gözümün yavaş yavaş karanlığa alışmasıyla Aaron'ın yüz hatlarını seçer oldum. Yine ifadesizce gözlerime bakıyordu. Pijamama yönelen bakışlarıyla suratında karanlıkta zar zor seçtiğim bir sırıtış belirdi. Sırıtışı sinirimi bozdu ve incelemesinden sıkılarak konuştum. ''Neden geldin?'' ''Pijamaların yakışmış.'' Alaycı bakışları hala silinmemişti. ''Sana bir soru sordum.'' ''Beni içeri davet etmeyecek misin? Eminim annen evde olsa misafirperverliğin hakkında uzun bir eleştiri yapardı.'' Annemin evde olmadığını nerden biliyordu. Kendi kendime konuşmaktansa ona sormak daha mantıklıydı. ''Annemin evde olmadığını nerden biliyorsun?'' Cevap vermeye tenezzül etmeden omuzuma hafifçe sürterek bahçe kapısından girdi ve bende peşinden gitmeye başladım. Açık bıraktığım evin kapısından da girdi ve salona ilerledi. Kapıyı kapatıp bende salona geçtim. Yüzünü bana dönüp koltuğa yayıldığında patlamış kaşını ve dudağını yeni farkettim. Şaşkınca yaklaştım. ''Yüzüne ne oldu?'' ''Bu kadar endişelenme sakar önemli birşey yok.'' Onu umursamadan yukarı çıkıp dezenfektan, krem ve bir bez getirdim. Yanına oturup üzerine eğildim. Beze bir iki damla dezenfektan damlatıp kaşına bastırdım. Acıttığımı düşünerek ani bir refleksle geri çekilmiştim ki koltuktan düşmek üzereyken belimden kavradı. Şaşkın surat ifademe bakarken ağzından kahkaha denemeyecek kadar belirsiz bir ses çıktı. İlk defa onu doğru dürüst gülerken görmüştüm.
Temizlediğim kaşına krem sürdükten sonra bezi katlayıp biraz daha dezenfektan damlattım ve hafifçe dudağına sürdüm. Ben dudaklarına bezi sürerken beni inceliyordu ve gözleri dudaklarıma kaydı. Yanaklarımın ısınmaya başladığını hissettim. ''Çok çabuk utanıyorsun.'' Hadi ama. Her zaman farketmek zorunda mıydı. Suratımı ciddileştirmeye çalıştım. ''Utanmadım.'' İnanmamışçasına kafa salladı. Dudağının patlayan kısmına kremi sürerken üstüne çıkmamak için dengemi sağlamaya çalışıyordum ve koltuktan düşmemek için büyük çaba sarf ediyordum. ''Seni yemem sakar emin ol kucağıma düşersen yere düştüğünden çok daha az canın acır şimdi biraz yaklaş.'' Beni kendine doğru çekti. Kremi dudağının kenarına da yaydıktan sonra ayağa kalktım ve getirdiğim malzemeleri götürdüm. Banyo kapısını açtım ve odamın kapısının önünden geçecekken Aaron'un odamda olduğunu farkettim. Odamdaki aynaya bakıp yüzünü buruşturdu. Yüzüne ne olduğunu anlatmamıştı ve anlatacağa da benzemiyordu.
''Geç oldu.'' Açık açık git desem daha mantıklı olurdu. Yatağıma ilerledi. ''Bencede.'' Tişörtünü eliyle göğüs kafesine kadar sıyırdı ve benim şaşkın ve hayran bakışlarımla karşılaşınca tişörtün uçlarını bıraktı ve sırıttı. ''Senin gibi utangaç bir sakarın bundan utanacağını tahmin etmeliydim.'' Yatağa yattı ve ben hala kapıda dikiliyordum. ''Uykunun geldiğini sanıyordum.'' Hafifçe silkelendim ve sonunda ağzımdan kelimeler çıktı. ''Burada mı uyuyacaksın.'' ''Evet.'' sinirlenerek yastığımı alıp odamın köşesindeki koltuğa doğru yönlenirken Aaron'ın sesini duydum. ''Burada yatabilirsin. Burası iki kişilik ve sana dokunmam. Utangaçlarla ilgilenmediğimden bahsetmiş miydim.'' Sabah uyandığımda her yerim ağrıyarak okula gitmek istemiyordum. Tereddüte düştüm ve sonra yatağa doğru ilerledim. Aaron'dan uzak olan tarafa kıvrıldım. Küçük bir hareketimle yataktan düşebilirdim.
Belimde hissettiğim sıcak dokunuş nazikçe kavrayıp beni yatağın ortasına çekti ve kulağıma değen nefes farkedilmeyecek şekilde titrememe sebep oldu. ''Yataktan düşeceksin.'' Cevap vermedim ve uykumun gelmesiyle gözlerim kapanırken belimdeki ellerini geri çekmemesini farketmemiştim bile. Baş döndürücü kokusunda uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz
Teen FictionNefesinin yanağıma ve kulağıma çarptığını hissettim. "Kaybetmekten korkuyorsun." "Hayır." Haklıydı ama bu sırrım sayılmazdı. "Soru sormadım. Tahmin ettim ve gözlerinde beni onayladı." Cevap vermedim. Birazda olsa geri çekildi. Ukala gibi bir hâli va...