Bölüm tümüyle Madelyn'in ağzından umarım beğenirsiniz ve lütfen vote vermeyi unutmayın ayrıca yorumların az oluşu beni gerçekten üzüyo yorumlarınız olmadan hatalarımı farkedemiyorum ve bir yerlerde yanlış yaptığım hissine kapılıyorum yorumlarınızı bekliyorumm :D iyi okumalar
Her ne kadar istemeye istemeye de olsa Edrick'in yanından ayrılmış eve doğru yürüyordum. Ayakkabılarıma giren kum rahatsız etsede adımlarımı oldukça yavaş tutuyordum. Nasıl olsa bir şekilde eve gidecektim. Bu süreçteyse rutin surat asmalarıma yer verecektim. Belkide geciktirerek pek birşey elde etmiyordum. Kafamı dağıtmaya çalışırken bu seferde beynimi Aaron işgal etmeyi başardı. O günden beri görüşmemiştik veya aramamıştı. Aslında yüzsüzlük yapıp arayabilirdim ama sanırım o kadınla öpüştüklerini gördükten sonra bu yapacağım son şey olurdu. Ne bekliyordum ki beni arayıp 'Seni oraya getirip başka bir kızla öpüşmem -ve belkide daha ilerisi- tam bir piçlikti özür dilerim Madelyn' demesini mi? Aaron'ın benden özür dilemeyeceğinden ve böyle aptalca bir konuşma içine girmeyeceğinden emindim. Ayrıca bunu düşünürken kafama öpüşmekten ileri gitmiş olma olasılığı dank edince aslında bunun bir olasılık olmayacak kadar kesinliğe yatkın olduğunu farkındaydım. Aaron Black ve herhangi bir kızla yatmak. Onun için kulağa saçma gelecek kadar sıradan bir eylem olduğuna şüphe yok. Ah oturmuş Aaron'ın kaç kızla yattığını tahmin etmeye çalışıyordum. Artık onu düşünmeyi kesmeliydim. Ondan hoşlanmam beynimde ona taciz etmemi gerektirmezdi. Peki ya o? Ben ondan hoşlanıyordum ve o benimle ilgili birşey hissediyor muydu? Saçmalama Madelyn. Bu düşünce boğazıma otururken o gün gördüklerim sorumun cevabımın olumsuzluğunu kanıtlar gibiydi. Yutkundum, eve geldiğimi farkederek anahtarımı çıkardım ve içeri girdim. Evdekilere varlığımı hissettirmemeye çalışarak odama çıktım. Birkaç saat kitap okuduktan sonra mayışmıştım. Saat o kadar geç olmasada uykumun ağır basmasıyla daha fazla direnmedim.
Sabah uyandığımda bir süre yatakta kalıp pazartesiye lanetler savurdum ve Aaron'ı görünce ne yapacağımı kafamda tarttım. Belki biraz ona benzeseydim umursamazlığımı çözüm olarak sunabilirdim. Kalkıp kot bir şortla çiçek desenli bluzumu giyindim. Bluzumu içime sokup salaş durması için hafifçe çekiştirdim ve üstüme hırkamı aldım. Kurumuş dudaklarıma mentollü parlatıcı sürdüm. Çantamın askılarını kollarımdan geçirip kahvaltı yapmadan, olduğunca hızlı bir şekilde evden çıktım. Yürürken Aaron'ı görme düşüncesi bile ellerimi terletiyordu. Şu hoşlanma olayını biraz abartıyordum. Okula geldiğimde sırtımı dikleştirdim. Kafamın içindekiler bir yana okula yeni gelen bir çömez gibi davranmak saçma olurdu. Sınıfa girip Aaron'ın her zaman oturduğu yerin yanına geçtim. Kapıdan acelesiz adımlarla girdiğini gördüğümde sadece heyecanlanmayı kesmeyi diliyordum. O bana göre oldukça gereksiz zamanlarda beni sahiplenip sonra da bir sürtük için beni orada yalnız bırakıyordu bense hala salak gibi kalp atışımı dizginlemeye çalışıyordum. Beni görünce gevşekçe gülümsedi ve yanıma doğru yürüdü. Bende bakışlarımı çekip başka şeylere odaklanmayı denedim. Yanımdaki sandalyeyi çekip yayılarak oturdu. Vücudunu olduğum tarafa çevirdi ve bana saatler gibi gelen bir süre boyunca, bakışlarını üzerimden çekmedi. Dudaklarındaki hafif kıvrıma gözüm kaydığında bunu rahatsız olmam için yaptığını anlamıştım. Sonunda gözlerini dikmeyi kesip konuşmayı akıl edebildi. "Beni beklemeyip sırılsıklam olmanı ıslak kıyafetlerinin vücuduna yapışmasını izlemek keyifili olduğu için boşverebilirdim. Eğer başkalarınında bunu görme ihtimali olmasaydı." Yüzü ifadesizdi ama sinirliyse de dışa vurmuyordu. En azından henüz sesi soğuklaşmamıştı. Islak kıyafetlerim mi? Beni takip mi etmişti? Ama bunlar bi yana asıl kafama takılan yine beni sahiplenmesiydi. Erkeksi sesi onu daha da etkileyici kılıyordu. Herşeyiyle sert bir havası vardı. Bense ona kafam karışmış bir biçimde bakmaya devam ettim. Kaşlarımı çatarken yavaşça ağzımı araladım. "Neden zahmet edip işini böldün ki? Hem beni takip mi ettin?" Dudakları kıvrıldı. Alaycı suratı nedensizce gözlerimi kaçırmama sebep oluyordu. Hiç içten gülümsediğini veya kahkaha attığını görmemiştim. Belkide bu benim için daha sağlıklıydı. "Yarım bıraktığımı da nerden çıkardın?" Ne yani nerde olduğuma bakıp geri dönmüş ve işine devam mı etmişti. Gözlerimi pörtletmeye uzun süre devam edeceğimi anladığında ağzını araladı. "Şaşkınlığın çeneni kapamaya yarıyo ha? Bunu öğrendiğim iyi oldu." Alayla kıvrılmış dudakların baktım ve sinirim bozulmuş bir şekilde bakışlarımı üzerinden çektim. Acaba gerçekten de o kızın yanına geri dönmüş müydü. Tabi ya şüpheye düşmem bile saçmalık. Aaron'dan bahsediyoruz. Herhangi birşeyi umursamak ve Aaron. Oldukça zıt gözüküyor. Hele ki o 'herhangi birşey' bensem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz
Teen FictionNefesinin yanağıma ve kulağıma çarptığını hissettim. "Kaybetmekten korkuyorsun." "Hayır." Haklıydı ama bu sırrım sayılmazdı. "Soru sormadım. Tahmin ettim ve gözlerinde beni onayladı." Cevap vermedim. Birazda olsa geri çekildi. Ukala gibi bir hâli va...