-15-

6.6K 237 110
                                    

Bölüm biraz geç geldiğinin farkındayım ve yorumlarınız için çok teşekkürler :D Vote ve yorum sınırı koymadım ama kendimce yeterli sayıda yorum ve vote gelmediği sürece yeni bölüm yayınlayacağımı sanmıyorum. O yüzden lütfen vote vermeyi unutmayın :D Multimediada Aaron var. Ayrıca yeni kapak hakkındaki düşüncelerinizi de merak ediyorum ve karakterlerden şimdilik sadece Aaron ve Madelyn'i belirledim. Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar..

Ruhum Aaron'ın daha uyumadığını belirten düzensiz soluk sesleriyle sarhoş olmuştu adeta. Varlığının hem heyecan konusunda sınırlarımı zorlarken hemde vücudumdaki tüm fonksiyonları dinginleştirmesi hayret vericiydi. Aniden aklıma gelen şeyle yataktan sıçradım. Aaron'ın 'yine ne var?' anlamına gelen nefes verişini işittim. Artık nefes alış verişlerini bile anlamlandırır olmuştum. Paranoyaklığım konusunda haklıydı. Sadece iç çamaşırlarımla ne yapacağımı şaşırmış bir halde dikilirken Aaron'ın yorgunluğuna minnetlerimi ilettim.Uykunun verdiği ağırlıkla gözleri kapalı bir şekilde mırıldandı. "Anlaşılan beni uyutmayacaksın. Uygulamak için daha cezbedici fikirlerin olduğunu varsayarsam, sinirlenmekte kararsızım açıkçası." Uyku bile onu şu erotik imâlarından alıkoymuyordu. Bakışlarımı örtülmüş göz kapaklarının aşağısına indirip dudaklarının kıvrıldığını görünce panikleyip yere atıldım. Gözlerini açmadığını umarken Aaron'ın yerde ters dönmüş olan v yakalı sade siyah tişörtünü düzeltip hızlıca üzerime geçirdim. Tişört kalçalarımın altına sarktığında ayarlanmış gibi Aaron'ın gözleri aniden açıldı. Işık tutulan tavşan gibi ona bakmayı kesip pantolonuma odaklandım. Yatakta hafifçe doğrulup dirseklerine dayandı. İfadesizce beni süzerken fırlattığı pantolonuma ilerledim. Cebimden telefonumu çıkardım ve dudaklarımı kemirirken son arananlardan annemi bulup üstüne dokundum. Aaron ne yaptığımı anlayınca kafasını geriye bıraktı.

Birkaç saniye sonra pikeden tamamen sıyrılıp ayağa kalktığında boxerı ve dövmeleri görüş açımdaydı. Her ne kadar nefes kesici vücut hatlarına sahip olsa ve bana seksi kitap kahramanlarını anımsatsada onu dikizlediğimi sanmasın diye bakışlarımı ondan uzaklaştırdım. Tekrar ona baktığımda pantolonunun kemerini takıyordu. Saçları dağılmış olsada mükemmelliğinden ödün vermemişti. Geriye doğru attığı ve genelde yukarı doğru salaşça duran tutamlarından birkaç tanesi alnına düşünce ağzı araladı, alt dudağını öne çıkararak yüzünü teğet geçecek şekilde üfledi. Sonunda kemerini taktığında otel odasının kapısına doğru adımlayıp dışarı çıktı. Tam nereye gittiği konusunda onu sıkboğaz edecektim ki annemin sesini işitmemle fikir değiştirmek zorunda kaldım. "Madelyn. Madelyn beni duyuyor musun? Tatlım?" Kim bilir ne zamandır cevap vermemi bekliyordu. "Ah şey. Duyuyorum." "Neredesin? Jaden ve Beck'in yanından ayrıldın mı? Bende tam seni arayacaktım endişelenmeye başlamıştım. İyisin değil mi?" İstemsizce gözlerimi devirdim. "İyiyim. Sadece Jaden biraz kötü oldu evine gittik ve bende onu yalnız bırakmak istemedim. Burada kalabirim değil mi?" İyi olduğum için rahatlamış ve ne cevap vereceğini düşünür gibi uzunca bir nefes verdi. "İstersen babandan sizi alıp Jaden'ı doktora götürmesini isteyebi-" "Hayır hayır. Sadece yanında kalıp iyi olduğundan emin olacağım." Otel odasının kapısı açıldı ve Aaron bir elinde viski şişesi diğer elinde kristal bir bardakla içeri girdi. "Peki. İyi geceler tatlım. Bir şey olursa haber ver." "İyi geceler." Aramayı sonlandırmak için ekrana dokundum.

Kafamı kaldırdığımda karşımdaki tekli koltuğa yayılmıştı. Kristal bardaktaki birkaç yudum alınmış viskiyi fondipledi. Dikkatini çekmek için biraz kıpırdandım ve ağzımı araladım. "Amacım uykunu açmak değildi. Muhtemelen ben uyurken birkaç kere arayıp ulaşamayınca meraklanacaktı." Dönüp bakmadı bile. Bana cevap vermeyeceğini anladığımda yatağa doğru yürüdüm. Yatağa oturdum ve Jaden konusunda yalan söylemem yüzünden beynimi meşgul eden huzursuzluğu bir kenara bırakıp gözlerimi, özenle döşenmiş odada gezdirdim. Bu sırada Aaron kristal bardağı komidine bıraktı ve boş gözlerini sonunda bana çevirdi. Daha doğrusu giydiğim tişörtüne. Ve ardından boğuk sesi odayı doldurdu. "Düşünmeyi kes ve uyu." Kibarlığından ödün vermemesine şaşırmamıştım. "Sen neden uyumuyorsun?" Bakışlarını benden ayırırken kalktı ve yatağa yaklaştı. "Sürekli soru sormandan nefret ediyorum." Bunu zaten biliyordum. Davranışlarıyla belli ediyordu ama dile getirmesi yeterince düşüncesizceydi. Yinede sorun etmedim. Yaptığı hatalardan pişmanlık duymayacak derecede fevri bir kişiliği olduğu inkar edilemezdi. Tam zıttı bir kişilikle arasında geçebilecek sohbet hayal edilemeyecek kadar tuhaf olurdu.

KusursuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin