-17-

3.3K 213 7
                                    

Selam! Bu sefer çok bekletmedim değil mi? Neyse. Bu salak saçma hikayemi okuduğunuz için çok teşekkürler.. Hadi bakalım marş marş yeni bölümü okuyun ve sonra benden biricik yorumlarınızı eksik etmeyin  J

‘’Benden ne istiyorsun?’’ diye fısıldadım titrek çıkan sesimle. Kendimi çok kötü hissediyordum ve hemen buradan gitmek, geri dönmemek istiyordum. Ama sanırım başımı büyük bir belaya sokmuştum. Acaba hızımı kesmeden koşsam ne olurdu? Hem peşimdeki bu çocuktan kurtulurdum hem de belki yüzüme çarpan rüzgara tüm duygularımı teslim edip hissizleşebilirdim. İyi bir yol gibi gözüküyordu ama uygulayınca ne kadar saçma olduğunu anlıyordunuz.

Çünkü denemiştim ve anında yakalanmıştım. Hem de saçımdan. Acı bir çığlıkla saçlarımı çocuğun ellerinden çekmeye çalıştım ama o bırakmadan bu iş sonuçlanmayacaktı. Sonunda beni rahat bıraktığında demin bulunduğum köşedeki kaldırıma oturup yüzümü ellerimle kapattım. Sıkılmıştım bu durumdan. Üzülmekten sıkılmıştım. Çocuk konuşmaya başladığında yüzümü ona çevirdim.

‘’Aslında biliyor musun? O gün gördüğün tek pisliğim değildi. Ve sen beni bulmasan zaten ben seni bulacaktım. O gün dediklerim sahteydi. Sadece korkutma amaçlı. Zaten söyleyemezsin sen kimseye bir şey.’’ Alayla söylediği son cümleden sonra sinir kat sayım artmıştı ve ayağa kalkarak karşısına dikildim ve ‘’Nerden biliyorsun ki?’’ dedim onun ki gibi alayla. Ama aklım bu dediğine değil, kullandığı başka bir cümleye takılmıştı. ‘’Ve sen beni bulmasan zaten ben seni bulacaktım.’’

Ne demek istediğini anlamamıştım o da benim soruma cevap vermemişti. Zaten boş olan sokakta biz de konuşmayınca sokakta bir ölüm sessizliği oluşmuştu. Ölüm.

Sessizliği sevmiyordum. Sessizlik olunca zihnime bir sürü sahne ve görüntüler saldırıyordu. Kafayı yiyecek gibi oluyordum. Kaza günü geliyordu ve o anı hatırlamam çıldırmama yetiyordu. Ellerime aktığımda titriyordu. Yine o anlar zihnime saldırmaya başlamıştı.

‘’Ne oldu? Kaza gününü mü hatırladın yoksa?’’ Anılar geldiği hızla kaybolurken gözlerimi direkt bana alaycı bakan gözlere çevirdim. Gözlerim gittikçe büyürken ona bakıyordum. Ağzımı açıp bir şey diyemedim ilk. Şok geçiriyordum çünkü.

‘’Sen..Nereden biliyorsun?’’ diye sordum ağzımı açıp konuşmayı başarabildiğimde. Bana olan alaycı bakışlarının yerine gölgeli ve ürkütücü bir bakış yerleşti gözlerini. Ayrıca kaşlarını da çatmıştı. Ondan biraz uzaklaşmayı denedim ama kolumu sıkıca tuttuğu için hareket edemedim.

‘’Sessizlikten hoşlanmıyorsun. Hatta fobin bu senin. Evinde bile yalnız olduğun için televizyon veya müzik sesi kesilmiyor. Neden Nilin? Kazayla ilgili değil mi?’’

Bu kadar uzun bir cümle kurması kafamı karıştırmıştı. Hangisine odaklanacağımı seçemiyordum. Sorumu yineledim.

‘’Ah Nilin.. Seni ve senin hayatını senden daha iyi tanıyorum. Babanın ve annenin senden sakladığı bir şey olduğunu da bilmiyorsundur sen şimdi?’’ dedi yine alaycı kimliğine dönüş yaparak. Bir an aklıma saçma bir düşünce geldi ve bunu istemeden dile getirdiğim an dilimi sinirle ısırdım. Ne zaman şu organımın kontrolünü elime alacaktım ben?

‘’Yoksa ben evlatlık mıyım?’’

Bunu dememle orospu çocuğu kahkaha atmaya başlamıştı.

‘’Kendilerine sor bence. Daha iyi anlatır onlar sana.’’

‘’Senin adın ne?’’ diyerek en saçma soruyu sordum. Gözlerini devirerek ‘’Kaya.’’ Dedi. Dediği an çarpmışa döndüm. Bu halime güldü. Evet bu halime gülmüştü kalpsiz piç herif. Her şeyi biliyordu lanet olasıca ve buna gülebiliyordu.

Yanlış Kişi Yanlış MesajHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin