-20-

2K 162 10
                                    

20

Hızlı düşün. Hızlı düşün. Ne yapacağım? Ani bir atakla hiçbir şey düşünmeden ikisini de yalnız bırakıp kaçmıştım. En kötü hamleyi yapmıştım ve bunu daha nefesim yeni yeni düzelirken anlamıştım. Ah! Hadi ama, düşün! Elbette ki yapılacak bir şeyler olmalı diyordum kendime. Ancak böyle bir sorunun bir çözümü olacağını açıkçası düşünmüyordum.

''Belki de kendimi camdan aşağı atmalıyım?'' dedim sesli bir şekilde. Hayır! Olmaz. İki serseri için kendi canıma kıyamam.

''Ya da boşver. Oluruna bırak Nilin. Bir şekilde sıvışırız?'' Buna kendim de inanmıyordum. Hadi Ilgaz neyse de o Kaya denen çocuktan aşırı korkuyordum. Ürkütücü bir tipi vardı. Düşüncelerden sıyrıldım. Böyle olmazdı. En iyisi dışarı çıkıp düzgünce konuşmaktı. Tam arkamı dönmüş kapıyı açacakken aynı anda hem zilim çalmaya başladı, hem de kapım vurulmaya. Yerimde sıçradım.

''Kapıyı aç, Nilin!''

Kapıyı açarsam hala nefes alıyor olabilecek miydim acaba? Saçmalama, Nilin dedim ve kapıyı açtım.

''Ne vardı?'' dedim umursamaz bir şekilde. Oysaki içimde üç buçuk atıyordum. İkisi de içeri girdi. Birbirlerine çok kötü bakışlar atıyorlardı.

''İçeri girebileceğinizi kim söyledi?'' dedim. Nerden geliyor bu güven ben de bilmiyordum. Ama hemen gitmese iyi olacaktı.

''Bunun burada ne işi var?!'' diye bağırdı aynı anda ikisi. İçimden ''Hanginiz diğerinin saçını ilk önce seçerse sevdiği kişi daha güzel olur.'' demek geçti ama böyle saçmalıklar şuan söylenebilecek türden şeyler değildi. Dilimi ısırdım.

''İkiniz de defolun evimden. Şimdi!''

İkisi de hareket etmedi. Ve bu beni daha da sinirlendirdi. Omuzlarından tutup kapıya doğru sürüklemeye başladım. Daha doğrusu çalıştım.

''Nilin anlaşmamız?'' diyerek tek kaşını kaldırdı Kaya. Evet bu çocuğun beni kesip biçme gibi bir potansiyeli var mıydı acaba?

''Gerizekalısın sen cidden. Hem plan yapıyorsun hem de..'' diye onu azarlarken sesimi kestim ve çenemin ucuyla Ilgaz'ı gösterdim. Sesini kesti ve kapıya doğru yürümeye başladı. O gittikten sonra duyduğum tek ses çarpan kapının gürültülü sesiydi. Ilgaz'a döndüm. Tam gitmesini söyleyecektim ki kendini uyukladığım koltuğa attı. Bir dakika. O benim uyuklama koltuğum. Hemen karşısına geçitim. Ve kolundan tutup çekiştirmeye başladım.

''Git evimden lanet olasıca. Senden çektiğim nedir ya?!'' Evet ondan hala nefret ediyordum. Pislik. Ben yorulmuştum ama o hala keyif yapıyordu. Tam elimi çekecekken birden kendimi Ilgaz'ın içine girerken buldum. Hayvan herif beni üstüne çekmişti. Kendimi bir değişik hissetmeye başladım. Güm güm diye bir ses duydum. Benden geyordu. Lanet olsun. Kendimi çekemiyordum. Gözlerini o kadar çok yakında görüyordum ki o gözlerinde boğulabilirdim. Gözlerimi kırpıştırdım.

''Ne yapıyorsun sen?'' dedim. Olamaz. Sesime ne olmuştu? Ah hadi ama Nilin! O sırada şimşek çaktı ve bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaua başladı. Kendimi geri çektikten sonra ''Haydi evine!'' dedim.

''İmkanı yok. Şu yağmura baksana. Bu havada gidemem.'' dedi. Saçımı çektim ve sinirden bağırmaya başladım. ''Araban var lanet olası. Git ve beni yalnız bırak. Acımı yaşamak ve depresyona girmek istiyorum. Lanet olsun!''

Hala bir gitme girişiminde bulunmadığında vestiyere gittim ve yağmurluğumla telefonumu alıp arkamı döndüm.

''Al tepe tepe kullan. Ben gidiyorum.'' diye bağırdım. Nereye gidecektim ama? Boş ver dedim kendime ve kapıyı açtım. Ayakkabımı giymek içim çömeldiğim sırada Ilgaz kolumdan çekti ve beni kapıya dayadı. Hayır hayır. Yaklaşma. Elimi yumruk yaptım ve gözüne geçirdim.

Yanlış Kişi Yanlış MesajHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin