-19-

2.8K 207 21
                                    

Selam! Arayı biraz fazla mı uzattım ne? Ama yeniden burdayım ve bölüm ekliyorum. Saçmaladığımı kabul ediyorum evet. Neyse siz okuyun o zaman. Hepinizi seviyorum. Bölüm biricik kuzenime ithafen.

-19-

Kapının önünde dikilmekten başka bir şey yapmıyordum. Düşünce yetim uçup gitmişti sanki. Hücrelerim işlevini yitirmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kapıyı çalmak ile buradan uzaklaşmak arasında kalmıştım. Ama olacaklara kendimi hazırlayarak kapıyı çaldım. İçimden belki o değildir diyerek umut ediyordum. Ama yaptığım her şey saçmaydı. Her şey.

''Girin.'' sesini duyduğumda kalbim tekledi. Babamın sesiydi bu. Benim babamın. Benim tatlı, her zaman beni düşünen, gerekirse kendini benim yerime feda edebilecek babam. Aklıma anılar saldırdı.

''Anne lütfen. Biraz daha izleyelim. Babama söyleme. Lütfen.'' diye yalvarıyorduk anneme Mertcan'la. Televizyonda çok sevdiğimiz bir film vardı ve kaçırmayı hiç mi hiç istemiyorduk. Babam her evde olmadığı zaman saat dokuz buçukta arar ve anneme uyuyup uyumadığımızı sorardı. Bizde anneme yalvar yakar 'Uyudular.' dedirtirdik.

Babamın neden bu saate kadar işte kaldığını bilmiyordum. Onu özlüyordum ama üzülmesin diye söylemiyordum. Çünkü onun bizim için çalıştığını biliyordum. Babam benim gözümde hep bir kahramandan öteydi. İlk aşkımdı babam benim.

Kapıyı açtım ve içeri girdim. Karşıda duran kocaman masaya çaprazdaki pencereden giren güneş ışıkları vururyordu. Camların bazıları açık olduğu için içerisi serindi ve ısıtıcı açılmamıştı anladığım kadarıyla. Masanın gerisinde duran sandalyedeki babamı gördüm. Tüm umudum yerle bir olmuş her yere saçılmıştı sanki. Benim gözlerimde hayal kırıklığı, babamın gözlerinde şaşkınlık vardı. Ne yapacaktık şimdi? Hiç bir fikrim yoktu. Düşüncelerim çekilmişti. Havanın o kadar da serin olmamasına rağmen titrediğimi hissettim.

''Nilin?'' Şaşkınlıktan ağzı açılmıştı. Ayaklarımı kıpırdatamıyordum. Beynimi bu odaya girmeden önce o kadar çok umutla boğmuştum ki şimdi o umutlar gelmiş boğazımı sıkıyor, beni nefessiz bırakıyordu. Babam ayağa kalktı ve yanıma geldi. Elini omzuma koyduğunda kendime geldim. Geri kaçtım. Kendimi kandırılmış gibi hissediyordum. Gibi değil. Kandırılmıştım. Belki abartıyor olabilirdim ama biz bir aile değil miydik? Neden saklamışlardı. Ben bunların hepsini bir yabancıdan öğrenmek zorunda mıydım? İçimdeki bir şey can çekişiyor çıkıp kurtulmak istiyordu. İzin vermedim. Ağzımdan belli belirsiz ''Annem biliyor mu?'' diye bir soru çıktı.

Yavaşça kafasını salladığında daha da yıkıldım. İkisi de biliyordu ve bize bir şey söylememeişlerdi, ha? Elimle yüzümü ovuşturdum ve bu ruh halimden sıyrılmaya çalışırcasına kafamı salladım. Tamam. Tüm bu olanlar.. Gerçek dışıydı. İnanamıyordum.

''Kızım. Gel otur. Her şeyi sizin için yaptık. Düzeniniz bozulmasın diye bir şey demedik.'' diye açıklama yapmaya girişti.  Açıklama yapmak? Ilgaz'ın hiç yapmadığı şey. Yapmaya gereksinim duymadığı şey. Aklıma neden Ilgaz'ın geldiğini bilmiyordum. Aklımda Ilgaz'ın olduğunu da bilmiyordum. Bir şirketimiz olduğunu da bilmiyordum. Bir belalı sapığım olduğunu da bilmiyordum. Ben hiçbir şey bilmiyordum, şöyle bir düşününce

''Baba açıklama yapmanı istemiyorum. Sadece gerçekleri anne ve babamdan duymak isterdim.'' dedim  kırgın bir ifadeyle. Şaşkın bakışları bir anda öfkeye yer verdi. Öfkenin sahibi kimdi bilmiyordum. Bildiğim tek şey.. Sanırım hiçbir şeydi. Hiçlik kötüydü. Duygu yoktu. Düşünce yoktu. Hareket eden bir bedenden ibaretttiniz sadece. Bir robottan farksız.

''Yoksa o mu söyledi?'' dedi. Kaya'yı  tanıyor muydu ki? Demek ki sadece benim belalı sapığım değilmiş. Ailecek bir numaralı fanımızdı kendisi herhalde. Bu düşünceye normalde gülerdim ama tüm duygular çekilmişti. Babamın diyeceklerini pür dikkat dinlemeye başladım.

Yanlış Kişi Yanlış MesajHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin