Yirmi Üçün Sevgisi; Yirmi Dört,

11.4K 914 86
                                    


Ekim: Yanımda olman gerek.

Ekim: Sana ihtiyacım var, Deniz.

Deniz Teresa : Noldu?

Ekim: Gel işte.

Ekim: Sahafçının arkasındayım, limon çiçeği kafesinde.

Ekim: Lütfen, hemen gel.

Deniz Teresa : Geliyorum.

Deniz Teresa : Bekle.

Deniz Teresa : Tek misin?

Ekim: Kafedeyim? Topluluk içinde? Sence?

Deniz Teresa : Sana inanamıyorum.

Deniz Teresa : Üzgünken bile dalga geçebiliyorsun.

Ekim: Üzgün olduğumu kim söyledi?

Deniz Teresa : Nasılsın?

Ekim: Standartların altında.

Deniz Teresa : Kötüsün yani?

Ekim: Hayır, yalnızca ağladım ve bir türlü susmuyorum, gel işte.

Ekim: Kötü değilim, sana ihtiyacım var.

Ekim: Gel, neyini anlamıyorsun Allah aşkına?

Deniz Teresa : Kalp krizi geçirmezsem, geliyorum inşallah.

Deniz Teresa : Sahafçının yakınındayım.

Deniz Teresa : Neden ağladın?

Ekim: Bilmiyorum.

Deniz Teresa : Özel bir sebep mi?

Ekim: Hayır. Cidden bilmiyorum.

Deniz Teresa : Kafeye girdim.

Deniz Teresa : Nerdesin?

Ekim: Son masada.

Ekim: Seni görüyorum.

Deniz Teresa : Tamam, gördüm.

Deniz Teresa : Ama neden sırıtıyorsun?

Ekim: ÇÜNKÜ BUGÜN DOĞUM GÜNÜN APTAL!

Ekim: İyiki doğdun!

Kafamı kaldırdığımda herkes birden sürpriz, diye bağırmaya ve alkışlayıp gülmeye başlamıştı. Meğerse kafeyi dolduran o insanlar arkadaşlarımmış. Ben ise sadece Ekim'i görüyordum. O ise bana kollarını açmıştı. Bana kollarını açmıştı!

Ben hala bakınca, gülerek yanıma yaklaşıp sarıldı. "İyiki doğdun, Teresacığım!" diye birden kulağımın dibinde bağırınca gerçek zamana döndüm. Gülerek ayrıldığında birden yanağıma bir öpücük kondurdu.

Bir alkış koptu. Kimeydi bu? Bana mı? Onun güzelliğine mi? Ah.. Güz güzeli... Böyle güzel olmayı nasıl beceriyorsun, böyle bir yalan söylemişken bile?

Aşk meselesi |Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin