Çin Kralı

2.4K 195 62
                                    



medya ile okuyun lütfen 



kar hızlanarak üstlerine yağmaya devam ederken komutan Sehun yanında taşıdığı kılıcını çıkartarak kral Chanyeole doğrulttuğunda saraydaki askerler gelemeye çalışsa da Kral Chanyeol elini kaldırıp arkasındaki askerli durdurmuştu.

üşüyordu, yorgundu ve güçsüzdü kral Chanyeol, kral Baekhyun gittiğinden hayır onu gönderdiğinden beri kendinden intikam alırcasına zarar veriyordu.

birkaç adımda ona doğrulan kılıcın ucuna yaklaştığında Komutan  Sehun gülümsemişti, ölmeye meraklı ise halledebilirdi ama Kralının bebeğinin babasıydı karşısındaki yada ikinci babasını demeliydi.

'' Ne bekliyorsun komutan Sehun? Neden tereddüt eder binlerce insan öldüren ellerin? ''

Komutan Sehun kılıcı yana eğerek Kral Chanyeolün boğazına dayadığında alay edercesine gülümsüyordu. Bu olanlar anlatılan efsanelerden bile beter olup gerçeklikten uzaktı.

'' Acıma duygusu Kral Chanyeol,  acıma duygum ağır bastığı için tereddüt ederim ve birazda sevgimden ''

Kral Sehun hızla kılıcını çektiğinde onu tekrardan belinde duran yerine takmış daha sonra derin nefesler eşliğinde gözlerini Kral Chanyeolün üzerine dikmişti. Tanrı biliyor ya onu ne kadar öldürmek istiyordu, fakat o ölürse kralının bebeği babasız ve kralı ise eşsiz kalacaktı.

kral Chanyeol bir adım daha attığında kral Sehun dişlerini ve yumruklarını sıkmıştı.

'' Öldür beni Komutan Sehun, yaşamak için büyük hatalar yaptım.'' kral chanyeol hüzünlü ve birazda acı gözlerle komutan Sehuna dediğinde. Komutan sehun başını iki yana salladı ve kral chanyeolü yere doğru ittirdi.

'' Ölmeyi bile hak etmeyen aciz kralın tekisin sen!, Bizden uzak dur , o sana gelene kadar sakın ona gitme çünkü onu sana göndermeyeceğim kral Chanyeol ''

Komutan Sehun atına binip hızla krallıktan uzaklaşırken , Kral Chanyeolün haykırışlarını uzaktan bile işitebilmişti.


-


Atı kırbaçladığında daha hızlı gidiyordu artık, kar durmamış aksine lapa lapa yağmaya başlamıştı. Soğuktu ve esiyordu. Böyle bir havada hiç kimse dışarı çıkmaya bile cesaret edemezken Komutan Sehun ağaçların arasından kendi krallığına gitmek için atını sürüyordu.

Onu görmüştü, pişmandı ve uyumadığı belliydi, hiçbirşey düşündüğü gibi değildi, onu tanıyordu bu şekilde düşünmesi saçmalıktı ama kralını kimseyle paylaşmak istemeyen bir komutan için saçmalık hiçbirşeydi. Önüne çıkan ani şeyle atının semerlerinden tutup durduğunda yere düşen küçük beden ayağa kalkıp yanına koşturmuştu.

'' Beni kurtarın lütfen! Ne isterseniz yaparım ama beni onlardan kurtarın ''

luhan onlara yaklaşan atlı sürüsünü gösterirken komutan Sehun kolunu uzatıp Luhanı atın üstüne çekmişti. 

'' Oradalar gördüm! Bu taraftan!''

atlılardan biri bağırırken komutan Sehun küçük bedeni kolları arasına alıp semerleri kavradığında tüm gücüyle bağırdı ve at koşmaya başladı. tüm gücüyle atı sürerken , Luhan  kolları arasında olduğu  komutana bakıyordu.

onun için yüzü pürüzsüzdü. orantılı kaşları ve kemikli bir burnu vardı. '' Başını eğ !'' komutan sehun söylediğinde Luhan hızla başını eğip komutanın hanbokuna tutunmuştu. komutan Sehunun toprak kokusu Luhanın genizlerine dolarken Luhan gülümsemişti bu koku ona annesini hatırlatmıştı. Annesi de tıpkı onu kurtaran bu adam gibi toprak kokardı.

MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin