Medyada kitap tanıtım videosu
https://youtu.be/a56vGaG2Zt0Hep birlikte Kent Park'a gitmiş, bir masaya eşyaları koyuyorduk.
Yelit, ellerini birbirine sürterek masaya yaklaştı ve elimizdeki paketlere dikti gözlerini. Bakışları bile ne kadar aç olduğu ve bizim getirdiğimiz yemeklerden ne kadar ümitli olduğu anlaşılıyordu. "Ee kızlar, neler getirdiniz?"
Rüzgar, yanlış anlaşılmayı düzeltmek isteyerek araya girdi. "Yalnız, kızlar demeyelim sevgili arkadaşım. Çünkü hepimiz yemek getirdik. "
Yelit ise buna hiç bir mimik yapmadan, düz bir cevap verdi. "Yoo. Ben getirmedim. " Sonra gülümseyerek kolunu hemen sağındaki Ezgi'nin omzuna attı. "Çünkü sevgilim beni doyuracak bir şeyler getirmiştir dedim. "
Ona sadece gülerek göz devirdim ve kızlarla beraber paketleri açmaya koyulduk. "Ben cupcake yaptım." Dedim.
"Ben de kurabiye. " dşye ekledi Kayra.
Açelya, kimsenin duymasını istemediği bir şey söylemek için bize doğru eğildi. "Ya kızlar, ben poğaça yapacaktım ama kazayla yaktım. "
"Nasıl yaktın?" dşye sorduk aynı anda. Çünkü bizim Alçeri dediğimiz Açelya, çok dikkatli bir kızdı. Yani onun, o poğaçaları yakması için evin yanması gerekiyordu.
"Zamanını ayarladım ama poğaçaları pişmemişti; ben de zamanını biraz daha arttırıp tekrar koydum. Sonra da..." dedi ve sustu.
"Sonra ne?"
"Unutmuşum işte tekrar kontrol etmeyi. Ege'yle konuşuyordum. " Bunu duyar duymaz Kayra, ağzını eğerek ses çıkarttı. Ben ise sadece tuhaf ama imalı bir yüz ifadesi yaptım. Kimse görmeden bizi durdurdu, "Bir durun!" dedi ve göz ucuyla salıncakta oturmuş, telefonla oynayan Ege'ye bakıyordu. "Ben de gittim pastahaneden poğaça aldım. Çaktırmayın tamam mı?"
"Tamam kanka. "
Tekrar paketlere yöneldiğimizde Ezgi'nin, kapaklı bir bor camın içinde tavuk getirdiğini gördüm. "Ezgi, yanlış anlama ama ilk defa pikniğe pişmiş tavukla gelen birini görüyorum. "
Ezgi, yanakları kızararak bana baktı. "Yelit çok seviyormuşda..."
Ona gülüp Rüzgar'a döndüm. "Sen ne yaptın?"
"Annem yaprak sarma yaptı. " deyip kocaman bir kap çıkardı. Zaten bu koca kap bize anca yeterdi.
"Ilayda teyzemin ellerinden öpmeyi bırak, yalarım kanka... Bu ne?!" Tam atlayacağım sırada "Hayır!" dedi Açelya. "Önce sofra kurulacak. "
'Yıkıldım' pozisyonu alarak bankta oturan Yekta'nın yanına ilerledim. Onların yanına ilerlerken aralarında bir şey konuştuklarını da duyuyordum.
Yelit, "Ondan hoşlanmıyorum. " dedi.
"Kimden?" diye sorarak araya girdim.
"Ege. "
Ayaz ise tam tersi bir düşüncedeydi. "Şahsen ben ona güveniyorum. Sonuçta Açelya'yı o kurtardı. Alerjisi tuttuğunda ona yardım etti. "
Yelit omuz silkerek "Yine de hoşlanmıyorum. " dedi.
Gözlerimi Yekta'ya çevirip gözlerimle psikolojik baskı uygulamaya başladım. "Peki sen?"
Dudak sarkıp omuz silkti. "Ben tamamen nötrüm. O, sizin bileceğiniz iş. " Sonra gözlerini Elif'e dikti. "Ayaz alınma kardeşim, lafım sana değil ama burada sadece Elif'ten hoşlanmıyorum. "
"Ondan ben de hoşlanmıyorum. " dedi Yelit.
"Aynen. " dşye ekledim. "Ama yapacak bir şey yok. Sadece kendi kişisel düşüncelerimizde hareket edemeyiz işte... Sonuçta hiç bir piknik, o eskiden kendi aramızda yaptığımız piknikler gibi olamaz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçler Okulu 4 -VEDA-
FantasíaYaşanan bütün o güzel anılar... Hala hepsinin hatrı duruyor hayatlarında. Peki yaşanan onca kötü şey? Birbirlerinin yanında olmaları, korumaları, sahiplenmeleri? Hiç bir şey boşa değil. Onlar unutulmamak için Güçler Okulu tarihine isimleri yazıldı...